DOLANDIRICILIK SUÇU AVUKATI KİME DENİR? |
Türk Ceza Kanunumuzda “Malvarlığına Karşı Suçlar” başlığı altında dolandırıcılık suçu (TCK 157) düzenlenmiş olup; genellikle bu belirtilen suç tipleri üzerinde faaliyet yürüten ve müvekkillerinin haklarını savunan avukatlar ceza avukatı olarak adlandırılmaktadır. Dolandırıcılık suçu için kanunda öngörülen ceza miktarı ele alındığında Asliye Ceza Mahkemelerinin ve Ağır Ceza Mahkemelerinin görev alanına girmektedir. Dolandırıcılık suçuna bakan avukatlar, sadece sanıkların ve şüphelilerin haklarını savunmayıp; aynı zamanda müşteki ve mağdurların haklarını da savunmaktadırlar. Dolandırıcılık suçu, hukukumuzda çok ağır yaptırımlara bağlandığı için savunma yaparken çok dikkatli olunması gerekmektedir. Bu hususta insanlar genellikle dolandırıcılık davalarına bakan avukatların yardımına ihtiyaç duyarlar.
Hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp, onun veya başkasının zararına olarak, kendisine veya başkasına bir yarar sağlayan kişiye 1 yıldan 5 yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adlî para cezası verilir. Dolandırıcılık suçunun nitelikli hali ise TCK 158’ de düzenlenmiş olup; bu suçun nitelikli şekilde işlenmesi halinde faile verilecek ceza miktarı daha ağırdır. Örneğin; failin bu suçu TCK 158/f “bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle” işlemesi halinde faile verilecek cezada hapis cezasının alt sınırı 4 yıldan, adli para cezasının miktarı ise suçtan elde edilen menfaatin iki katından az olamaz.
Dolandırıcılık suçunda savunma yapılırken öncelikle karşılaşılan iddianın ve dosyadaki mevcut delil durumunun incelenmesi gerekmektedir. Bunun için eğer dosyada gizlilik kararı mevcut değil ise müdafi tarafından dosya fotokopisi alınır. Karşılaşılan suç iddiası ile ilgili emsal teşkil etmesi için lehe olan Yargıtay Kararları araştırılır ve dosyaya sunulur. Eğer dolandırıcılık suçu iddiası ile karşılaşan sanık veya şüpheli tutuklu ise cezaevinde avukat ile görüş sağlanır ve müvekkilin tutukluluk haline itiraz edilir. Müvekkilin lehine bir delilin bulunması halinde dosyaya sunulur ve tanık delili de mevcut ise soruşturma aşamasında savcıya, kovuşturma aşamasında ise mahkemeye dinletilir. Soruşturma aşamasında sunulan savunma dilekçesinde savcının kovuşturmaya yer olmadığına dair karar vermesi (takipsizlik kararı) vermesi talep edilir. Kovuşturma aşamasında yani mahkeme aşamasında ise beraat kararı verilmesi talep edilmektedir. Mahkeme tarafından sanığa ceza verilmesi halinde müdafi, kararı istinaf ve sonrasında kanun yolu açık ise Yargıtay aşamasına götürüp kararın bozulmasını talep etmektedir. Sanığın mahkemede dolandırıcılık suçundan beraat etmesi halinde katılan veya Cumhuriyet Savcısı beraat kararının bozulması için üst mahkemede itiraz edebilmektedir. Bu noktada müdafi, gerekli görülmesi durumunda beyan dilekçesi sunmaktadır.
Dolandırıcılık suçu ile ilgili davaları olan insanlar genellikle ceza davasının takibi için dolandırıcılık davasına bakan en iyi avukatı bulma arayışı içerisinde olurlar. Bu doğrultuda bireyler, çevrelerindeki tanıdık avukatlara veya tavsiye üzerine bir ceza avukatına gitmektedirler. Yine dolandırıcılık suçuyla karşılaşan insanlar internet üzerinden “dolandırıcılık avukatı”, dolandırıcılık suçuna bakan avukat”, “dolandırıcılık davasına bakan avukatlar” anahtar kelimeleriyle araştırma yapmaktadırlar. Dolandırıcılık suçu, ülkemizde sıklıkla karşılaşılan suçlardan olup; birçok avukat bu suçlarla ilgili davalarda müdafilik veya vekillik yapmaktadır. İstanbul ilinde de dolandırıcılık suçuyla ilgili birçok dava dosyası derdest olup; İstanbul’ da faaliyet yürüten birçok avukat bu dosyaları avukatlık ilkeleri uyarınca en iyi şekilde takip etmektedir. Dolandırıcılık davalarına bakan avukatlar, davayı en iyi şekilde takip etmek için hukuki bilgilerini sürekli olarak güncel tutmaktadırlar. Bu kapsamda dolandırıcılık suçuyla ilgili yeni çıkan Yargıtay Kararlarını ve değişen kanun maddelerini takip etmektedirler.
Dolandırıcılık suçunda aleyhe delillerin bulunması durumunda sanıklara ceza verilmektedir. Bu sebeple savunmanın son derece dikkatli ve düzgün bir şekilde yapılması gerekmektedir. Dolandırıcılık suçuna bakan ceza avukatları, bu noktada devreye girmekte olup; savunmanın etkin bir şekilde yapılması açısından büyük rol oynar. Ancak şu husus unutulmamalıdır ki iyi avukat her zaman beraat kararı aldırır diye bir kural bulunmamaktadır. Çünkü her dosya birbirinden farklı olup; karar verilirken öncelikli olarak suç iddiası ve mevcut delil durumu göz önüne alınır. Bu sebeple avukat, müvekkiline beraat ve tahliye yönünde kesin taahhütlerde bulunamaz. Ceza avukatı öncelikli olarak benzer dosyalarda ne yönde karar verildiği noktasında müvekkilini aydınlatır ve kararın lehe verilmesi için gereken çalışmayı yürütür. Dolandırıcılık suçuyla karşılaşan kişilerin ileride pişmanlık duymamaları için tecrübeli bir avukattan yardım almaları her zaman için tavsiye edilmektedir.
Ceza davalarında karar verilme süresi ile kararın kesinleşme süresi aynı değildir. Mahkeme dolandırıcılık suçu dosyasında karar verdikten sonra karara karşı davanın taraflarına şartlar oluştuğu takdirde itiraz hakkı vermektedir. Bu noktada verilen karara avukat tarafından itiraz edilmesi, çoğu zaman dosyanın incelenmek üzere Bölge Adliye Mahkemesi’ne ve Yargıtay’ a gitmesine sebebiyet vermektedir. Bu durum dosyanın kesinleşme süresini uzatmaktadır. Bir dosyada karar verilebilmesi için gerekli bütün delillerin toplanması ve eksikliklerin giderilmesi gerekmektedir. Ceza dava dosyasında taraf sayısının çok fazla olması da dosyanın karara çıkma süresinin uzamasına sebebiyet veren bir durumdur. Çünkü her bir tarafa tebligat çıkarılması ve tarafların ifadelerinin tek tek alınması zaman alan bir durumdur. Ortalama olarak günümüzde bir ceza dosyası 1-2 yıl içerisinde karara çıkmaktadır. Kararın istinaf edilmesi ve sonrasında Yargıtay yolu açık ise Yargıtay’ a gönderilmesi halinde dosyanın kesinleşme süresi yaklaşık 4-5 yıl sürebilmektedir. Hatta bazen bu süre daha da fazla uzayabilmekte olup; dosya dava zamanaşımına dahi uğrayabilmektedir.
Hiçbir avukat, müvekkiline sana ceza aldırmayacağım veya lehine karar alacağım gibi taahhütlerde bulunamaz. Bu sebeple bir ceza dosyasında müvekkilin olumsuz bir karar alması, avukatın ücrete hak kazanamayacağı anlamına gelmemektedir. Avukat, bir ceza dosyasında üzerine düşen bütün sorumluluğu ve görevleri yerine getirmekle mükelleftir. Bu sebeple avukat, görevini yerine getirdiği takdirde anlaşılan avukatlık ücretine de hak kazanmaktadır. Ceza mahkemesinde yargılanan sanık, ceza aldığında dahi itiraz, istinaf veya Yargıtay yolu açık ise avukat bu kanun yollarına başvurarak görevini karar kesinleşinceye kadar yerine getirmektedir. Kararın kesinleşmesi ile avukatın o dosyadaki görevi de sona ermektedir.
Avukatın bir mahkeme dosyasından fotokopi alabilmesi ve dosyada müvekkili adına işlem yapabilmesi için vekâletname gereklidir. Tutuklu olmayan şahıslar herhangi bir notere giderek istediği avukata kolayca vekâletname çıkarabilmektedirler. Ancak şahsın tutuklu olması halinde notere gitmesi mümkün olmamaktadır. Bu durumda tutuklu şahsın bir yakını veya avukat cezaevi yakınlarındaki herhangi bir notere başvurarak tutuklu şahsın bilgilerini verip; noterde çalışan personelin cezaevine gitmesini sağlamaktadırlar. Noter personeli cezaevine giderek tutuklu şahıstan vekâlet alıp; akabinde ilgili avukata bu vekâleti ulaştırmaktadır. Görüldüğü üzere şahsın tutuklu olması, bir avukata vekâlet veremeyeceği anlamına gelmemektedir. Dolandırıcılık suçu yönünden vekâlette özel bir yetkiye gerek olmayıp; genel dava vekâletnamesi çıkartılması avukat için yeterlidir.
CEZA AVUKATI – AĞIR CEZA AVUKATI – İSTANBUL AĞIR CEZA AVUKATI İnternet sitemizde yer alan tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Avukat Fatih Yaşar’ a aittir. Sitemizdeki makalelerin kopyalanması ve izinsiz olarak alınması durumunda hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. |