Verileri Hukuka Aykırı Olarak Verme Veya Ele Geçirme Suçu (TCK Madde 136)

VERİLERİ HUKUKA AYKIRI OLARAK VERME VEYA ELE GEÇİRME SUÇU

Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun İkinci Kısım Dokuzuncu Bölüm “Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar” başlığı altında düzenlenmiş olup; kanun hükmü şöyledir: 

TCK MADDE 136 
Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme  
Madde 136- 
(1) Kişisel verileri, hukuka aykırı olarak bir başkasına veren, yayan veya ele geçiren kişi, iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. 
(2)(Ek:17/10/2019-7188/17 md.) Suçun konusunun, Ceza Muhakemesi Kanununun 236 ncı maddesinin beşinci ve altıncı fıkraları uyarınca kayda alınan beyan ve görüntüler olması durumunda verilecek ceza bir kat artırılır.

Günümüzde gelişen teknoloji ile birlikte kişisel verilerin elde edilmesi, işlenmesi ve paylaşılması da son derece yaygınlaşmıştır. Kişisel veriler birçok farklı amaç ve ideoloji ile çeşitli kişi veya kuruluşlar tarafından ele geçirilmekte olup; bu durumun yarattığı sorunların ve problemlerin önüne geçebilmek amacıyla yasal bir düzenleme getirilmesi zorunlu hale gelmiştir. Bu kapsamda Türk Ceza Kanunumuzda Madde 136’ da “Verileri Hukuka Aykırı Olarak Verme Veya Ele Geçirme” suç olarak düzenlenmiştir. 

KORUNAN HUKUKİ YARAR

Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçu ile korunan hukuki menfaat bireylerin özel hayatlarıdır. Anayasamızın 20. maddesi uyarınca; “Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz.” Görüldüğü üzere özel hayat kavramı, anayasamız ile de güvence altına alınmıştır. Bir diğer olarak bu suç tipiyle kişisel verilerin korunması hakkı güvence altına alınmıştır. Bu surette modern toplum içerisindeki bireyler varlığını huzur ve güven içinde devam ettirebilmektedirler.

SUÇUN FAİLİ 

Türk Ceza Kanuna göre fiili gerçekleştiren kişi fail olarak tanımlanmıştır. Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunda fail açısından kanunda özel bir düzenleme yer almamakta olup; herkes bu suçun faili olabilir. Tüzel kişiler, bu suçun faili olamazlar. Ancak TCK Madde 140 uyarınca; tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirleri uygulanır. 

SUÇUN MAĞDURU

Mağdur, kısaca işlenen suç eylemi nedeniyle haksızlığa uğrayan veya hakkı ihlal edilen kişiyi ifade etmektedir. Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunun mağduru ile ilgili yasada özel bir düzenleme bulunmamakta olup; herkes bu suçun mağduru sıfatında olabilir. 

SUÇUN MADDİ UNSURU

Suçun maddi unsurunu açıklayabilmek için öncelikli olarak kişisel verinin ne olduğunu anlamak gerekir. Doktrine göre kişisel veri; gerçek kişiye ilişkin olan ve onu doğrudan veya dolaylı olarak belirlenebilir kılan tüm bilgilerdir. Örnek vermek gerekirse; kişinin TC kimlik numarası, doğum tarihi, telefon numarası, sabıka kaydı, mail adresi kişisel veridir. Suçun oluşabilmesi için failin kişisel verileri, hukuka aykırı olarak bir başkasına vermesi, yayması veya ele geçirmesi gerekir. 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanununun 3. Maddesinde tanımlamalara yer verilmiş olup; bu tanımlamalar uyarınca; kişisel veri, kimliği belirli veya belirlenebilir gerçek kişiye ilişkin her türlü bilgiyi ifade eder. 

SUÇUN MANEVİ UNSURU

Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçu, sadece kasten işlenebilir. Kast, kanunun suç olarak kabul ettiği bir fiilin ve onu meydana getirecek hareketin neticesini bilerek ve isteyerek işleme iradesidir. Bu suçun taksirle işlenebilmesi hukuken mümkün değildir. 

HUKUKA AYKIRILIK UNSURU 

TCK madde 24/1 hükmü uyarınca, kanunun hükmünü yerine getiren kimseye ceza verilmez. Bu sebeple kanun hükmünün yerine getirilmesi kişisel verilerin bir başkasına verilmesi yayılması veya ele geçirilmesi eylemlerini hukuka uygun hale getirir. 6698 Sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanununun 5. Maddesinde; kişisel verilerin ilgili kişinin açık rızası olmaksızın işlenemeyeceği belirtilmiştir. Kişisel verilerin sahibinin; bu verilerin bir başkasına verilmesine, yayılmasına veya ele geçirilmesine rıza göstermesi halinde bu rızanın varlığı TCK 26/2 hükmü uyarınca eylemi hukuka uygun hale getirmektedir. Türk Ceza Kanununda rızanın açıklanması açık veya örtülü bir şekilde olabileceği halde; KVKK uyarınca rızanın örtülü olması kabul edilmemektedir.   

SUÇUN NİTELİKLİ HALLERİ 

TCK 136/2 hükmü uyarınca; suçun konusunun, Ceza Muhakemesi Kanununun 236 ncı maddesinin beşinci ve altıncı fıkraları uyarınca kayda alınan beyan ve görüntüler olması durumunda verilecek ceza bir kat artırılır. Ayrıca:

TCK MADDE 137
Nitelikli haller 
Madde 137-
(1)Yukarıdaki maddelerde tanımlanan suçların; 
a) Kamu görevlisi tarafından ve görevinin verdiği yetki kötüye kullanılmak suretiyle, 
b) Belli bir meslek ve sanatın sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle, İşlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.

SUÇUN ÖZEL GÖRÜNÜŞ BİÇİMLERİ 

1- TEŞEBBÜS:  

Teşebbüs, failin suç işlemek üzere icra hareketlerine başlamış olması karşısında elinde olmayan sebeplerle arzu ettiği sonucu gerçekleştirememesi halidir. Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunda, icra hareketleri belli kısımlara bölünebiliyor ise teşebbüs mümkün olabilir. Suça teşebbüs halinde TCK 35 hükümleri uygulanır. Bu hüküm uyarınca kişi, işlemeyi kastettiği bir suçu elverişle hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamaz ise teşebbüsten dolayı sorumlu tutulur. Suça teşebbüs halinde fail, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığına göre, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine on üç yıldan yirmi yıla kadar, müebbet hapis cezası yerine dokuz yıldan on beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Diğer hallerde verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilir. 

2- İŞTİRAK:  

Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunda iştirak konusunda genel hükümler uygulanır. Bu suç tek bir kişi tarafından işlenebileceği gibi suçun birden fazla kişi tarafından işlenmesi de mümkündür. Bu anlamda, kanunun suç saydığı bir eylemin birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi, suça iştirak olarak ifade edilmektedir. Bu suç eylemini gerçekleştiren birden fazla kişi söz konusu olur ise, bu eylemi gerçekleştiren bütün kişiler birlikte fail olarak kabul edilirler ve her bir fail bu suçtan dolayı ayrı ayrı cezalandırılır. Bir kişi tarafından işlenebilen bir suçun birden fazla kişi tarafından işbirliği içerisinde işlenmesi iştirak olarak nitelendirilir.

3-İÇTİMA:  

Suçların içtimai, bir kişinin ceza kanunu birden fazla kez ihlal etmesi ve bu sebeple birden fazla suçtan sorumlu tutulması hallerinde karşımıza çıkan bir terimdir. Failin, tek bir eylemle birden fazla hukuki yararı ihlal etmesi halinde veya farklı eylemlerle aynı hukuki yararı ihlal etmesi hallerinde suçların içtimai söz konusu olur. Fail eylemin icrası kapsamında aynı mağdura farklı zamanlarda birden fazla kez bu suç eylemini gerçekleştirir ise bu durumda faile TCK m. 43 “zincirleme suç” hükümleri uygulanır. 

UZLAŞTIRMA  

Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçu, uzlaşma hükümleri kapsamında olmayıp; uzlaştırma hükümleri bu suç için uygulanmaz. 

SORUŞTURMA VE KOVUŞTURMANIN YAPILMASI  

Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunun soruşturma ve kovuşturmanın yapılması şikâyete tabi olmayıp; ilgili makamlar suçun işlendiği bilgisine ulaştığı anda resen harekete geçmektedirler. 

GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEME  

Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunun yargılamasında görevli mahkeme Asliye Ceza Mahkemeleridir. Yetkili mahkeme ise suçun işlendiği yer mahkemesidir. 

DAVA ZAMANAŞIMI SÜRESİ  

Ceza yargılamasının kamu düzenine ilişkin olması sebebiyle zamanaşımı hususu savcı veya hâkim tarafından resen nazara alınmaktadır. Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunda dava zamanaşımı süresi 8 yıldır

VERİLERİ HUKUKA AYKIRI OLARAK VERME VEYA ELE GEÇİRME SUÇUNUN CEZAİ YAPTIRIMI 

Failin bu suçu TCK 136/1 hükmünde belirtilen şekilde işlemesi halinde faile 2 yıldan 4 yıla kadar hapis cezası verilir. TCK 136/2 hükmü koşullarının bulunması halinde faile verilecek ceza 1 kat arttırılır. Yine TCK madde 137’ de belirtilen durumların bulunması halinde faile verilecek ceza yarı oranında arttırılır. 

YARGITAY KARARLARI 

DOKTORUN HASTANE OTOMASYON SİSTEMİNDEN MAĞDURUN CEP TELEFONUNU RIZASI DIŞINDA ELE GEÇİRMESİ EYLEMİ  

“…Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafinin sair temyiz itirazlarının reddine; ancak, 1-Doktor olan sanığın hastane otomasyon sisteminden mağdurun cep telefonu numarasını rızası dışında ele geçirdiği şeklinde sübutu kabul edilen eyleminin verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunu oluşturduğuna ilişkin yerel mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiş ancak, sanığın eyleminin görevinin verdiği yetkiyi kötüye kullanması kapsamında olmadığı gözetilmeden sanık hakkında TCK 137/1-a. madde ve fıkrası gereğince artırım yapılarak sanık hakkında fazla ceza tayini, 2- Kabul ve uygulamaya göre de; a) Sanığın verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan dolayı TCK'nın 136/1 ve 137/1-a maddeleri gereğince cezalandırılmasının talep edildiği 11.02.2015 tarihli iddianame içeriğine göre; Kayseri İncesu Devlet Hastanesinde doktor olarak çalışan sanığın, hastane otomasyon sistemine giriş yaparak, mağdurun,cep telefonu numarasını ele geçirdiği iddia ve kabul edilen olayda, sanığın atılı suçu görevinin gereklerine aykırı hareket ederek işlediğinin iddia edilmiş olması karşısında, 4483 sayılı “Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkındaki Kanun” hükümlerine göre soruşturma izni alınması için durma kararı verilmesi gerektiği gözetilmeden, yargılamaya devamla yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi, b) Sanık hakkında TCK'nın 53. maddesi tatbik edilirken, Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 günlü Resmi Gazete'de yayımlanan 08.10.2015 tarihli, 2014/140 esas, 2015/85 karar sayılı iptal kararının gözetilmesinde zorunluluk bulunması, Kanuna aykırı olup, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 13.06.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi…” (12. Ceza Dairesi 2018/1187 E. , 2018/6760 K.) 

MAĞDURA AİT FACEBOOK ŞİFRESİNİN 3. KİŞİYE VERİLMESİ

 “…Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hükümler, sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: Sanığın verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan cezalandırılmasının talep edildiği iddianamede, sanığın, resmi nikahlı eşi ile aralarındaki boşanma davasının devam ettiği dönemde, kayınpederi ve baldızı olan katılan mağdurlara ait elektronik posta adreslerinin ve bu adreslerle bağlantı kurulan facebook hesaplarının internet şifrelerini, onların bilgisi ve rızası dışında değiştirerek, katılan mağdurların bilişim sistemindeki hesaplarına erişimlerini engellediğinin iddia edilmesi karşısında, sanık hakkında TCK'nın 244/2. maddesindeki sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme suçundan da dava açılmasına rağmen yerel mahkemece bu suçla ilgili bir hüküm kurulmadığı anlaşıldığından, dava konusu edilen bu eylemle ilgili olarak zamanaşımı süresi içinde bir karar verilmesi mümkün görülmüştür. Sanığın, katılan mağdurlara ait elektronik posta adreslerinin ve bu adreslerle bağlantı kurulan facebook hesaplarının internet şifrelerini, onların bilgisi ve rızası dışında ele geçirmesi şeklinde sübut bulan eyleminden dolayı TCK'nın 136/1. maddesindeki verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan mahkumiyet kararı verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiş; ancak, TCK'’nın 61/1. maddesinde yer alan ölçütler nazara alınarak, dosyaya yansıyan bilgi ve kanıtlar birlikte ve isabetle değerlendirilip, denetime olanak verecek ve somut gerekçeler de gösterilmek suretiyle aynı Kanun'un 3/1. maddesi uyarınca işlenen fiillerin ağırlığıyla orantılı olacak şekilde maddede öngörülen alt ve üst sınırlar arasında hakkaniyete uygun bir cezaya hükmolunması gerekirken, temel cezaların asgari hadden tayin edilmesi, aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni olarak kabul edilmemiştir. Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın eksik incelemeye dayalı olarak karar verildiğine, fazla ceza hükmedildiğine, hükmün açıklanmasının geri bırakılmamasına, erteleme hükümlerinin uygulanmamasına ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, eleştirilen husus dışında, sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükümlerin isteme uygun olarak ONANMASINA, 20.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi…” (12. Ceza Dairesi 2015/6043 E. , 2016/6865 K.) 

FAİLİN, KATILANIN CEP TELEFONU NUMARASINI SOSYAL MEDYA ÜZERİNDEN YAYMASI 

“…Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
İkrar içeren savunmaya ve dosya kapsamına göre; sanık ile katılanın Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde facebook ortamında tartışmaları nedeniyle husumetli oldukları ve katılanın, sanığın resimlerini facebooktan paylaşması ve sanığa hakaret etmesine tepki olarak sanığın, katılana ait facebook hesabında bulunan resimleri ve katılanın cep telefonu numarasını facebook hesabından yayınlaması şeklinde sübutu kabul edilen eylemlerinin, verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme ve özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturduğu gerekçesi ile mahkumiyetine hükmedilmesi üzerine dairemizce yapılan incelemede sanığın sübut bulan eyleminin bir bütün halinde TCK’nın 136/1, 29/1. madde ve fıkralarında düzenlenen haksız tahrik altında verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunu oluşturduğu gerekçesi ile hükmün bozulması üzerine yerel mahkemece duruşma açılıp sanığın savunması alındıktan sonra sanık hakkında TCK’nın 136/1, 29/1. madde ve fıkralarında düzenlenen haksız tahrik altında verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan mahkumiyete hükmedilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın hakkındaki mahkumiyet hükmünün kaldırılarak beraatine karar verilmesine ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün isteme uygun olarak ONANMASINA, 21.06.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi…” (12. Ceza Dairesi 2021/1968 E. , 2021/5016 K.) 

FAİLİN, MAĞDURA AİT CEP TELEFONUNU BİLGİSAYARA BAĞLAYARAK TELEFON İÇERİSİNDEKİ BİLGİLERİ ELE GEÇİRMESİ VE SONRASINDA SİLMESİ 

“…Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: Anayasa Mahkemesinin, TCK'nın 53. maddesindeki hak yoksunluklarına ilişkin 24.11.2015 günlü Resmi Gazete'de yayımlanan 08.10.2015 tarihli, 2014/140 esas, 2015/85 karar sayılı iptal kararının infaz aşamasında gözetilebileceği değerlendirilerek yapılan incelemede: Dosya kapsamına göre; sanığın, katılanın cep telefonunu katılandan habersiz kendi kullandığı bilgisayara bağlayarak içerisinde bulunan rehber ve media dosyalarının tamamını ele geçirdiği ve cep telefonundaki kayıtları sildiği iddia ve kabul edilen olayda, sanığın sübut bulan eylemleri nedeniyle TCK'nın 244/2. maddesinde düzenlenen sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme, aynı Kanunun 134/1 maddesinde düzenlenen özel hayatın gizliliğini ihlal ve 136/1 maddesinde düzenlenen verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçlarını oluşturduğu gözetilmeden sadece TCK'nın 136/1. maddesinde düzenlen verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan sanığın mahkumiyete karar verilmesi aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır. Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiinin atılı suçun yasal unsurlarının oluşmadığına ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, eleştirilen husus dışında, sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükmün isteme aykırı olarak ONANMASINA, 18.10.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi…” (12. Ceza Dairesi 2016/10576 E. , 2017/7642 K.) 

VERİLERİ HUKUKA AYKIRI OLARAK VERME VEYA ELE GEÇİRME SUÇUNDA MAĞDURUN RIZASININ BULUNMASI 

“… Cinsel taciz, hakaret ve kişisel verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçlarından sanığın mahkumiyetine ilişkin hükümler, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: A) Cinsel taciz ve hakaret suçlarından kurulan hükümlere yönelik temyiz isteminin incelenmesinde; Anayasa Mahkemesinin 07.10.2009 gün ve 27369 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanıp, yayımından itibaren bir yıl sonra 07.10.2010 tarihinde yürürlüğe giren, 23.07.2009 gün ve 2006/65 Esas, 2009/114 karar sayılı iptal hükmünün yürürlüğe girdiği tarihe kadar 5237 sayılı TCK'nın 50 ve 52. maddeleri ve 765 sayılı TCK hükümleri uyarınca doğrudan hükmedilip, başkaca hak mahrumiyeti içermeyen 2000 TL'ye kadar (2000 TL dahil) adli para cezalarına ilişkin mahkumiyet hükümleri 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı Kanunun 305. maddesi gereğince kesin nitelikte olup, 07.10.2010 ila 6217 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 14.04.2011 tarihine kadar ise mahkumiyet hükümlerinin hiçbir istisna öngörülmeksizin temyizinin mümkün olduğu, 14.04.2011 ve sonrasında ise, doğrudan hükmedilen 3000 TL’ye kadar (3000 TL dahil) adli para cezalarının 5320 sayılı Kanunun Geçici 2. maddesi uyarınca kesin nitelikte olduğu anlaşılmakla; 24.06.2011 tarihinde doğrudan ayrı ayrı verilen 1860 TL'den ibaret mahkumiyet hükümlerine yönelik sanık müdafiinin temyiz isteminin 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi yollamasıyla halen yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK'un 317. maddesi uyarınca isteme uygun olarak REDDİNE, B) Kişisel verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan kurulan hükme yönelik temyiz isteminin incelenmesine gelince; Belirli veya belirlenebilir bir kişiye ait her türlü bilginin, başkasına verilmesi, yayılması ya da ele geçirilmesi, TCK'nın 136/1. maddesinde “Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme” başlığı altında suç olarak tanımlanmış olup, eylemin; kamu görevlisi tarafından ve görevinin verdiği yetki kötüye kullanılmak ya da belli bir meslek ve sanatın sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle gerçekleşmesi hali, aynı Kanunun 137. maddesinde cezada artırım nedeni olarak öngörülmüştür. Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunun maddi konusunu oluşturan “kişisel veri” kavramından, kişinin, yetkisiz üçüncü kişilerin bilgisine sunmadığı, istediğinde başka kişilere açıklayarak ancak sınırlı bir çevre ile paylaştığı nüfus bilgileri (T.C. kimlik numarası, adı, soyadı, doğum yeri ve tarihi, anne ve baba adı gibi), adli sicil kaydı, yerleşim yeri, eğitim durumu, mesleği, banka hesap bilgileri, telefon numarası, elektronik posta adresi, kan grubu, medeni hali, parmak izi, DNA'sı, saç, tükürük, tırnak gibi biyolojik örnekleri, cinsel ve ahlaki eğilimi, sağlık bilgileri, etnik kökeni, siyasi, felsefi ve dini görüşü, sendikal bağlantıları gibi kişinin kimliğini belirleyen veya belirlenebilir kılan, kişiyi toplumda yer alan diğer bireylerden ayıran ve onun niteliklerini ortaya koymaya elverişli, gerçek kişiye ait her türlü bilginin anlaşılması gerekir; ancak, herkes tarafından bilinen ve/veya kolaylıkla ulaşılması ve bilinmesi mümkün olan kişisel bilgiler, yasal anlamda “kişisel veri” olarak değerlendirilemez, aksinin kabulü; anılan maddenin uygulama alanının amaçlanandan fazla genişletilerek, uygulamada belirsizlik ve hemen her eylemin suç oluşturması gibi olumsuz sonuçlar doğurur, bu nedenle, bir kişisel bilginin, açıklanan anlamda “kişisel veri” kabul edilip edilmeyeceğine karar verilirken, somut olayın özellikleri dikkate alınarak titizlikle değerlendirme yapılması, sanığın eylemiyle hukuka aykırı hareket ettiğini bildiği ya da bilebilecek durumda olduğunun da ayrıca tespit edilmesi gerekir. Bu açıklamalar ışığında incelenen dosya içeriğine göre; sanığın, tanık olarak dinlenilen ..... ile üniversite yıllarına dayanan ve uzun süreli duygusal boyutta arkadaşlığının olduğu, bu nedenle birbirlerinin internet hesaplarına ait şifreleri bildikleri ve birbirlerinin bu hesaplara girmelerine rıza gösterdikleri, ayrılmalarını müteakip sanığın, tanık ...'in “.......” isimli sosyal paylaşım sitesindeki hesabına girdiği, tanığın burada katılan ile sohbet ettiğini fark ettiği, tanık ile ayrılmış olmalarının ve kıskançlığın etkisi ile, eski erkek arkadaşının hesabı üzerinden, katılana cinsel taciz ve hakaret içerikli mesajlar gönderdiği olayla ilgili olarak, sanık hakkında katılan ...'e yönelik eyleminden dolayı hakaret ve cinsel taciz suçlarından, tanık ...'e karşı eyleminden dolayı ise, tanığın hesap bilgilerine giriş yaptığından bahisle TCK'nın 136/1. maddesinden dava açıldığı olayla ilgili olarak, yapılan yargılama sonucunda mahkemece, sanığın katılana yönelik hakaret ve cinsel taciz suçlarından mahkumiyetine karar verildiği, ayrıca yine sanığın katılan ...'e yönelik olarak kişisel verileri ele geçirme suçundan TCK'nın 136/1. maddesi gereğince mahkumiyetine karar verilmiş ise de, Davaya esas 21.05.2010 tarihli iddianameye göre, sanığın katılan ...'e yönelik TCK'nın 136/1. maddesinde düzenlenen “Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme” suçundan açılmış bir dava bulunmadığı gibi, yargılama sırasında bilişim uzmanından aldırılan 16.05.2011 tarihli bilirkişi raporunda da, sanığın katılan ...'in kişisel veri teşkil eden bilgilerini elde etmediği, şifrelerini rızası kapsamında bildiği eski erkek arkadaşının hesabı üzerinden katılana yönelik hakaret ve cinsel taciz içerikli gönderilerde bulunduğunun belirtildiği, sanığın aşamalı olarak verdiği aksi ispatlanamayan savunması ile tanık ...'in gerek soruşturma gerekse kovuşturma aşamasındaki beyanlarında da, aralarındaki ilişki çerçevesinde, birbirlerine internet şifrelerini verdiklerini ve birbirlerinin hesaplarına girmelerine rıza gösterdiklerini beyan etmeleri karşısında, sanığın tanık ...'e yönelik olarak, onun kişisel veri sayılan internet hesap bilgilerini “hukuka aykırı olarak” elde etmediğinden ve atılı suçun unsurlarının oluşmadığından beraatine karar verilmesi gerekirken, sanığın katılan ...'e yönelik verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan açılmış bir dava bulunmadığı halde, 5271 sayılı CMK'nın 225/1. maddesinde yer alan “Hüküm, ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve faili hakkında verilir.” düzenlemesine aykırı olarak sanığın katılana karşı verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan mahkumiyetine karar verilmesi, Kanuna aykırı olup, sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 17.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi…” (12. Ceza Dairesi 2013/14988 E. , 2014/3720 K.) 

MAĞDURA AİT VERİLERİN HERKES TARAFINDAN BİLİNEN VE/VEYA KOLAYLIKLA ULAŞILMASI VE BİLİNMESİ MÜMKÜN OLAN KİŞİSEL BİLGİLERDEN OLMAMASI 

“… Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: Yapılan yargılamaya, incelenen dosya kapsamına göre; 1- Noter olarak görev yapan sanık ...’un kızı ile mağdur ... arasındaki boşanma davasının devam ettiği dönemde, bir halı mağazası çalışanı olan tanık ...’un, sanığı telefonla arayıp, sanığa, evlilik hazırlıkları esnasında satın alınan halılarla ilgili 2.000 TL’lik borcun ödenmediğini söylediği, sanığın ise borcun ödenmesi için mağdurla kızının bir bankadaki orta hesabına kızı tarafından halı parası açıklamasıyla 2.000 TL yatırılmasından dolayı borcun öncelikle mağdurdan tahsil edilmesi gerektiğini ifade ettiği, tanık ...’un mağdura ulaşabilmek için mağdura ait kimlik bilgileri ile cep telefonu numarasını sanıktan istemesi üzerine, sanığın, Noterliğe başvuruda bulunan ilgililerin kimlik ve adres bilgilerinin elektronik ortamda teyidine imkan veren ve Türkiye Noterler Birliğince tüm noterliklere şifre karşılığında verilen “Kobil” denilen ağ üzerinden, mağdura ait nüfus cüzdanı örneğini ele geçirip, üzerine mağdurun ve mağdurun babasının cep telefonu numaraları ile mağdurun ev ve ... yeri adreslerini el yazısıyla yazdıktan sonra, söz konusu belgeyi ve mağdurla kızının ortak hesabına ilişkin hesap hareketlerini “... beyin dikkatine” notuyla ilgili halı mağazasına faksla gönderdiği iddialarına konu olayda; Dosyada mevcut ... Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 29.06.2015 tarihli düşünce örneğindeki; “…Adı geçen notere isnat edilen eylemin noterlik göreviyle ilgisinin bulunmadığı, bu sebeple hakkında kovuşturma yapılmasının 1512 sayılı Kanunun 153. maddesi uyarınca izne tabi olmadığı, genel hükümlere göre işlem yapılması gerektiği…” açıklamalarının aksine, sanık hakkında TCK'nın 136/1, 53/1. maddelerinin uygulanmasının talep edildiği 01.08.2015 tarihli iddianamede, sanığın, noterlik mesleğinin sağladığı kolaylık ve imkanlardan yararlanarak, bir başka anlatımla kendisine görevi gereği verilen şifreyi kullanıp, TCK’nın 137/1-a. maddesi uyarınca görevinin verdiği yetkiyi kötüye kullanmak suretiyle verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunu işlediğinin iddia edilmiş olması karşısında, 1512 sayılı Noterlik Kanununun 153. maddesi gereğince ... Bakanlığından izin alınması için durma kararı verilmesi gerektiği gözetilmeden, genel hükümlere göre açılan davaya devamla yazılı şekilde beraat kararı verilmesi, 2- Kabul ve uygulamaya göre de: TCK'nın 136/1. madde ve fıkrasında belirli veya belirlenebilir bir kişiye ait her türlü bilginin, başkasına verilmesi, yayılması ya da ele geçirilmesi “Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme” başlığı altında suç olarak tanımlanmıştır. Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunun maddi konusunu oluşturan “kişisel veri” kavramından, kişinin, yetkisiz üçüncü kişilerin bilgisine sunmadığı, istediğinde başka kişilere açıklayarak ancak sınırlı bir çevre ile paylaştığı nüfus bilgileri (T.C. kimlik numarası, adı, soyadı, doğum yeri ve tarihi, anne ve baba adı gibi), adli sicil kaydı, yerleşim yeri, eğitim durumu, mesleği, banka hesap bilgileri, telefon numarası, elektronik posta adresi, kan grubu, medeni hali, parmak izi, DNA'sı, saç, tükürük, tırnak gibi biyolojik örnekleri, cinsel ve ahlaki eğilimi, ... bilgileri, etnik kökeni, siyasi, felsefi ve dini görüşü, sendikal bağlantıları gibi kişinin kimliğini belirleyen veya belirlenebilir kılan, kişiyi toplumda yer alan diğer bireylerden ayıran ve onun niteliklerini ortaya koymaya elverişli, gerçek kişiye ait her türlü bilginin anlaşılması gerekir. Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 04.07.2017 tarihli, 2017/829-2017/363 ve 17.06.2014 tarihli, 2012/1510 - 2014/331 sayılı kararlarında da vurgulandığı üzere; TCK'nın 136. maddesinde korunan hukuki değer genel olarak kişilerin özel hayatı ve hayatın gizli alanı, özelde ise kişisel verilerdir. TCK'nın 135 ve 136. maddelerindeki kişisel verilerin korunmasına ilişkin düzenlemelerde sadece sır niteliğinde kişisel verilerin korunacağına ilişkin bir hükmün bulunmaması ve aksine 135. maddenin gerekçesinde gerçek kişiyle ilgili her türlü bilginin kişisel veri olarak kabul edilmesi gerektiğinin belirtilmesi karşısında, her türlü kişisel verinin hukuka aykırı olarak başkasına verilmesi, yayılması ve ele geçirilmesi fiilleri TCK'nın 136. maddesindeki verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunu oluşturur. Bu nedenle herkes tarafından bilinen ve/veya kolaylıkla ulaşılması ve bilinmesi mümkün olan kişisel bilgiler de, yasal anlamda “kişisel veri” olarak kabul edilmeli ve hukuka aykırı eylemlere karşı korunmalıdır. Ancak, verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunun uygulama alanının amaçlanandan fazla genişletilerek, uygulamada belirsizlik ve hemen her eylemin suç oluşturması gibi sonuçların doğmaması için, somut olayın özellikleri dikkate alınarak titizlikle değerlendirme yapılması, olayda herhangi bir hukuk dalı tarafından kabul edilebilecek bir hukuka uygunluk nedeni veya bu kapsamda nazara alınabilecek bir hususun bulunup bulunmadığının saptanması ve sanığın eylemiyle hukuka aykırı hareket ettiğini bildiği ya da bilebilecek durumda olduğunun da tespit edilmesi gerekir. Bu açıklamalar ışığında incelenen dosyada; yerel mahkemece, “…herkes tarafından bilinen veya/ve kolaylıkla ulaşılması bilinmesi ve bulunması mümkün olan verilerin TCK 136 maddesi kapsamında (kişisel veri olarak) değerlendirilemeyeceği…” biçiminde, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun kararlarına ve Dairemizin istikrar kazanan uygulamalarına aykırı gerekçelere dayalı olarak ve dava konusu edilen mağdura ait verilerin herkes tarafından bilinen ve/veya kolaylıkla ulaşılması ve bilinmesi mümkün olan kişisel bilgiler olmadığı da gözetilmeden yazılı şekilde beraat kararı verilmesi, Kanuna aykırı olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, sair yönleri incelenmeksizin hükmün bu nedenlerle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 07.09.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi…” (12. Ceza Dairesi 2020/1085 E. , 2022/5406 K.) 

FAİLİN İLKOKUL ARKADAŞININ FACEBOOK ADRESİNDEKİ RESİMLERİ KAYDETMESİ  

“…Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: Dosya kapsamına ve ikrar içeren savunmaya göre; sanığın, ilkokul arkadaşı olması nedeniyle katılana ait facebook adresinden katılan tarafından paylaşılmış resimlerini alması şeklinde sübut bulan eylemi nedeniyle yerel mahkemece TCK’nın 136/1. maddesinde düzenlenen verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçuna ilişkin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir. Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın usul ve yasaya aykırı karar verildiğine ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün isteme uygun olarak ONANMASINA, 20.09.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi…” (12. Ceza Dairesi 2016/7613 E. , 2017/6504 K.) 

FAİLİN MAĞDURA AİT CEP TELEFONU BİLGİLERİNİ WEB SİTESİNDE PAYLAŞMASI 

“…Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: Dosya kapsamına göre; sanığın, daha önce aynı yerde çalışması nedeniyle tanıdığı katılana ait cep telefonu numarasını "Çiftler Olgun Genç Bekar Evli ve Dul Azgın Hanımlar" adlı sitede "+.... ben azgın .... yaş 27" şeklinde şeklindeki ifadeler ile paylaşması şeklindeki sübut bulan eylemlerinin, katılanın kişisel veri niteliğindeki cep telefonu numarasını rızası dışında paylaşması nedeniyle TCK’nın 136/1. madde ve fıkrasında düzenlenen verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçu ile birlikte katılanın onur şeref ve saygınlığını rencide edici yazı yazması nedeniyle de TCK’nın 125/2. madde ve fıkrasında düzenlenen hakaret suçunun da oluştuğu, bir fiili ile birden fazla farklı suçun oluşmasına neden olan sanığın, TCK'nın 44. maddesi gereğince, daha ağır cezayı gerektiren verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan cezalandırılmasına yönelik yerel mahkemenin kabul ve uygulamasında bir isabetsizlik görülmemiştir. Bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın verilen cezanın hukuka aykırı olduğuna ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün isteme uygun olarak ONANMASINA, 14.09.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi…” (12. Ceza Dairesi 2020/364 E. , 2020/4522 K.) 

MAĞDURA AİT CEP TELEFONU NUMARASININ MAĞDURDAN İZİN ALINMADAN 3. KİŞİLERLE PAYLAŞILMASI  

“…Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: İkrar içeren savunmaya ve dosya kapsamına göre; sanık ...’nin, arkadaşlık teklifine olumlu yanıt vermeyen mağdur ...’ya tepki olarak, mağdur adına açtığı sahte facebook hesabı üzerinden, mağdurun kullanımında olan kişisel veri niteliğindeki cep telefonu numarasını rızasına aykırı şekilde yayımlaması biçiminde sübut bulan eyleminin, TCK'nın 136/1. madde ve fıkrasında tanımlanan verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunu oluşturduğuna dair yerel mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir. Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın üzerine atılı suçu inkar etmemesine ve pişmanlığına rağmen fazla ceza hükmedildiğine ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün isteme uygun olarak ONANMASINA, 08.01.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi…” (12. Ceza Dairesi 2019/992 E. , 2020/219 K.) 

SANIĞIN ATM’ YE DÜZENEK YERLEŞTİREREK MAĞDURA AİT KART BİLGİLERİNİ KOPYALAMASI  

“…Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme ve bilişim sistemine girme suçlarından sanığın mahkumiyetine ilişkin hükümler, sanık ve müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: 1-Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz isteminin incelenmesinde: Anayasa Mahkemesinin, TCK'nın 53. maddesindeki hak yoksunluklarına ilişkin 24.11.2015 günlü Resmi Gazete'de yayımlanan 08.10.2015 tarihli, 2014/140 esas, 2015/85 karar sayılı iptal kararının infaz aşamasında gözetilebileceği değerlendirilerek yapılan incelemede: Sanığın, ATM cihazına düzenek yerleştirmek suretiyle mağdurlara ait kart bilgilerini kopyalaması şeklinde sübutu kabul edilen eyleminin zincirleme şeklinde TCK'nın 136. maddesinde düzenlenen verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunu oluşturduğuna ilişkin yerel mahkemenin kabul ve uygulamasında bir isabetsizlik görülmemiştir. Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık ve müdafiinin eksik incelemeye dayalı olarak karar verildiğine, atılı suçu sanığın işlemediğine ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün isteme uygun olarak ONANMASINA, 2-Bilişim sistemine girme suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz isteminin incelenmesine gelince: Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık ve müdafiinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak; Sanığın, ATM cihazına düzenek yerleştirmek suretiyle mağdurlara ait kart bilgilerini kopyalaması eyleminin kül halinde zincirleme şeklinde TCK'nın 136. maddesinde düzenlenen verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunu oluşturduğu bu itibarla, bilişim sistemine girme suçundan hüküm verilmesine yer olmadığına karar vermek yerine bu suçtan dolayıda sanığın mahkumiyetine hükmedilmesi, Kabul ve uygulamaya göre de; Sanık hakkında TCK'nın 53. maddesi tatbik edilirken, Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 günlü Resmi Gazete'de yayımlanan 08.10.2015 tarihli, 2014/140 esas, 2015/85 karar sayılı iptal kararının gözetilmesinde zorunluluk bulunması, Bozmayı gerektirmiş olup, sanık ve müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 17.01.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi…” (12. Ceza Dairesi 2017/1247 E. , 2018/534 K.) 

ÖZEL YAŞAM ALININA İLİŞKİN GÖRÜNTÜ OLARAK KABUL EDİLMEYEN BİR FOTOĞRAFIN SOSYAL MEDYADA PAYLAŞILMASI VE EYLEMİN ZİNCİRLEME ŞEKİLDE İŞLENMESİ 

“…Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: İkrar içeren savunmaya ve dosya kapsamına göre; katılanın sadece baş ve yüz kısmını gösteren resimleri ile gündelik kıyafetler ile poz vermiş şekilde çektirdiği resimler, katılanın başkalarının görmesini ve bilmesini istemeyeceği özel yaşam alanına ilişkin bir görüntü olarak kabul edilemeyeceğinden, katılanın kişisel veri niteliğindeki resimlerini, hukuka uygunluk nedenlerinin bulunmaması nedeniyle hukuka aykırı olduğunda tereddüt bulunmayan bir yöntemle facebook adlı sosyal paylaşım sitesinde yayımlayan sanığın eyleminin, TCK'nın 136/1. madde ve fıkrasında tanımlanan zincirleme şekilde verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunu oluşturduğuna ilişkin yerel mahkemenin kabul ve uygulamasında bir isabetsizlik görülmemiştir. Bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın verilen cezayı doğru bulmadığına ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün isteme uygun olarak ONANMASINA, 19.10.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi…” (12. Ceza Dairesi 2020/1482 E. , 2020/5241 K.) 

TELEFON SATIŞI YAPAN BİR ŞİRKETİN KATILANIN RIZASI DIŞINDA ONUN KULLANMIŞ OLDUĞU CEP TELEFONU NUMARASINI ELE GEÇİRİP ARAMASI

“…Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan sanığın mahkûmiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: Anayasa Mahkemesinin, TCK'nın 53. maddesindeki hak yoksunluklarına ilişkin 24.11.2015 günlü Resmi Gazete'de yayımlanan 08.10.2015 tarihli, 2014/140 esas, 2015/85 karar sayılı iptal kararının infaz aşamasında gözetilebileceği değerlendirilerek yapılan incelemede: Dosya kapsamına göre; sanığın yetkili ve sahibi olduğu telefon ile satış yapan bir şirket tarafından katılanın rızası dışında kullanmış olduğu cep telefonu numarası ele geçirilip arandığı, katılanın aranmaya karşı çıkmasına rağmen daha sonra katılan adına, kargo ile sağlık hizmetlerinde kullanabilmesi için kart gönderilmesi şeklinde sübutu kabul edilen eylemin TCK’nın 136/1. madde ve fıkrasında düzenlenen verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunu oluşturduğuna ilişkin yerel mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir. Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiinin sanığın beraat etmesi gerektiğine ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün isteme uygun olarak ONANMASINA, 21.06.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi…” (12. Ceza Dairesi 2018/1315 E. , 2018/7026 K.)


CEZA AVUKATI – AĞIR CEZA AVUKATI – İSTANBUL AĞIR CEZA AVUKATI

İnternet sitemizde yer alan tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Avukat Fatih Yaşar’ a aittir. Sitemizdeki makalelerin kopyalanması ve izinsiz olarak alınması durumunda hukuki ve cezai işlem yapılacaktır.