Rüşvet Suçu (TCK Madde 252)

RÜŞVET SUÇU VE CEZASI 

Rüşvet suçu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun dördüncü kısım “Millete ve Devlete Karşı Suçlar ve Son Hükümler” başlığı altında birinci bölüm “Kamu İdaresinin Güvenilirliğine ve İşleyişine Karşı Suçlar” da TCK Madde 252’ de düzenlenmiştir. Kanun hükmü şöyledir:

TCK MADDE 252
Rüşvet  
Madde 252- 
(1) Görevinin ifasıyla ilgili bir işi yapması veya yapmaması için, doğrudan veya aracılar vasıtasıyla, bir kamu görevlisine veya göstereceği bir başka kişiye menfaat sağlayan kişi, dört yıldan oniki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. 
(2) Görevinin ifasıyla ilgili bir işi yapması veya yapmaması için, doğrudan veya aracılar vasıtasıyla, kendisine veya göstereceği bir başka kişiye menfaat sağlayan kamu görevlisi de birinci fıkrada belirtilen ceza ile cezalandırılır. 
(3) Rüşvet konusunda anlaşmaya varılması halinde, suç tamamlanmış gibi cezaya hükmolunur. 
(4) Kamu görevlisinin rüşvet talebinde bulunması ve fakat bunun kişi tarafından kabul edilmemesi ya da kişinin kamu görevlisine menfaat temini konusunda teklif veya vaatte bulunması ve fakat bunun kamu görevlisi tarafından kabul edilmemesi hâllerinde fail hakkında, birinci ve ikinci fıkra hükümlerine göre verilecek ceza yarı oranında indirilir. 
(5) Rüşvet teklif veya talebinin karşı tarafa iletilmesi, rüşvet anlaşmasının sağlanması veya rüşvetin temini hususlarında aracılık eden kişi, kamu görevlisi sıfatını taşıyıp taşımadığına bakılmaksızın, müşterek fail olarak cezalandırılır. 
(6) Rüşvet ilişkisinde dolaylı olarak kendisine menfaat sağlanan üçüncü kişi veya tüzel kişinin menfaati kabul eden yetkilisi, kamu görevlisi sıfatını taşıyıp taşımadığına bakılmaksızın, müşterek fail olarak cezalandırılır. 
(7) Rüşvet alan veya talebinde bulunan ya da bu konuda anlaşmaya varan kişinin; yargı görevi yapan, hakem, bilirkişi, noter veya yeminli mali müşavir olması halinde, verilecek ceza üçte birden yarısına kadar artırılır. 
(8) Bu madde hükümleri; 
a) Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, 
b) Kamu kurum veya kuruluşlarının ya da kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının iştirakiyle kurulmuş şirketler, 
c) Kamu kurum veya kuruluşlarının ya da kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının bünyesinde faaliyet icra eden vakıflar, 
d) Kamu yararına çalışan dernekler, 
e) Kooperatifler, 
f) Halka açık anonim şirketler, adına hareket eden kişilere, kamu görevlisi sıfatını taşıyıp taşımadıklarına bakılmaksızın, görevlerinin ifasıyla ilgili bir işin yapılması veya yapılmaması amacıyla doğrudan veya aracılar vasıtasıyla, menfaat temin, teklif veya vaat edilmesi; bu kişiler tarafından talep veya kabul edilmesi; bunlara aracılık edilmesi; bu ilişki dolayısıyla bir başkasına menfaat temin edilmesi halinde de uygulanır. 
(9) Bu madde hükümleri; 
a) Yabancı bir devlette seçilmiş veya atanmış olan kamu görevlilerine, 
b) Uluslararası veya uluslarüstü mahkemelerde ya da yabancı devlet mahkemelerinde görev yapan hâkimlere, jüri üyelerine veya diğer görevlilere, 
c) Uluslararası veya uluslar üstü parlamento üyelerine, 
d) Kamu kurumu ya da kamu işletmeleri de dahil olmak üzere, yabancı bir ülke için kamusal bir faaliyet yürüten kişilere, 
e) Bir hukuki uyuşmazlığın çözümü amacıyla başvurulan tahkim usulü çerçevesinde görevlendirilen vatandaş veya yabancı hakemlere, 
f) Uluslararası bir anlaşmaya dayalı olarak kurulan uluslararası veya uluslar üstü örgütlerin görevlilerine veya temsilcilerine, görevlerinin ifasıyla ilgili bir işin yapılması veya yapılmaması ya da uluslararası ticari işlemler nedeniyle bir işin veya haksız bir yararın elde edilmesi yahut muhafazası amacıyla; doğrudan veya aracılar vasıtasıyla, menfaat temin, teklif veya vaat edilmesi ya da bunlar tarafından talep veya kabul edilmesi halinde de uygulanır. 
(10) Dokuzuncu fıkra kapsamına giren rüşvet suçunun yurt dışında yabancı tarafından işlenmekle birlikte; 
a) Türkiye’nin, 
b) Türkiye’deki bir kamu kurumunun, 
c) Türk kanunlarına göre kurulmuş bir özel hukuk tüzel kişisinin, 
d) Türk vatandaşının, tarafı olduğu bir uyuşmazlık ya da bu kurum veya kişilerle ilgili bir işlemin yapılması veya yapılmaması için işlenmesi halinde, rüşvet veren, teklif veya vaat eden; rüşvet alan, talep eden, teklif veya vaadini kabul eden; bunlara aracılık eden; rüşvet ilişkisi dolayısıyla kendisine menfaat temin edilen kişiler hakkında, Türkiye’de bulundukları takdirde, resen soruşturma ve kovuşturma yapılır.

KORUNAN HUKUKİ YARAR 

Kanunda rüşvet suçuna yer verilmesi ile kamu idaresinin ve otoritesinin güvenirliği ve disiplinli bir şekilde işleyişi koruma ve güvence altına alınmıştır. Failin belirtilen bu eylemi cezai yaptırıma tabi kılındığı için kamu idaresine duyulan güven artmaktadır.

SUÇUN FAİLİ 

Rüşvet suçu çok failli bir suçtur. Çünkü suçun faili rüşvet alan kamu görevlisi ile rüşvet veren herhangi bir kimsedir. Her iki tarafta suçun faili konumundadır. Kamu görevlisinin tanımı TCK Madde 6/1-c’ de yapılmış olup; bu kapsamda kamu görevlisi, kamusal faaliyetin yürütülmesine atama veya seçilme yoluyla ya da herhangi bir surette sürekli, süreli veya geçici olarak katılan kişidir. Rüşvet alan kamu görevlisi failin suç fiili işlendiği esnada kamu görevlisi olması yeterlidir. Fail, sonradan bu sıfata kaybetse dahi bu durum bir önem arz etmez. 

SUÇUN MAĞDURU

Rüşvet suçunda suç fiili kamu idaresine duyulan güveni zedelediği için suçun mağduru toplumu oluşturan herkestir. Rüşvet suçu yukarıda belirtildiği üzere çok failli suç olduğu için rüşvet veren taraf mağdur değil; fail konumundadır. 

SUÇUN MADDİ UNSURU 

Kanun maddesinde rüşvet verme ve rüşvet alma fiili cezai yaptırma bağlandığı için suçu oluşturan hareketi ayrı ayrı inceleyeceğiz. 

1- Kamu Görevlisi Olan Failin Rüşvet Alması

Rüşvet alma suçunun maddi unsuru; kamu görevlisi olan failin görevinin ifasıyla ilgili bir işi yapması veya yapmaması için doğrudan veya aracılar vasıtasıyla, kendisine veya göstereceği bir başka kişiye menfaat sağlaması veya rüşvet konusunda kişiler ile anlaşmaya varması ile oluşur.  

2- Failin Kamu Görevlisine Rüşvet Vermesi 

Rüşvet verme suçunun maddi unsuru; kişinin, kamu görevlisinin görevinin ifasıyla ilgili işi yapması veya yapmaması için doğrudan veya aracılar vasıtasıyla, bir kamu görevlisine veya göstereceği bir başka kişiye menfaat sağlaması veya rüşvet konusunda kamu görevlisiyle anlaşmaya varılmasıdır.

SUÇUN MANEVİ UNSURU  

Rüşvet suçu, sadece kasten işlenebilir. Kast, kanunun suç olarak kabul ettiği bir fiilin ve onu meydana getirecek hareketin neticesini bilerek ve isteyerek işleme iradesidir. Rüşvet suçunun taksirle işlenebilmesi mümkün değildir. 

SUÇUN ÖZEL GÖRÜNÜŞ BİÇİMLERİ  

1- TEŞEBBÜS 

Teşebbüs, failin suç işlemek üzere icra hareketlerine başlamış olması karşısında elinde olmayan sebeplerle arzu ettiği sonucu gerçekleştirememesi halidir. Rüşvet suçu, TCK 252/3 uyarınca rüşvet anlaşmasının yapılmasıyla tamamlanmaktadır. Failin rüşvet teklifi diğer taraf bakımından kabul edilmezse rüşvet teklif eden bakımından suç teşebbüs aşamasında kalmaktadır. 

2- İŞTİRAK 

Rüşvet suçuna iştirakte genel hükümler uygulanmaktadır. TCK madde 37/1 uyarınca suçun kanuni tanımında yer alan fiili birlikte gerçekleştiren kişilerden her biri fail olarak sorumlu olur. Rüşvet alan kişilerin kamu görevlisi olması gerekmekte olup; rüşvet alma bakımından özgü bir suçtur. TCK Madde 40/2 bağlılık kuralı uyarınca suçun işlenişine iştirak eden kamu görevlisi olmayan diğer kişiler ise azmettiren veya yardım eden olarak sorumlu tutulur. 

3- İÇTİMA

Rüşvet suçunda içtimada genel hükümler uygulanmaktadır. Rüşvet suçu, görevi kötüye kullanma suçunun özel bir şekli olması sebebiyle faile hem rüşvet suçundan hem de görevi kötüye kullanma suçundan dolayı ceza verilmeyip; sadece rüşvet suçundan dolayı ceza verilir. Failin rüşvet suçunu resmi belgede sahtecilik yaparak işlemesi durumunda faile her iki suçtan da ayrı ayrı ceza verilir. TCK 212: “Sahte resmi veya özel belgenin bir başka suçun işlenmesi sırasında kullanılması halinde, hem sahtecilik hem de ilgili suçtan dolayı ayrı ayrı cezaya hükmolunur.” Rüşvet suçunun zincirleme suç şeklinde işlenmesi de mümkündür. TCK madde 43 uyarınca bir suç işleme kararının icrası kapsamında, bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda bir cezaya hükmedilir. 

RÜŞVET SUÇUNUN NİTELİKLİ (AĞIRLAŞTIRILMIŞ) HALLERİ  

TCK 252/7 uyarınca rüşvet alan veya talebinde bulunan ya da bu konuda anlaşmaya varan kişinin; yargı görevi yapan, hakem, bilirkişi, noter veya yeminli mali müşavir olması halinde, verilecek ceza üçte birden yarısına kadar artırılır. 

RÜŞVET SUÇUNDA CEZADA İNDİRİM SEBEPLERİ  

TCK 252/4 uyarınca kamu görevlisinin rüşvet talebinde bulunması ve fakat bunun kişi tarafından kabul edilmemesi ya da kişinin kamu görevlisine menfaat temini konusunda teklif veya vaatte bulunması ve fakat bunun kamu görevlisi tarafından kabul edilmemesi hâllerinde fail hakkında, birinci ve ikinci fıkra hükümlerine göre verilecek ceza yarı oranında indirilir.

RÜŞVET SUÇUNDA ETKİN PİŞMANLIK  

Rüşvet suçunda etkin pişmanlık hükümlerine TCK madde 254’ te yer verilmiş olup; kanun hükmü şöyledir:

TCK MADDE 254
Etkin pişmanlık 
Madde 254- 
(1)(Değişik: 2/7/2012-6352/88 md.) Rüşvet alan kişinin, durum resmi makamlarca öğrenilmeden önce, rüşvet konusu şeyi soruşturmaya yetkili makamlara aynen teslim etmesi halinde, hakkında rüşvet suçundan dolayı cezaya hükmolunmaz. Rüşvet alma konusunda başkasıyla anlaşan kamu görevlisinin durum resmi makamlarca öğrenilmeden önce durumu yetkili makamlara haber vermesi halinde de hakkında bu suçtan dolayı cezaya hükmolunmaz. 
(2)(Değişik: 2/7/2012-6352/88 md.) Rüşvet veren veya bu konuda kamu görevlisiyle anlaşmaya varan kişinin, durum resmi makamlarca öğrenilmeden önce, pişmanlık duyarak durumdan yetkili makamları haberdar etmesi halinde, hakkında rüşvet suçundan dolayı cezaya hükmolunmaz. 
(3)(Değişik: 2/7/2012-6352/88 md.) Rüşvet suçuna iştirak eden diğer kişilerin, durum resmi makamlarca öğrenilmeden önce, pişmanlık duyarak durumdan yetkili makamları haberdar etmesi halinde, hakkında bu suçtan dolayı cezaya hükmolunmaz. 
(4)(Ek: 26/6/2009 – 5918/4 md.) Bu madde hükümleri, yabancı kamu görevlilerine rüşvet veren kişilere uygulanmaz.

UZLAŞMA 

Rüşvet suçu, uzlaşmaya tabi suçlar arasında değildir. Taraflar aralarında uzlaşma sağlasalar dahi bu durumun soruşturmaya veya kovuşturmaya hiçbir olumlu veya olumsuz etkisi bulunmamaktadır. Soruşturma veya kovuşturma devam etmektedir. 

SORUŞTURMA VE KOVUŞTURMANIN YAPILMASI 

Rüşvet suçunda soruşturma ve kovuşturmasının yapılması şikâyete tabi değildir. İlgili makamlar suçun işlendiği bilgisine ulaştığı anda resen harekete geçmektedir. Mağdur, şikâyetini geri alsa dahi, yargılama devam etmektedir. 

GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEME

Rüşvet suçunun yargılamasında görevli mahkeme Ağır Ceza Mahkemeleridir. Yetkili mahkeme ise suçun işlendiği yer mahkemesidir. 

RÜŞVET SUÇUNDA DAVA ZAMANAŞIMI SÜRESİ 

Rüşvet suçunda dava zamanaşımı süresi 15 yıldır. (TCK Madde 66)

YARGITAY KARARLARI  

HAKLI BİR HUSUSUN TEMİNİ İÇİN RÜŞVET ÖNERİLMESİ HALİ RÜŞVET SUÇUNU OLUŞTURMAYIP; KAMU GÖREVLİSİNİN ŞEREF VE SAYGINLIĞINA SAYGIRI NİTELİĞİNDEDİR VE KAMU GÖREVLİSİNE HAKERET SUÇUNU OLUŞTURUR  

“…Sanığın eyleminin suç tarihinde yürürlükte bulunan 765 sayılı TCK'nın 213/2. maddesinde düzenlenen haklı bir hususun temini için rüşvet verme suçunu, 5237 sayılı TCK'da ise 05/07/2012 günü yürürlüğe giren 6352 sayılı Yasa ile yapılan değişiklikten önceki rüşveti tanımlayan 252/3. maddesinde "rüşvet, bir kamu görevlisinin görevinin gereklerine aykırı olarak bir işi yapması veya yapmaması için kişiyle vardığı anlaşma çerçevesinde bir yarar sağlamasıdır" denilerek sadece nitelikli rüşvete yer verildiği, kamu görevlisinin yapması gereken işi yapması ya da yapmaması gereken işi yapmaması için yarar sağlamasının veya kişilerin bu şekildeki iş için kamu görevlisine çıkar temin etmelerinin rüşvet tanımından çıkarıldığı, görevin gereklerine aykırı olarak bir işin yapılması veya yapılmaması için rüşvet teklifinde bulunulması durumunda suçun icra hareketleri başlamış olacağından rüşvete teşebbüs, haklı bir hususun temini için rüşvet önerilmesi halinde ise koşullarının bulunması durumunda kamu görevlisinin şeref ve saygınlığına saldırı niteliğinde olması sebebiyle aynı Yasanın 125/3. maddesinde düzenlenen kamu görevlisine hakaret suçunu oluşturacağı, zamanaşımı bakımından sanık lehine olan 765 sayılı Kanunun 213/2. maddesinde düzenlenen suçun kanunda öngörülen cezasının tür ve miktarına nazaran aynı Kanunun 102/4 ve 104/2. maddelerinde öngörülen 7 yıl 6 aylık ilaveli dava zamanaşımı süresine tabi olduğu, suç tarihi olan 24/05/2005 ile hüküm günü arasında da hükmün açıklanmasının geri bırakılması ile ilgili durma süresi de nazara alındığında bu sürenin gerçekleştiği dikkate alınarak kamu davasının düşmesine karar verilmesi yerine yargılamaya devamla yazılı biçimde hüküm kurulması, Kanuna aykırı, sanık müdafin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, 5237 sayılı TCK'nın 7/2 ile 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddeleri de gözetilmek suretiyle CMUK'nın 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden sanık hakkında açılan kamu davasının aynı Yasanın 322 ve 5271 sayılı CMK'nın 223/8. maddeleri uyarınca zamanaşımı sebebiyle DÜŞMESİNE…” (5. Ceza Dairesi 2020/5089 E. , 2021/730 K.) 

TRAFİK POLİSİNİN TAKOGRAF CİHAZINA AİT BELGE OLMADIĞINDAN BAHİSLE SÜRÜCÜYE CEZA YAZMASI VE SANIĞIN RÜŞVET TEKLİFİNDE BULUNMASININ RÜŞVETE TEŞEBBÜS SUÇU OLUŞTURABİLMESİ İÇİN TRAFİK CEZASININ KESİNLEŞMESİ GEREKİR. TRAFİK CEZASI HAKSIZ İSE RÜŞVET SUÇU DEĞİL; KAMU GÖREVLİSİNE HAKARET SUÇU OLUŞUR.  

“…Suç tarihinde Milas Bölge Trafik Denetleme İstasyon Amirliğinde trafik polisi olan mağdurların sanığın şoförü olduğu kamyonu kontrol amacıyla durdurdukları, kamyonda takograf cihazına ait kağıt olmadığından bahisle idari para cezası tutanağı düzenledikleri, sanığın da tutanak düzenlememeleri için rüşvet teklif ettiği iddia ve kabul edilen dava konusu somut olayda; mahkemece sanığın yapılması gereken bir işi yapmamak için rüşvet vermeye teşebbüs ettiği kabul edilmiş ise de; 5237 sayılı TCK'nın, 05/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6352 sayılı Yasa ile yapılan değişiklikten önceki rüşveti tanımlayan 252/3. maddesinde "rüşvet, bir kamu görevlisinin, görevinin gereklerine aykırı olarak bir işi yapması veya yapmaması için kişiyle vardığı anlaşma çerçevesinde bir yarar sağlamasıdır" denilerek sadece nitelikli rüşvete yer verildiği, kamu görevlisinin, yapması gereken işi yapması ya da yapmaması gereken işi yapmaması için yarar sağlamasının veya kişilerin bu şekildeki iş için kamu görevlisine çıkar temin etmelerinin rüşvet tanımından çıkarıldığı, görevin gereklerine aykırı olarak bir işin yapılması veya yapılmaması için rüşvet teklifinde bulunulması durumunda suçun icra hareketleri başlamış olacağından rüşvete teşebbüs, haklı bir hususun temini için rüşvet önerilmesi halinde ise koşullarının bulunması durumunda eylemin kamu görevlisinin şeref ve saygınlığına saldırı niteliğinde olması nedeniyle aynı Yasanın 125/3. maddesinde düzenlenen kamu görevlisine hakaret suçunu oluşturacağı nazara alındığında; suç niteliğinin tayini bakımından, olay günü sanık hakkında uygulanan trafik cezasının kesinleşip kesinleşmediği araştırılmadan, itiraz üzerine kesinleşmişse kesinleşmiş onaylı örneği dosya arasına alınmadan, ayrıca olayın tek tanığı olan polis memurları ... ve ... dinlenilmeden, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, Kanuna aykırı, sanık müdafin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK'nın 321 ve 326/son maddeleri uyarınca BOZULMASINA…” (5. Ceza Dairesi 2020/5042 E. , 2021/608 K.) 

RÜŞVET TEKLİF EDEN SANIĞIN ÜZERİNDEN ÇIKAN SAHTE VE ÇALINTI ÇEKLERLE İLGİLİ OLARAK SORUŞTURMA VE KOVUŞTURMA AKIBETİNİN ARAŞTIRILMAMASI SEBEBİYLE EKSİK İNCELEME SONUCU HÜKÜM KURULMASI BOZMAYI GEREKTİRİR  

“…Suç tarihinde 34 TFA 90 plaka sayılı ticari takside yolculuk ettiği sırada görevli polisler tarafından yapılan uygulamada durdurularak GBT sorgusu yapılan sanığın çeşitli suçlardan suç kaydının bulunduğunun görüldüğü ve kaba üst aramasında herhangi bir suç unsuruna rastlanılmadığı ancak bu sıradaki tavırlarından şüphelenilerek sağ ön cebini boşaltmasının istenilmesi üzerine sanığın cebinde bulunan çok sayıdaki sahte ve çalıntı çek ile çek fotokopilerinin yakalanmasını engellemek amacıyla "Abi beni bırakın 4.000 TL hepinize helal olsun" diyerek rüşvet teklif ettiği, kolluk görevlilerinin de bu hususta tutanak düzenlediği iddia ve kabul olunan dava konusu somut olayda; 5237 sayılı TCK'nın 6352 sayılı Yasa değişikliği öncesinde rüşveti tanımlayan 252/3. maddesinde "rüşvet, bir kamu görevlisinin, görevinin gereklerine aykırı olarak bir işi yapması veya yapmaması için kişiyle vardığı anlaşma çerçevesinde bir yarar sağlamasıdır" denilerek sadece nitelikli rüşvete yer verildiği, kamu görevlisinin yapması gereken işi yapması ya da yapmaması gereken işi yapmaması için yarar sağlanmasının veya kişilerin bu şekildeki iş için kamu görevlisine çıkar temin etmelerinin rüşvet tanımından çıkarıldığı gözetilmek suretiyle, rüşvet suçuna konu para teklifinin kamu görevlisi olan mağdurlara görevlerinin gereklerine aykırı olan bir işi yapmaları için verilip verilmediği hususunun hiçbir duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi ve buna bağlı olarak suç niteliğinin tayini bakımından, sanığın üzerinden çıkan sahte ve çalıntı çekler ile çek fotokopilerine ilişkin olarak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2012/95853 sayılı soruşturma evrakının akıbetinin, ayrıca bu hususta ayrı bir soruşturma olup olmadığının araştırılmasından, hakkında davalar açılması ve bu davalarda verilen kararların kesinleşmesi halinde dava dosyalarının onaylı örneklerinin bu dosya içine alınmasından sonra hukuki durumunun takdir ve tayini gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, Anayasa Mahkemesinin TCK’nın 53. maddesinin bazı bölümlerinin iptaline ilişkin 24/11/2015 tarihinde yürürlüğe giren 08/10/2015 tarihli ve 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı Kararının değerlendirilmesi lüzumu, Kanuna aykırı, O yer Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK'nın 321 ve 326/son maddeleri uyarınca BOZULMASINA…” (5. Ceza Dairesi 2019/4464 E. , 2020/14039 K.) 

BİLİRKİŞİNİN HUKUKA AYKIRI OLARAK DAVANIN TARAFLARINDAN PARA İSTEMESİ RÜŞVET DEĞİL; YETKİLİ OLMADIĞI BİR İŞ İÇİN YARAR SAĞLAMA SUÇUNU OLUŞTURUR 

“…Sanığın suç tarihinde I… Kadastro Müdürlüğü’nde Kadastro Teknisyeni olarak görev yaptığı ve katılanın davalı olduğu Aralık Asliye Hukuk Mah­kemesi’nin 2005/54 Esas sayılı dosyasında mahkemece keşifte fen bilirkişisi olarak görevlendirildiği ve düzenlediği raporu yerinde bulmayan katılanın, sanıkla bu rapor ile ilgili olarak yaptığı görüşme sırasında, sanığın katılana “rapora itiraz et, hakim yeniden keşif çıkarsın, karşı taraf beşyüz milyon verdi, sen de bir milyar ver, keşifte senin lehine rapor vereyim” demesi üzerine katılanın “hakim seni tekrar keşfe götürmezse ne olacak” dediğinde de, sa­nığın bu kez; “biz birbirimizden haberdarız, senin vekilin benim” şeklinde söylemesi üzerine katılanın, sanığın istediği parayı kısmen verip sanığa suçüstü yaptırarak yakalatması şeklinde gelişen ve sonuçlanan eylemde; yeniden keşif yapılıp yapılmayacağı, yapılsa bile sanığın yeniden bilirkişi olarak görevlendirilip görevlendirilmeyeceğinin belli olmaması, şarta bağlı rüşvet anlaşmasının yapılamaması ve sanığın kendisi rapor düzenlemese de, dü­zenleyen kişilere katılan lehine rapor düzenleteceğini ima etmesi nedeniyle, oluşan eylemin 5237 sayılı TCK’nın 255. maddesinde düzenlenen “yetkili olmadığı bir iş için yarar sağlama” suçunu oluşturduğu halde rüşvet almaya teşebbüs suçundan hüküm kurulması…” (5. Ceza Dairesi 2008/3414 E. , 2012/2533 K.) 

SANIĞIN EYLEMİ RÜŞVET VERMEYE TEŞEBBÜS SUÇUNU OLUŞTURMAKTA OLUP; TCK 35 HÜKMÜNÜN UYGULANMAMASI HUKUKA AYKIRIDIR  

“…765 sayılı TCK'nın nitelikli rüşvet verme suçunu düzenleyen 213/1. maddesi hükmüne göre rüşvet vaat veya teklif olunmasıyla birlikte suçun tamamlandığı, neticesi harekete bitişik suç olduğundan teşebbüse elverişli bulunmadığı, önerinin memur tarafından kabul edilmemesinin suçun oluşumuna engel teşkil etmediği, buna karşılık 5237 sayılı TCK'nın 252/1. maddesi rüşvet teklif veya vaat etmeyi suç olmaktan çıkarmamakla birlikte, rüşvet konusunda anlaşmaya varmayı veya vermeyi suçun tamamlanması için gerekli saydığından önceki yasadan farklı olarak bu suça teşebbüsün olanaklı hale getirildiği, dosyadaki somut olaya gelince sanığın rüşvet teklifi alan polislerin durumu hemen nöbetçi C.Savcısına bildirdikleri, gelen talimat üzerine suçu tespit edebilmek için öneriyi kabul etmiş gözükerek sanığın temin edip kendilerine verdiği parayı aldıktan sonra rüşvet suçundan soruşturma başlatılmış olmakla, anlaşmanın sağlanmadığı, eylemin rüşvet vermeye kalkışma suçunu oluşturduğu ve cezasında 5237 sayılı TCK'nın 35. maddesi uyarınca indirim yapılması gerektiğinin gözetilmemesi…” (5. Ceza Dairesi 2008/6172 E., 2012/3000 K.) 

SANIĞIN POLİS MEMURUNUN CEBİNE PARA KOYMAYA ÇALIŞIP “BU OLAYI KAPATALIM” BEYANI RÜŞVET VERMEYE TEŞEBBÜS SUÇUNU OLUŞTURUR  

“…Narkotik büro amirliğinde görevli olan polislerin daha önce hakkında işlem yaptıkları sanığı araç içerisinde şüpheli bir şekilde görmeleri nedeniyle aracını durdurup üst araması yaptıkları, şüphelinin üzerinde iki adet kenevir bitki parçaları ve araç içerisinde yapılan aramada da 1 adet ruhsatsız tabanca bulunması nedeniyle ekip aracına çağrıldığı sırada müşteki polis memurunun cebine 655,00 TL para koymaya çalışarak ve “bu olayı kapatalım” diyerek rüşvet vermeye teşebbüs ettiği, tutanak, tanık beyanları ve tüm dosya kapsamından anlaşılmakla, yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine…” (5. Ceza Dairesi 2010/197 E. , 2012/9698 K.) 

SANIĞIN, POLİSLERE “ABİ ARKADAŞLARIMA İŞLEM YAPMAYIN BEN SİZİ GÖRÜRÜM İDARE EDİN” BEYANI RÜŞVET VERMEYE TEŞEBBÜS SUÇUNU OLUŞTURUR 

“…Asayiş şube müdürlüğünde görevli olan polislerin sanığın yakınlarının üzerlerinde uyuşturucu madde bulunmasından dolayı karakolda işlem yaptıkları sırada, sanığın cebinden çıkardığı 500 TL'yi polis memuruna vermeye çalıştığı ve “Abi arkadaşlarıma işlem yapmayın, ben sizi görürüm, idare edin” diyerek rüşvet vermeye teşebbüs ettiği, tutanak, tanık beyanları ve tüm dosya kapsamından anlaşılmakla; delillerle iddia ve savunma duruşma gözönünde tutularak tahlil ve takdir edilmiş sübutu kabul olunan fiilin unsurlarına uygun şekilde tavsif ve tatbikatı yapılmış bulunduğundan yerinde görülmeyen sanığın temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün tebliğname gibi ONANMASINA, 06/12/2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi…” (5. Ceza Dairesi 2011/6827 E. , 2012/12607 K.)

CEZA AVUKATI – AĞIR CEZA AVUKATI – İSTANBUL AĞIR CEZA AVUKATI

İnternet sitemizde yer alan tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Avukat Fatih Yaşar’ a aittir. Sitemizdeki makalelerin kopyalanması ve izinsiz olarak alınması durumunda hukuki ve cezai işlem yapılacaktır.