Kişisel Verilerin Kaydedilmesi Suçu (TCK Madde 135)

KİŞİSEL VERİLERİN KAYDEDİLMESİ SUÇU 

Kişisel verilerin kaydedilmesi suçu, 5237 Sayılı Türk Ceza Kanununun İkinci Kısım Dokuzuncu Bölüm “Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar” başlığı altında düzenlenmiş olup; kanun hükmü şöyledir:

TCK MADDE 135
Kişisel verilerin kaydedilmesi  
Madde 135-  
(1) Hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydeden kimseye bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilir. 
(2) Kişisel verinin, kişilerin siyasi, felsefi veya dini görüşlerine, ırki kökenlerine; hukuka aykırı olarak ahlaki eğilimlerine, cinsel yaşamlarına, sağlık durumlarına veya sendikal bağlantılarına ilişkin olması durumunda birinci fıkra uyarınca verilecek ceza yarı oranında artırılır.

Gelişen teknoloji ile birlikte kişilere ait bilgilerin toplanması ve bu bilgilerin hukuka aykırı amaçlar için kullanılması kolaylaşmıştır. Özellikle internet ve sosyal medya araçlarının kullanımının artması ile bireylerin korunması bir zorunluluk haline gelmiştir. Anayasamızda kişisel verilerin ancak kanunla öngörülen hallerde veya kişinin açık rızasıyla işlenebileceği belirtilmiştir. Bu kapsamda hak ihlalinin önüne geçebilmek için “kişisel verilerin kaydedilmesi” Türk Ceza Kanununda suç olarak düzenlenmiştir. 

KORUNAN HUKUKİ YARAR

Kişisel verilerin kaydedilmesi suçu ile korunan hukuki menfaat bireylerin özel hayatlarıdır. Anayasamızın 20. maddesi uyarınca; “Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz.” Görüldüğü üzere özel hayat kavramı, anayasamız ile de güvence altına alınmıştır. 

SUÇUN FAİLİ 

Türk Ceza Kanuna göre fiili gerçekleştiren kişi fail olarak tanımlanmıştır. Kişisel verilerin kaydedilmesi suçunda fail açısından kanunda özel bir düzenleme yer almamakta olup; herkes bu suçun faili olabilir. Tüzel kişiler, bu suçun faili olamazlar. Ancak TCK Madde 140 uyarınca; tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirleri uygulanır. 

SUÇUN MAĞDURU 

Mağdur, kısaca işlenen suç eylemi nedeniyle haksızlığa uğrayan veya hakkı ihlal edilen kişiyi ifade etmektedir. Kişisel verilerin kaydedilmesi suçunun mağduru ile ilgili yasada özel bir düzenleme bulunmamakta olup; herkes bu suçun mağduru sıfatında olabilir. 

SUÇUN MADDİ UNSURU

Suçun maddi unsurunu açıklayabilmek için öncelikli olarak kişisel verinin ne olduğunu anlamak gerekir. Doktrine göre kişisel veri; gerçek kişiye ilişkin olan ve onu doğrudan veya dolaylı olarak belirlenebilir kılan tüm bilgilerdir. Örnek vermek gerekirse; kişinin TC kimlik numarası, doğum tarihi, telefon numarası, sabıka kaydı, mail adresi kişisel veridir. Suçun oluşabilmesi için kişisel verilerin kaydedilmesi gerekmektedir. Kaydetmek; kelime anlamı olarak deftere yazmak, elektronik araçlarla bilgiyi korumak, görüntü veya sesi manyetik alana yazmak olarak belirtilebilir. Kişisel verilerin nereye kaydedildiğinin önemi bulunmamaktadır. Bir deftere, bilgisayara, telefona kaydedilmiş olabilir. Bir kişisel verinin kişinin zihninde olması yani o kişisel veriyi ezbere biliyor olması suç teşkil etmez. 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanununun 3. Maddesinde tanımlamalara yer verilmiş olup; bu tanımlamalar uyarınca; 

Kişisel veri: Kimliği belirli veya belirlenebilir gerçek kişiye ilişkin her türlü bilgiyi ifade eder. 

Kişisel Verilerin İşlenmesi: Kişisel verilerin tamamen veya kısmen otomatik olan ya da herhangi bir veri kayıt sisteminin parçası olmak kaydıyla otomatik olmayan yollarla elde edilmesi, kaydedilmesi, depolanması, muhafaza edilmesi, değiştirilmesi, yeniden düzenlenmesi, açıklanması, aktarılması, devralınması, elde edilebilir hâle getirilmesi, sınıflandırılması ya da kullanılmasının engellenmesi gibi veriler üzerinde gerçekleştirilen her türlü işlemi ifade eder. 

SUÇUN MANEVİ UNSURU 

Kişisel verilerin kaydedilmesi suçu, sadece kasten işlenebilir. Kast, kanunun suç olarak kabul ettiği bir fiilin ve onu meydana getirecek hareketin neticesini bilerek ve isteyerek işleme iradesidir. Bu suçun taksirle işlenebilmesi hukuken mümkün değildir. 

HUKUKA AYKIRILIK UNSURU

Kişisel verilerin kaydedilmesi suçunda “kaydetme” eyleminin hukuka aykırı olması gerekmektedir. Kaydetme eylemini hukuka uygun hale getiren bir sebebin bulunması durumunda, suç söz konusu olmaz. İlgili kişinin açık rızasının bulunması veya kanunda öngörülen hallerin bulunması durumunda eylem hukuka uygun hale gelir. 

KİŞİSEL VERİLERİN KAYDEDİLMESİ SUÇUNUN NİTELİKLİ HALLERİ 

TCK 135/2 uyarınca; kişisel verinin, kişilerin siyasi, felsefi veya dini görüşlerine, ırki kökenlerine; hukuka aykırı olarak ahlaki eğilimlerine, cinsel yaşamlarına, sağlık durumlarına veya sendikal bağlantılarına ilişkin olması durumunda birinci fıkra uyarınca verilecek ceza yarı oranında artırılır. Ayrıca:

TCK MADDE 137
Nitelikli haller 
Madde 137- 
(1) Yukarıdaki maddelerde tanımlanan suçların; 
a) Kamu görevlisi tarafından ve görevinin verdiği yetki kötüye kullanılmak suretiyle, 
b) Belli bir meslek ve sanatın sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle, İşlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.

SUÇUN ÖZEL GÖRÜNÜŞ BİÇİMLERİ  

1- TEŞEBBÜS:  

Teşebbüs, failin suç işlemek üzere icra hareketlerine başlamış olması karşısında elinde olmayan sebeplerle arzu ettiği sonucu gerçekleştirememesi halidir. Kişisel verilerin kaydedilmesi suçunda, icra hareketleri belli kısımlara bölünebiliyor ise teşebbüs mümkün olabilir. Suça teşebbüs halinde TCK 35 hükümleri uygulanır. Bu hüküm uyarınca kişi, işlemeyi kastettiği bir suçu elverişle hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamaz ise teşebbüsten dolayı sorumlu tutulur. Suça teşebbüs halinde fail, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığına göre, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine on üç yıldan yirmi yıla kadar, müebbet hapis cezası yerine dokuz yıldan on beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Diğer hallerde verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilir. 

2- İŞTİRAK:  

Kişisel verilerin kaydedilmesi suçunda iştirak konusunda genel hükümler uygulanır. Bu suç tek bir kişi tarafından işlenebileceği gibi suçun birden fazla kişi tarafından işlenmesi de mümkündür. Bu anlamda, kanunun suç saydığı bir eylemin birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi, suça iştirak olarak ifade edilmektedir. Bu suç eylemini gerçekleştiren birden fazla kişi söz konusu olur ise, bu eylemi gerçekleştiren bütün kişiler birlikte fail olarak kabul edilirler ve her bir fail bu suçtan dolayı ayrı ayrı cezalandırılır. Bir kişi tarafından işlenebilen bir suçun birden fazla kişi tarafından işbirliği içerisinde işlenmesi iştirak olarak nitelendirilir. 

3- İÇTİMA:  

Suçların içtimai, bir kişinin ceza kanunu birden fazla kez ihlal etmesi ve bu sebeple birden fazla suçtan sorumlu tutulması hallerinde karşımıza çıkan bir terimdir. Failin, tek bir eylemle birden fazla hukuki yararı ihlal etmesi halinde veya farklı eylemlerle aynı hukuki yararı ihlal etmesi hallerinde suçların içtimai söz konusu olur. Fail eylemin icrası kapsamında aynı mağdura farklı zamanlarda birden fazla kez bu suç eylemini gerçekleştirir ise bu durumda faile TCK m. 43 “zincirleme suç” hükümleri uygulanır. 

UZLAŞTIRMA 

Kişisel verilerin kaydedilmesi suçu, uzlaşma hükümleri kapsamında olmayıp; uzlaştırma hükümleri bu suç için uygulanmaz. 

SORUŞTURMA VE KOVUŞTURMANIN YAPILMASI  

Kişisel verilerin kaydedilmesi suçunun soruşturma ve kovuşturmanın yapılması şikâyete tabi olmayıp; ilgili makamlar suçun işlendiği bilgisine ulaştığı anda resen harekete geçmektedirler. 

GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEME  

Kişisel verilerin kaydedilmesi suçunun yargılamasında görevli mahkeme Asliye Ceza Mahkemeleridir. Yetkili mahkeme ise suçun işlendiği yer mahkemesidir. 

DAVA ZAMANAŞIMI SÜRESİ  

Ceza yargılamasının kamu düzenine ilişkin olması sebebiyle zamanaşımı hususu savcı veya hâkim tarafından resen nazara alınmaktadır. Kişisel verilerin kaydedilmesi suçunda dava zamanaşımı süresi 8 yıldır

KİŞİSEL VERİLERİN KAYDEDİLMESİ SUÇUNUN CEZASI VE YAPTIRIMI

 Kişisel verilerin kaydedilmesi suçunun TCK Madde 135/1 fıkrası uyarınca işlenmesi halinde suçu işleyen faile 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası verilir. TCK 135/2 fıkrasında belirtilen sebebin bulunması halinde faile verilecek ceza yarı oranında arttırılır. Ayrıca TCK Madde 137’ de belirtilen sebebin bulunması halinde faile verilecek ceza yarı oranında arttırılmaktadır

YARGITAY KARARLARI  

KİŞİSEL VERİLERİN KAYDEDİLMESİ SUÇUNDA DAVAYA KATILMA HAKKI BULUNMAYAN TARAFIN KARARI TEMYİZ YETKİSİ BULUNMAMAKTADIR 

“…Kişisel verilerin kaydedilmesi suçundan verilen beraat hükmüne yönelik temyiz isteminin incelenmesine gelince: Kişisel verilerin kaydedilmesi suçunun maddi konusunu oluşturan “kişisel veri” kavramından, kişinin, yetkisiz üçüncü kişilerin bilgisine sunmadığı, istediğinde başka kişilere açıklayarak ancak sınırlı bir çevre ile paylaştığı nüfus bilgileri (T.C. kimlik numarası, adı, soyadı, doğum yeri ve tarihi, anne ve baba adı gibi), adli sicil kaydı, yerleşim yeri, eğitim durumu, mesleği, banka hesap bilgileri, telefon numarası, elektronik posta adresi, kan grubu, medeni hali, parmak izi, DNA'sı, saç, tükürük, tırnak gibi biyolojik örnekleri, cinsel ve ahlaki eğilimi, sağlık bilgileri, etnik kökeni, siyasi, felsefi ve dini görüşü, sendikal bağlantıları gibi kişinin kimliğini belirleyen veya belirlenebilir kılan, kişiyi toplumda yer alan diğer bireylerden ayıran ve onun niteliklerini ortaya koymaya elverişli, gerçek kişiye ait her türlü bilginin anlaşılması gerektiği nazara alındığında, Suçtan dolayı doğrudan zarar görmediği anlaşılan şikayetçi İş Bankası A.Ş.’nin davaya katılma hakkının bulunmadığı, hatalı olarak suçtan zarar gördüğünün kabulü ile davaya katılmasına karar verilmiş olmasının hükmü temyiz yetkisi vermeyeceği anlaşılmakla, katılan vekilinin temyiz isteminin 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 317. maddesi gereğince isteme aykırı olarak REDDİNE, 15.05.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi…” (12. Ceza Dairesi 2018/8219 E. , 2019/6191 K.) 

SUÇ VASFINDA YANILGIYA DÜŞEREK FAİLE “MÜSTEHCENLİK SUÇUNDAN” CEZA VERİLMESİ GEREKİRKEN; “KİŞİSEL VERİLERİN KAYDEDİLMESİ SUÇUNDAN” CEZA VERİLMESİ HUKUKA AYKIRIDIR

 “…Beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun nitelikli cinsel istismarı, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, müstehcenlik ve kişisel verilerin kaydedilmesi suçlarından sanık ...'ın yapılan yargılaması sonunda; atılı suçlardan mahkûmiyetine dair ... 1. Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 19.12.2012 gün ve 2010/465 Esas, 2012/315 Karar sayılı beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan kurulan hüküm yönünden re'sen de temyize tâbi hükümlerin süresi içinde Yargıtayca incelenmesi sanık müdafii tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından tebliğname ile Daireye gönderilmekle incelenerek gereği düşünüldü: Sanık hakkında beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun nitelikli cinsel istismarı ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından kurulan hükümlerin incelenmesinde; Delillerle iddia ve savunma, duruşma göz önünde tutularak tahlil ve takdir edilmiş sübutu kabul olunan fiillerin unsurlarına uygun şekilde tavsif ve tatbikatları yapılmış bulunduğundan sanık müdafiin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle kısmen re'sen de temyize tâbi hükümlerin ONANMASINA, Sanık hakkında müstehcenlik ve kişisel verilerin kaydedilmesi suçlarından kurulan hükümlerin incelenmesinde ise; Oluş ve dosya içeriğine göre; sanığın, 7 yaşında olan mağdurenin çıplak ve cinsel ilişki pozisyonundaki görüntülerini cep telefonuyla çekip kaydederek bu görüntüleri başka kişilere gönderme şeklindeki eyleminin TCK.nın 44. maddesindeki düzenleme karşısında bir bütün olarak, çocuğun müstehcen görüntülerin üretiminde kullanılması suretiyle müstehcenlik suçunu oluşturduğu halde TCK.nın 226/3-1. cümlesi uyarınca cezalandırılması yerine suç vasfında yanılgıya düşülerek aynı Kanunun 226/3-2. cümle gereğince ve ayrıca kişisel verilerin kaydedilmesi suçundan da yazılı şekilde hüküm kurulması, Kanuna aykırı, sanık müdafiin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek CMUK.nın 321 ve 326. maddeleri uyarınca ceza miktarı itibarıyla kazanılmış hak saklı kalmak kaydıyla BOZULMASINA, 28.05.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi…” (14. Ceza Dairesi 2013/3786 E. , 2013/6670 K.) 

FAİLİN, ARKADAŞLIK YAPTIĞI KİŞİNİN ÖZEL FOTOĞRAFLARINI RIZASI DIŞINDA KAYDETTİĞİ YÖNÜNDEKİ İDDİA 

“…Kişisel verilerin kaydedilmesi suçundan sanığın beraatine, özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan mahkumiyetine ilişkin hükümler, sanık ve katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: 1- Kişisel verilerin kaydedilmesi suçundan beraat hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; Dosya kapsamına göre, sanığın, bir süre arkadaşlık yaptığı ve birlikte yaşadığı katılan ile birliktelikleri döneminde çektirdikleri özel fotoğrafları, katılanın rızası dışında kaydettiğinin iddia edildiği olayda; sanık ile katılanın birliktelikleri döneminde çekilen özel yaşam alanına ilişkin fotoğrafları yasal anlamda kişisel veri kapsamında değerlendirilemeyeceğinden, eylemin sübutu halinde kişisel verilerin kaydedilmesi suçunu değil TCK'nın 134/1.maddesinin 2.cümlesine uyan özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturacağı, ancak, sanığın, fotoğrafların rıza ile çekilerek kaydedildiği yönündeki savunması, katılan ile arkadaşlık yaptığı dönemde birlikte çektirmiş oldukları fotoğrafları katılandan habersiz çektirmediğinin, fotoğrafların niteliğinden anlaşılması, katılan vekilinin 11.12.2012 tarihli oturumda fotoğrafların izinsiz çekilmiş fotoğraflar olmadığını belirtmesi karşısında, sanığın, katılanın rızası dışında fotoğrafları elde ettiği ve kaydettiğine ilişkin savunmasının aksine, atılı suçtan mahkumiyetine yeterli derecede, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı anlaşıldığından, beraatine karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir. Yapılan yargılama sonunda yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmadığı, gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, sanığın sübuta, katılan vekilinin bir nedene dayanmayan temyiz itirazlarının reddiyle, beraata ilişkin hükmün ONANMASINA,  2- Özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; Dosya içeriğine, katılanın tutarlı beyanlarına, tanık anlatımlarına ve araştırma içeriklerine göre; sanığın, bir süre arkadaşlık yaptığı ve birlikte yaşadığı katılan ile birliktelikleri dönemine ait özel fotoğrafları, katılanın rızası dışında internette kendi facebook profil sayfasında yayımlayarak ifşa ettiği, atılı suçun bu şekilde sübut bulduğu anlaşıldığından, Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık ve katılan vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak; Kısa süreli hapis cezasının ertelenmesi halinde, TCK.'nın 53.maddesinin 1.fıkra hükmünün uygulanmayacağını öngören aynı maddenin 4.fıkrasına aykırı olarak, 1 yıl hapis cezası ertelenen sanık hakkında, TCK'nın 53.maddesinin 1.fıkrasındaki hak yoksunluklarına hükmolunması, Kanuna aykırı olup, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, ancak yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu konuda, aynı Kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden hükmün hak yoksunluğuna ilişkin 2-2. bendinin hükümden çıkartılması suretiyle, sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün isteme uygun olarak DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 07.07.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi…” (12. Ceza Dairesi 2014/299 E. , 2014/16650 K.) 

SANIĞIN FARKLI KİŞİLERİN UYGUNSUZ FOTOĞRAFLARINI ÇEKMESİ EYLEMİ VE SUÇ VASFININ YANLIŞ DEĞERLENDİRİLMESİ  

“…Kişisel verilerin kaydedilmesi suçundan, sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, mahalli Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, mahalli Cumhuriyet savcısının yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine; ancak, Dosya kapsamına göre; sanığın, kimlikleri tespit edilemeyen mağdurelerin uygunsuz fotoğraflarını çektiğinin ihbar edilmesi üzerine kolluk görevlilerince yakalanarak, üzerinde bulunması nedeniyle el konulan cep telefonunda, “farklı bayanlara ait etek altı ve diğer şekillerde birden fazla görüntünün bulunduğu”nun tespit edildiği ve kimlikleri tespit edilemeyen bayanların ahlaki eğilimlerine ve cinsel yaşamlarına ilişkin veri niteliğindeki görüntülerini izinsiz olarak kaydeden sanığın kişisel verilerin kaydedilmesi suçunu işlediği iddia ve kabulüne konu olayda; Adli emanete alınan CD'de yer alan görüntülerin içeriği açıklığa kavuşturulduktan sonra, sanığın hukuki durumu TCK'nın 226/3 ve 226/4. maddelerinde düzenlenen müstehcenlik, aynı Kanunun 134/1-2. maddesindeki özel hayatın gizliliğini ihlal ve 105. maddesindeki cinsel taciz suçları kapsamında değerlendirilmesi gerekirken, TCK'nın 135. maddesinde düzenlenen kişisel verilerin kaydedilmesi suçunun oluşabilmesi için, “belirli veya belirlenebilir” bir kişiye ait her türlü bilginin hukuka aykırı olarak kaydedilmesi gerektiği ve kişilerin özel hayatlarına ilişkin cinsel mahremiyetlerini içeren görüntülerinin yasal anlamda kişisel veri olarak kabul edilemeyeceği nazara alınmadan, “iddialara, olay tutanağına, sanığın ikrara dayalı savunmasına ve emanet makbuzuna göre, sanığın olay tarihinde toplumda hoş karşılanmayacak şekilde bayanlara ait ahlaki eğilim ve cinsel yaşama ilişkin uygunsuz görüntüleri izinsiz olarak gizlice çekerek kaydettiği” şeklindeki soyut gerekçelere ve eksik incelemeye dayalı olarak, sanık hakkında, yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi, Kanuna aykırı olup, mahalli Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 13.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi…” (12. Ceza Dairesi 2013/8391 E. , 2014/73 K.) 

SANIĞIN BOŞANDIĞI EŞİ ADINA FACEBOOKTA HESAP AÇIP; ÖZEL FOTOĞRAFLARI PAYLAŞMASI KİŞİSEL VERİLERİN KAYDEDİLMESİ SUÇUNU DEĞİL; ÖZEL HAYATIN GİZLİLİĞİNİ İHLAL SUÇUNU OLUŞTURUR 

“…Hakaret, tehdit, özel hayatın gizliliğini ihlal ve kişisel verilerin kaydedilmesi suçlarından sanığın mahkumiyetine ilişkin hükümler, sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: 1- Hakaret ve tehdit suçlarından mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; Anayasa Mahkemesinin 07.10.2009 gün ve 27369 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanıp, yayımından itibaren bir yıl sonra 07.10.2010 tarihinde yürürlüğe giren, 23.07.2009 gün ve 2006/65 Esas, 2009/114 karar sayılı iptal hükmünün yürürlüğe girdiği tarihe kadar 5237 sayılı TCK'nın 50 ve 52. maddeleri ve 765 sayılı TCK hükümleri uyarınca doğrudan hükmedilip, başkaca hak mahrumiyeti içermeyen 2000 TL'ye kadar (2000 TL. Dahil) adli para cezalarına ilişkin mahkumiyet hükümleri 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı Kanunun 305. maddesi gereğince kesin nitelikte olup, 07.10.2010 ila 6217 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 14.04.2011 tarihine kadar ise mahkumiyet hükümlerinin hiçbir istisna öngörülmeksizin temyizinin mümkün olduğu, 14.04.2011 ve sonrasında ise, doğrudan hükmedilen 3000 TL’ye kadar (3000 TL. Dahil) para cezalarının 5320 sayılı Kanunun Geçici 2. maddesi uyarınca kesin nitelikte olduğu, 30.05.2013 tarihinde verilen 1.500-TL ve 600-TL' den ibaret mahkumiyet hükümlerine karşı suç niteliğine ilişkin de herhangi bir temyiz istemi bulunmadığından, sanığın temyiz isteminin 1412 sayılı CMUK'un 317. maddesi uyarınca isteme uygun olarak REDDİNE, 2- Özel hayatın gizliliğini ihlal ve kişisel verilerin kaydedilmesi suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz İtirazlarının incelenmesine gelince; Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın eksik incelemeye ve sübuta ilişkin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak; Dosya içeriğine, sanık savunmasına, facebook sayfa görüntülerine ve araştırma içeriklerine göre; sanığın, boşandığı eşi olan katılan adına, internette facebook sosyal paylaşım sitesinde profil hesabı açarak birlikte oldukları döneme ait özel fotoğrafları yayımlaması biçiminde gelişen olayda; katılana ait özel fotoğraflar kişisel veri kapsamında değerlendirilmeyeceğinden eylemin, TCK'nın 134/2. maddelerine uyan özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturduğu, TCK'nın 135. maddesinde tanımlanan kişisel verilerin kaydedilmesi suçunun yasal unsurlarının oluşmadığı gözetilerek sanığın, özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan cezalandırılmasına, kişisel verilerin kaydedilmesi suçundan da beraatine karar verilmesi gerekirken, her iki suçtan mahkumiyet hükmü kurulması, Kabule ve bozma nedenine göre de; 1-Hükümden önce 02.07.2012 tarihinde kabul edilip, 28344 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak ve 05.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Ve Basın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava Ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanunun Geçici 1. maddesi ile, "31/12/2011 tarihine kadar, basın ve yayın yoluyla ya da sair düşünce ve kanaat açıklama yöntemleriyle işlenmiş olup; temel şekli itibarıyla adlî para cezasını ya da üst sınırı beş yıldan fazla olmayan hapis cezasını gerektiren suçlar bakımından "kovuşturmanın ertelenmesi" kurumunun düzenlenmesi karşısında, TCK'nın 7/2 maddesi de gözetilerek, her iki suç yönünden sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi zorunluluğu, 2-Sanık hakkında TCK'nın 53. maddesi tatbik edilirken, 3. fıkraya aykırılık oluşturacak şekilde TCK’nın 53. maddesinin (1). fıkrasının (c) bendindeki hak ve yetkileri kullanmak yönündeki yoksunluğuna, kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından “koşullu salıverilme tarihine kadar” diğer kişiler yönünden ise, “hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar” devamına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, Kanuna aykırı olup, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 22.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi…” (12. Ceza Dairesi 2014/7126 E. , 2014/26306 K.) 

SANIĞIN, MAĞDURUN RIZASI İLE GÖNDERDİĞİ ÇIPLAK FOTOĞRAFLARINI FLASH DİSKE KAYDEDİP; BABASINA VERMESİ EYLEMİ  

“…Kişisel verilerin kaydedilmesi suçundan sanıkların mahkumiyetlerine ilişkin hükümler, sanıklar müdafileri tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: Suçtan zarar gören ve suç tarihinde reşit olan mağdur ...'in yaşı itibariyle, babası olan ve suçtan doğrudan zarar görmeyen müşteki ....'in, katılmasına karar verilemeyeceği halde, karar başlığında katılan olarak gösterilmesi mahallinde düzeltilmesi mümkün yazım hatası kabul edilmiştir. Sanıkların, mağdurla arkadaşlık kurdukları ve mağdurun, internet ortamından rızası ile gönderdiği çıplak fotoğraflarını flash diske kaydedip, babası ...'e vermek suretiyle ifşa ettiklerinin iddia edildiği olayda; mağdurun, cinsel ve fiziksel mahremiyetine ilişkin çıplak görüntüleri kişisel veri kapsamında değerlendirilemeyeceğinden, eylemin, kişisel verilerin kaydedilmesi suçunu değil, TCK'nın 134/1. maddesinin 2. cümlesi ve 134/2. maddesine uyan özel hayatın gizliliğini ihlal suçlarını oluşturacağı, bu suçların, aynı Kanunun 139/1. maddesi uyarınca soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı olup, mağdurun, soruşturma ve kovuşturma aşamalarındaki ifadelerinde, sanıklardan şikayetçi olmadığı anlaşıldığından, sanıklar hakkında açılan davanın düşmesi yerine sanıkların mahkumiyetine hükmedilmesi, Kanuna aykırı olup; hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, yeniden yargılama gerektirmeyen bu hususta aynı Kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, sanıklar hakkındaki davaların şikayet yokluğu nedeniyle TCK'nın 73, 139 ve CMK'nın 223/8. maddeleri uyarınca DÜŞMESİNE, 19.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi…” (12. Ceza Dairesi 2014/11530 E. , 2015/584 K.) 

SANIĞIN HATIRA AMACIYLA FOTOĞRAFLARI FLASH BELLEĞE KAYDETMESİ EYLEMİ  

“…Kişisel verilerin kaydedilmesi suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, mahalli Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: TCK'nın 135. maddelerinde düzenlenen “Kişisel Verilerin Kaydedilmesi” suçunun konusunu oluşturan kişisel veri kavramından, kişinin, yetkisiz üçüncü kişilerin bilgisine sunmadığı, istediğinde başka kişilere açıklayarak ancak sınırlı bir çevre ile paylaştığı, herkes tarafından bilinmeyen ve/veya kolaylıkla ulaşılması ve bilinmesi mümkün olmayan, kişinin kimliğini belirleyen veya belirlenebilir kılan, kişiyi toplumda yer alan diğer bireylerden ayıran ve onun niteliklerini ortaya koymaya elverişli, gerçek kişiye ait her türlü bilginin anlaşılması gerektiği, belirli veya belirlenebilir bir kişiye ait her türlü bilginin, hukuka aykırı olarak kaydedilmesi gerektiğinin anlaşılması karşısında, aksi ispat edilemeyen sanık savunmasına göre, katılanlar tarafından facebookta yayımlanan ve sanık ile katılanların çalıştığı kurumda ortak kullanımda bulunan bilgisayardaki fotoğrafları hatıra amaçlı olarak flash belleğine kaydeden sanık hakkında yerel mahkemenin beraate ilişkin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir. Mahalli Cumhuriyet savcısının, sanığın sübut bulan eyleminden dolayı mahkumiyet kararı verilmesi gerektiğine ilişkin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak; Hükmün esasını teşkil eden kısa kararda ve gerekçeli kararın hüküm kısmında, sanık hakkında beraat hükmü kurulurken, uygulanan kanun bendinin gösterilmemesi suretiyle CMK'nın 232/6. maddesine aykırı hareket edilmesi, Kanuna aykırı olup, mahalli Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince BOZULMASINA; ancak, yeniden yargılama gerektirmeyen bu hususta aynı Kanun'un 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden; hüküm fıkrasının ilk paragrafının, “Yapılan yargılama sonunda, sanığa yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmamış olduğu anlaşıldığından, CMK’nın 223/2-a maddesi gereğince sanığın beraatine,” ibaresinin eklenmesi suretiyle, sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,, 26.04.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi…” (12. Ceza Dairesi 2015/15816 E. , 2017/3462 K.) 

FAİLİN, MAĞDURUN ÇIPLAK GÖRÜNTÜSÜNÜ KAYDA ALIP; BU GÖRÜNTÜYÜ BULUNDURMASI EYLEMİ “ÖZEL HAYATIN GİZLİLİĞİNİ İHLAL SUÇU” OLUP; “KİŞİSEL VERİLERİN KAYDEDİLMESİ” SUÇUNDAN CEZA VERİLMESİ HUKUKA AYKIDIR 

“…Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, 28.06.2014 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren ve cinsel dokunulmazlığa karşı suçlarda değişiklik yapan 6545 sayılı Kanun ile getirilen düzenlemelerde gözetilerek dosya incelenip gereği düşünüldü: Suça sürüklenen çocuklar haklarında çocuğun nitelikli cinsel istismarı ve konut dokunulmazlığının ihlali suçlarından ve suça sürüklenen çocuk ... hakkında şantaj ve özel hayatın gizliliğini ihlal suçlarından kurulan hükümlerin incelenmesinde; Delillerle iddia ve savunma, duruşma göz önünde tutularak tahlil ve takdir edilmiş sübutu kabul olunan fiillerin unsurlarına uygun şekilde tavsif ve tatbikatları yapılmış bulunduğundan, suça sürüklenen çocuklar müdafiin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA, Suça sürüklenen çocuk ... hakkında kişisel verilerin kaydedilmesi suçundan kurulan hükmün temyiz incelemesine gelince; 5237 sayılı TCK.nın 135. maddesinde öngörülen kişisel verilerin kaydedilmesi suçunun maddi konusunu oluşturan “kişisel veri” kavramından,kişinin, yetkisiz üçüncü kişilerin bilgisine sunmadığı, istediğinde başka kişilere açıklayarak ancak sınırlı bir çevre ile paylaştığı nüfus bilgileri, adli sicil kaydı, yerleşim yeri, eğitim durumu, mesleği, banka hesap bilgileri, telefon numarası, elektronik posta adresi, kan grubu, medeni hali, parmak izi, DNA'sı, saç, tükürük, tırnak gibi biyolojik örnekleri, cinsel ve ahlâki eğilimi, sağlık bilgileri, etnik kökeni, siyasi, felsefi ve dini görüşü, sendikal bağlantıları gibi kişinin kimliğini belirleyen veya belirlenebilir kılan, kişiyi toplumda yer alan diğer bireylerden ayıran ve onun niteliklerini ortaya koymaya elverişli, gerçek kişiye ait her türlü bilginin anlaşılması gerektiği, TCK.nın 134. maddesinde öngörülen suçun konusunu oluşturan özel hayat kavramının ise, herkesin bilmediği veya bilmemesi gereken, istenildiğinde başka kişilere açıklanabilen, tamamen kişiye özel hayat olayları ve bilgilerin tamamını oluşturduğu, dava konusu olayda suça sürüklenen çocuk ...'nın mağdurenin evinde bulunduğu sırada mağdure ile cinsel ilişkiye girdikten sonra onun rızasına hilafen çıplak görüntülerini kayda alıp, daha sonra bu görüntüyü bulundurması eyleminin, mağdurenin tamamen özel yaşamıyla ilgili hususu ihlal niteliği taşıması nedeniyle 5237 sayılı TCK.nın 134/1. maddesinin ikinci cümlesinde tanımlanan özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan mahkûmiyeti gerektiği gözetilmeden suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi, Kanuna aykırı, suça sürüklenen çocuk ... müdafiin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün ceza miktarı itibarıyla kazanılmış hakkı saklı kalmak kaydıyla 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK.nın 321 ve 326. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 10.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi…” (14. Ceza Dairesi 2013/4583 E. , 2015/2592 K.) 

SANIĞIN KİMLİKLERİ BELLİ OLMAYAN KİŞİLERİN TELEFONLA FOTOĞRAFLARINI ÇEKMESİ  

“…Kişisel verilerin kaydedilmesi suçundan, sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: 5237 sayılı TCK'nın 135. maddesinde düzenlenen “Kişisel verilerin kaydedilmesi” suçunun oluşabilmesi için, belirli veya belirlenebilir bir kişiye ait her türlü bilginin, hukuka aykırı olarak kaydedilmesi gerekmekte olup, suçun maddi konusunu oluşturan “kişisel veri” kavramından, kişinin, yetkisiz üçüncü kişilerin bilgisine sunmadığı, istediğinde başka kişilere açıklayarak ancak sınırlı bir çevre ile paylaştığı, herkes tarafından bilinmeyen ve/veya kolaylıkla ulaşılması ve bilinmesi mümkün olmayan, kişinin kimliğini belirleyen veya belirlenebilir kılan, kişiyi toplumda yer alan diğer bireylerden ayıran ve onun niteliklerini ortaya koymaya elverişli, gerçek kişiye ait her türlü bilginin anlaşılması gerektiği; bir özel hayat görüntüsü ya da sesinin, “kişisel veri” olduğunda kuşku bulunmamakta ise de, kişinin özel hayatına ilişkin görüntüsü ya da sesinin, bilgisi dışında, resim çekme veya kaydetme özelliğine sahip aletle belli bir elektronik, dijital, manyetik yere sabitlenmesi 5237 sayılı TCK'nın 134/1. maddesinin 2. cümlesinde; rızası dışında ifşa edilmesi, yani; yayılması, açığa vurulması, afişe edilmesi, ilan edilmesi, kamuoyuna duyurulması, aleniyet kazandırılması, özetle; içeriğini öğrenme yetkisi bulunmayan kişi veya kişilerin bilgisine sunulması 5237 sayılı TCK'nın 134/2. maddesinde özel hayatın gizliliğini ihlal suçu kapsamında düzenlendiğinden, kişinin özel hayatına ilişkin görüntüsü, fotoğrafı ya da sesinin, yasal anlamda, 5237 sayılı TCK'nın 135. maddesi kapsamında kişisel veri olarak değerlendirilemeyeceği, Bu açıklamalar ışığında somut olay ele alındığında, oluşa ve dosya içeriğine göre; sanığın, resim çekme sistemi çalışır vaziyetteki taşınabilir telefonunu, kimlikleri tespit edilemeyen mağdurelerin, etek altına ve bacak, göğüs gibi erojen bölgelerine odaklayarak, onların bilgi ve rızaları dışında, fotoğraflarını çekmesi şeklinde gelişen eyleminin, 5237 sayılı TCK'nın 134/1. maddesinin 2. cümlesinde düzenlenen özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturacağı, anılan suçun aynı Kanunun 139/1. maddesi uyarınca soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı olup, mağdurelerin tespit edilememiş ve sanık hakkında usulüne uygun şikayette bulunulmamış olması karşısında, sanık hakkında açılan kamu davasının şikayet yokluğu nedeniyle 5237 sayılı TCK’nın 139/1, 73/1 ve 5271 sayılı CMK’nın 223/8. maddeleri uyarınca düşmesine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, suç vasfında yanılgıya düşülerek, sanığın yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi, Kanuna aykırı, sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olup, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, aynı Kanunun 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, 5237 sayılı TCK’nın 139/1, 73/1 ve 5271 sayılı CMK’nın 223/8. maddeleri uyarınca sanık hakkındaki kamu davasının şikayet yokluğu nedeniyle DÜŞMESİNE, adli emanetin 2006/1849 sırasında kayıtlı bir adet NOKİA 3230 marka cep telefonunun sanığa İADESİNE, 11.09.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi…” (12. Ceza Dairesi 2012/16872 E. , 2012/18221 K.)


CEZA AVUKATI – AĞIR CEZA AVUKATI – İSTANBUL AĞIR CEZA AVUKATI

İnternet sitemizde yer alan tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Avukat Fatih Yaşar’ a aittir. Sitemizdeki makalelerin kopyalanması ve izinsiz olarak alınması durumunda hukuki ve cezai işlem yapılacaktır.