Kişiler Arasındaki Konuşmaların Dinlenmesi Ve Kayda Alınması Suçu (TCK Madde 133)

KİŞİLER ARASINDAKİ KONUŞMALARIN DİNLENMESİ VE KAYDA ALINMASI SUÇU NEDİR?

Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun dokuzuncu bölümünde “özel hayata ve hayatın gizli alanına karşı suçlar” başlığı altında madde 133’ te düzenlenmiştir. Kanun hükmü şöyledir:

TCK MADDE 133
Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması
Madde 133- 
(1) Kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaları, taraflardan herhangi birinin rızası olmaksızın bir aletle dinleyen veya bunları bir ses alma cihazı ile kaydeden kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. 
(2) Katıldığı aleni olmayan bir söyleşiyi, diğer konuşanların rızası olmadan ses alma cihazı ile kayda alan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. 
(3) Kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaların kaydedilmesi suretiyle elde edilen verileri hukuka aykırı olarak ifşa eden kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve dört bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. İfşa edilen bu verilerin basın ve yayın yoluyla yayımlanması halinde de aynı cezaya hükmolunur.

Günümüzde teknolojinin süratle gelişmesi ve bunun yanında ses kaydetmeye yarayan araçların sayısının çoğalması, toplumsal hayatta özel hayatı ve hayatın gizli alanını ciddi anlamda olumsuz etkilemektedir. Bu noktada ihlallerin önüne geçmek için mevzuatımızda düzenlemeler yapılmış ve yukarıda kanunda belirtilen eylemler ceza yaptırımına tabi kılınmıştır. Konuşmanın araya herhangi bir araç veya vasıta girmeksizin yüz yüze yapılması gerekmektedir. Konuşma yapılırken arada telefon, internet vs. gibi bir araç olursa ve konuşma yüz yüze değil ise bu durumda kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçu değil; haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu (TCK 132) oluşur. Örneğin iki kişinin telefonda konuşması Türk Ceza Kanunu uyarınca bir haberleşmedir. Tarafların konuşmalarının içeriği önem arz etmemekte olup; önemsiz bir konu konuşuluyor olsalar dahi suç yine oluşur. Hatta kişilerin yabancı bir dilde konuşması sebebiyle failin bunu anlamamış olması da eylemin hukuka aykırılığını ortadan kaldırmaz. Türk Ceza Kanununda belirtilen aleni olmayan konuşma, herkese yönelik olmayan ve sınırlı sayıdaki kişiye yapılan düşünce açıklamasını ifade eder. Aleniyet, objektif koşullara göre belirlenmektedir. Örneğin bir caddede iki kişinin konuşması halinde, konuşma içeriği eğer özel bir çaba ile duyulabiliyor ise konuşma aleni değildir. Ancak bu kişilerin çok yüksek ses tonu ile konuşması ve oradan geçen herkes tarafından duyulması halinde konuşma alenidir. Kanunda ifade edilen söyleşi terimi; toplantı veya karşılıklı sohbeti ifade etmektedir. Söyleşinin söz konusu olabilmesi için konuşmaya en az 3 kişinin katılması gerekmektedir.

KORUNAN HUKUKİ YARAR

Yasada kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçunun belirli bir yaptırıma bağlanması ile korunan hukuki fayda özel yaşamın korunmasıdır. İnsanlar fikirlerini ve düşüncelerini kendisini hiçbir baskı altında hissetmeksizin özgürce ifade etmelidir. Bu doğrultuda aleni olmayan konuşmalar, gizli kalmalıdır ve kimse tarafından dinlenmemelidir. Aksi takdirde insanlar fikirlerini özgürce açıklayamaz ve iletişimin doğallığı bozulur. 

SUÇUN FAİLİ VE MAĞDURU    

FAİL

Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçunun faili, aleni olmayan konuşmaların tarafı olmayan 3. kişidir. Konuşmanın tarafı olan kişi bu suçun faili olamaz. 

MAĞDUR

Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçunun mağduru, aleni olmayan konuşmalara veya söyleşiye katılan kişilerdir.

SUÇUN MADDİ UNSURU 

TCK MADDE 133/1 YÖNÜNDEN: 

Kanun maddesinin ilk fıkrasına göre suçun maddi unsuru, kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaların tarafların rızası olmaksızın bir aletle dinlenmesi veya bunların bir ses alma cihazı ile kaydedilmesidir. Örnek; failin gizli bir şeklide konuşan iki arkadaşını daha evvelden açık bıraktığı bir cep telefonu vasıtası ile dinlemesi suç tipine uygundur.  

TCK MADDE 133/2 YÖNÜNDEN: 

Kanunun 2. Fıkrası uyarınca suçun maddi unsuru, kişiler arasında aleni olmayan bir söyleşinin, diğer konuşanların rızası olmaksızın ses kaydına alınmasıdır. Yukarıda da belirttiğimiz üzere dinlemenin mutlaka bir araç vasıtasıyla gerçekleşmesi gerekmektedir. Örnek; failin, özel bir konferansı böcek diye tabir edilen ses dinleme cihazı ile gizlice dinlemesi kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçunu oluşturur.

 TCK MADDE 133/2 YÖNÜNDEN: 

Kanun maddesinin 3. Fıkrası uyarınca suçun maddi unsuru, kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaların kaydedilmesi suretiyle elde edilen verilerin hukuka aykırı olarak ifşa edilmesidir. Örneğin; failin bir işyerinde başka bir odada özel olarak konuşan iki arkadaşlarını, ses kayıt cihazı ile kaydedip; bu konuşmayı internette sosyal paylaşım sitelerine yüklemesi bu suçu oluşturur.

SUÇUN MANEVİ UNSURU

Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçu, sadece kasten işlenebilir. Suçun taksirle işlenebilmesi mümkün değildir. Kast, kanunun suç olarak kabul ettiği bir fiilin ve onu meydana getirecek hareketin neticesini bilerek ve isteyerek işleme iradesidir.

SUÇUN NİTELİKLİ (AĞIRLAŞTIRILMIŞ) HALLERİ 

Suçun ağırlaştırılmış hallerine TCK 137’ de yer verilmiş olup; kanun hükmü şöyledir:

TCK MADDE 137
Nitelikli haller 
Madde 137- 
(1) Yukarıdaki maddelerde tanımlanan suçların; 
a) Kamu görevlisi tarafından ve görevinin verdiği yetki kötüye kullanılmak suretiyle, 
b) Belli bir meslek ve sanatın sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle, İşlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.

TCK 137 hükmü uyarınca suçun kamu görevlisi tarafından ve görevinin verdiği yetki kötüye kullanılmak suretiyle işlenmesi veya suçun belirli bir meslek ve sanatın sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle işlenmesi halinde faile verilecek ceza yarı oranında arttırılmaktadır.

HUKUKA AYKIRILIK UNSURU 

Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunda olduğu gibi bu suç tipinde de eylem yasalar tarafından verilen yetki ile gerçekleşmiş ise fiil hukuka uygun hale gelmektedir. Bazı Yargıtay kararları uyarınca failin, resmi nikâhlı eşinin sadakatinden şüphe duyması üzerine ortak konuta ses kayıt cihazı yerleştiresi eylemini hukuka uygun olarak kabul etmiştir.

SUÇUN ÖZEL GÖRÜNÜŞ BİÇİMLERİ 

TEŞEBBÜS 

Teşebbüs, failin suç işlemek üzere icra hareketlerine başlamış olması karşısında elinde olmayan sebeplerle arzu ettiği sonucu gerçekleştirememesi halidir. Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçunda, icra hareketleri belli kısımlara bölünebiliyor ise teşebbüs mümkün olabilir. Örneğin ses dinleme cihazının bozuk olması sebebiyle dinlemenin yapılamaması durumunda suç teşebbüs aşamasında kalmıştır. 

İŞTİRAK 

Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçu, iştirak bakımından herhangi bir özellik arz etmemektedir. Mağdura karşı bu suçu gerçekleştiren birden fazla kişi söz konusu olur ise, bu eylemi gerçekleştiren bütün kişiler birlikte fail olarak kabul edilirler ve her bir fail bu suçtan ayrı ayrı cezalandırılır. Suça azmettiren veya yardım edenler de suçtan ceza alırlar. 

İÇTİMA

Fail eylemin icrası kapsamında aynı mağdura farklı zamanlarda birden fazla kez bu suç eylemini gerçekleştirir ise bu durumda faile TCK m. 43 “zincirleme suç” hükümleri uygulanır. Failin dinlemiş olduğu konuşmanın içeriği özel hayata ilişkin olsa da faile TCK Madde 134 “özel hayatın gizliliğini ihlal” suçu değil; TCK 133 uyarınca “kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması” suçuna ilişkin hüküm uygulanır.

SORUŞTURMA VE KOVUŞTURMANIN YAPILMASI  

Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçunun soruşturması ve kovuşturması şikâyete tabidir. Suçtan zarar gören mağdur, fiili ve faili öğrendiği andan itibaren 6 ay içinde şikâyet hakkını kullanmalıdır. 

UZLAŞMA 

Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçu, uzlaşma hükümleri kapsamındadır. Mahkemenin soruşturma veya kovuşturma evresinde uzlaştırma prosedürünü uygulanması, uzlaşmanın sağlanamaması durumunda yargılamaya devam edilmesi gerekir. 

GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEME

Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçunun yargılamasında görevli mahkeme Asliye Ceza Mahkemeleridir. Yetkili mahkeme ise suçun işlendiği yer mahkemesidir.

YARGITAY KARARLARI

TCK 133 “KİŞİLER ARASINDAKİ KONUŞMALARIN DİNLENMESİ VE KAYDA ALINMASI” SUÇUNDA ŞİKÂYETTEN VAZGEÇME 

“…Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, mahalli Cumhuriyet savcısının ve sanık ... müdafinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak; dosya kapsamına göre, sanık ...’un, uzun yıllardır gayriresmi olarak beraber yaşadığı mağdur ... tarafından işletilen güzellik salonundaki elektrik prizleri içerisine, başka bir numarayla arandığı zaman devreye girip ortamdaki seslerin dinlenilmesine olanak sağlayan ve birden fazla sim kartla oluşturulan özel düzenekler yerleştirtip, mağdurun 2014 yılı Nisan, Mayıs ve Haziran aylarında iş yerindeki aleni olmayan konuşmalarını rızası olmaksızın dinleyerek, zincirleme şekilde TCK’nın 133/1. madde ve fıkrasında düzenlenen kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda; TCK'nın 133/1. maddesindeki kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçunun, aynı Kanun'un 139/1. maddesi gereğince şikayete tabi olduğu, 09.02.2016 tarihli hükümden sonra mağdur ...’ın 09.05.2016 havale tarihli ve kimlik tespiti içeren dilekçesiyle şikayetten vazgeçtiğini beyan ettiği, sanık ...’un, duruşmanın 25.06.2015 tarihli ilk oturumunda şikayetten vazgeçilmesi halinde vazgeçmeyi kabul ettiğini ifade ettiği ve mağdur ...’ın şikayetinden vazgeçtiğine dair ibarelerin yazılı olduğu Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına ait 11.03.2019 tarihli tebliğname sanık ... müdafine tebliğ edildikten sonra vazgeçmeye açıkça karşı çıkılmadığı, dosya içeriği itibariyle de CMK'nın 223/9. maddesi kapsamında derhal beraat kararı verilmesini gerektirir şartların bulunmadığı anlaşılmakla; mahalli Cumhuriyet savcısının ve sanık ... müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA…” (12. Ceza Dairesi 2019/2966 E. , 2020/4167 K.)

KONUŞMANIN KATILANA AİT OLUP OLMADIĞI, KONUŞMALARIN ETRAFTAKİ BAŞKALARI TARAFINDAN DUYULUP DUYULMADIĞI GİBİ HUSUSLAR ARAŞTIRILMADAN KARAR VERİLMESİ HUKUKA AYKIRIDIR

 “…Sanığın görev yaptığı Meslek Yüksek Okulunun terasında bankın altına yerleştirdiği ses kayıt cihazı ile katılanların konuşmalarını kaydettiği iddia edilen olayda; dosya arasında bulunan ses kayıtlarına ilişkin CD’nin çözümünün yaptırılıp dosya arasına alınması, Ulusal Kriminal Büro tarafından düzenlenen 12.01.2016 tarihli bilirkişi raporunda belirtilen eksiklikler giderilip, dosya arasında bulunan konuşmaların katılanlara ait olup olmadığı kuşkuya yer bırakmayacak şekilde açıklığa kavuştulmadan ve söz konusu konuşmaların yapıldığı sırada konuşmacıların etrafında bulunan kişiler tarafından duyulup duyulamayacağı da belirlenip, toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilip sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerekirken, TCK’nın 133/1. maddesinde düzenlenen kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçundaki aleniyet kavramının mekansal olmayıp, konuşmacıların konuşma sırasında, başkalarının bilmeyeceği ve sınırlı bir dinleyici çevresi dışına çıkmayacağı yönünde haklı bir inanç ve iradeyle hareket edip etmediklerine göre belirlenmesi gerektiği de dikkate alınmadan, kayıt yapılan yerin herkes tarafından girilebilen bir yer olduğuna ilişkin yasal ve yeterli olmayan gerekçelerle ve eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması, kanuna aykırı olup, katılanların temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA…” (12. Ceza Dairesi 2019/3621 E. , 2020/3999 K.)

ŞİKÂYETÇİNİN KOVUŞTURMA AŞAMASINDA KATILMA TALEBİNDE BULUNMAMASI DURUMU

“…Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması ile haberleşmenin gizliliğini ihlal suçlarından sanıkların ve suça sürüklenen çocuğun beraatlerine ilişkin hükümler, katılanlar vekilleri tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: Dairemizin 11.12.2019 tarihli tevdi kararı uyarınca; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından sanıklar ile suça sürüklenen çocuk hakkındaki 15.01.2014 ve 18.02.2014 tarihli kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçundan kurulan beraat hükümlerine yönelik katılanlar vekillerinin temyizi ile ilgili olarak görüş içeren ek tebliğnamenin düzenlendiği belirlenerek yapılan incelemede: A) Katılan ... vekilinin temyiz isteminin incelenmesinde; CMK'nın 237/1. madde ve fıkrasında, mağdur, suçtan zarar gören gerçek ve tüzel kişiler ile malen sorumlu olanların, ilk derece mahkemesindeki kovuşturma evresinin her aşamasında hüküm verilinceye kadar şikayetçi olduklarını bildirerek kamu davasına katılabilecekleri belirtilmiş olup, aynı maddenin 2. fıkrasının, “Kanun yolu muhakemesinde davaya katılma isteğinde bulunulamaz. Ancak, ilk derece mahkemesinde ileri sürülüp reddolunan veya karara bağlanmayan katılma istekleri, kanun yolu başvurusunda açıkça belirtilmişse incelenip karara bağlanır.” hükmü de nazara alındığında, duruşma gününü bildirir davetiyeyi 06.03.2015 tarihinde tebellüğ eden şikayetçi Fetullah vekilinin yerel mahkemece karar verilinceye kadar davaya katılma talebinde bulunmadığı ve şikayetçinin hatalı olarak davaya katılmasına karar verilmiş olmasının şikayetçi vekiline hükümleri temyiz yetkisi vermeyeceği anlaşılmakla; hükümleri temyiz etme hakkı bulunmayan şikayetçi Fetullah adına vekili tarafından yapılan temyiz isteminin 5320 sayılı Kanun'un 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 317. maddesi gereğince isteme aykırı olarak REDDİNE…” (12. Ceza Dairesi 2020/497 E. , 2020/3715 K.)

KİŞİLER ARASINDAKİ KONUŞMALARIN DİNLENMESİ VE KAYDA ALINMASI SUÇU (TCK MADDE 133) VE BERAAT KARARI

“…Görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: Dosya kapsamına göre; mağdur ...’un müdür olarak görev yaptığı okula ait 75 kişilik salonda, okul aile birliğinin gerçekleştirmiş olduğu “İnternetin Doğum Günü” etkinliğine katılan ve aralarında kendi çocuğunun da bulunduğu öğrenci grubu tarafından sahnelecek olan gösteriyi kaydetmek için cep telefonunun video kayıt özelliğini aktif hale getirip, çekim yönünü tiyatro sahnesine doğru odaklayan sanık ... tarafından, toplam 3 dakika 24 saniye süren video kaydı yapıldığı, tiyatro gösterisi başlamadan yaklaşık 18 saniye önce, mağdurun öğretmen arkadaşı olan tanık Dural tarafından mağdura söylenen “Seni yalnız göndermeyeyim, ne olur ne olmaz, bu kadar sap.. var.”, “Yalnız gönderemem” sözlerine yanıt olarak mağdurun söylediği “Sen yanımda gel, ben kendimi daha güvende hissederim, mi acaba”, bu sırada diğer bir öğretmen olan tanık Gülderen’in gülme sesiyle beraber “Bunlarla ne olur ne olmaz” biçimindeki, okul müdürü olan mağdurla iki öğretmen arkadaşı arasında geçen ve yaklaşık 10 saniye süren espri mahiyetindeki konuşmaların da tesadüfen kaydedildiği bu videonun, sanığa ait facebook hesabında yayımlanması nedeniyle sanığın TCK’nın 134/2. madde ve fıkrasındaki görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda; Sanığa ait facebook hesabında videonun yayımlanmasından sonra sanık tarafından yapılan “Kendini güvende hissetmeyen okul müdüresi, onun korumalığına soyunmuş bir öğretmen ve deeeee haset başka bir öğretmenimizin konuşmaları da yansımış bu kayda. Bakalım bu kişileri tanıyabilecekmisiniz. Yaşasın teknoloji” biçimindeki yorum ile diğer kişilerin yorumları hakkında hakaret suçundan ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği belirlenerek, sanığa isnat edilen görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçu ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesinde: Kovuşturma evresinde düzenlenen 27.04.2016 tarihli bilirkişi raporuna, ve dosya kapsamına göre, katılan ...’un, diyolog halinde olduğu öğretmen arkadaşları dışında, başkaları tarafından da özel bir gayret gösterilmeksizin rahatlıkla duyulabilen tonda konuşması ve aleni konuşmasının kayda alınmış olması nedeniyle TCK’nın 133. maddesindeki kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçunun yasal unsurları somut olayda gerçekleşmediği gibi, çekim amacı, çekim açısı, çekim sırasındaki hal ve koşullar ile kayda alınan görüntü ve konuşmalara nazaran, katılanın sürekli denetim ve gözetim altına alınması sonucu elde edilmiş ve/veya başkalarınca bilinmesini istemediği özel yaşam alanına ilişkin herhangi bir konuşmasının da kaydedilmemesi karşısında, sanığın eyleminin özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu da oluşturmayacağı anlaşıldığından, tebliğnamedeki; “...okulda düzenlenen etkinliğin kayda alınması sırasında katılan ve diğer öğretmenler arasındaki aleni olmayan konuşmaların kayda alınması, yapılan bu kaydın sosyal medya aracılığıyla yayınlamasında hukuka uygunluk bulunmadığı gözetilmeden suç vasfında yanılgıya düşülerek, yasal ve yeterli olmayan gerekçelerle sanık hakkında TCK'nın 134/2. madde ve fıkrasında düzenlenen özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan beraat kararı verilmesi...” nedenine dayalı olarak, beraat hükmünün bozulmasını öneren görüşe iştirak edilmemiştir. Yapılan yargılamaya, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak; Dosya kapsamına göre, sanık tarafından yayımlanan videodaki katılana ait konuşmaların, katılanın özel hayatının gizliliğini ihlal edecek nitelikte olmaması nedeniyle sanığa isnat edilen suçun yasal unsurlarının oluşmamasından dolayı sanık hakkında CMK'nın 223/2-a madde, fıkra ve bendi gereğince beraat kararı verilmesi gerekirken, yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmadığından bahisle aynı Kanun'un 223/2-e madde, fıkra ve bendi gereğince beraat kararı verilmesi, Kanuna aykırı olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince BOZULMASINA; ancak, yeniden yargılama gerektirmeyen bu konuda, aynı Kanun'un 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden; hükmün gerekçesindeki “Dosyanın Değerlendirilmesi ve Kabul” başlığı altında yer alan “sanığın atılı suçu işlediğine dair mahkumiyetine elverişli her türlü şüpheden uzak kesin, sağlam, objektif delil elde edilemediğinden” ibarelerinin “sanık tarafından yayımlanan videodaki katılana ait konuşmaların, katılanın özel hayatının gizliliğini ihlal edecek nitelikte olmaması nedeniyle sanığa isnat edilen suçun yasal unsurlarının oluşmadığı anlaşıldığından, sanığın” ibareleriyle ve hüküm fıkrasının ilk paragrafının da “Sanık hakkında TCK’nın 134/2. madde ve fıkrasında tanımlanan görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan açılan davanın yapılan yargılaması sonunda, sanık tarafından yayımlanan videodaki katılana ait konuşmaların, katılanın özel hayatının gizliliğini ihlal edecek nitelikte olmaması nedeniyle sanığa isnat edilen suçun yasal unsurlarının oluşmadığı ve sanığa yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmamış olduğu anlaşıldığından, CMK’nın 223/2-a madde, fıkra ve bendi gereğince sanığın beraatine,” ibareleri ile değiştirilmesi suretiyle, sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 10.06.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi…” (12. Ceza Dairesi 2019/1002 E. , 2020/3423 K.)

KİŞİLER ARASINDAKİ KONUŞMALARIN DİNLENMESİ VE KAYDA ALINMASI SUÇUNDA UZLAŞMA HÜKÜMLERİNİN UYGULANMAMASI

  “…5560 sayılı Kanun'un 24. maddesi ile değişik CMK'nın 253/1-a madde, fıkra ve bendi gereğince uzlaşma kapsamında olan TCK’nın 133. maddesindeki kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçundan dolayı soruşturma evresinde CMK'nın 253. maddesi uyarınca sanıkla şikayetçi arasında uzlaştırma işlemleri gerçekleştirilmeden dava açıldığı, kovuşturma evresinde de aynı Kanun'un 254. maddesi uyarınca bu eksikliğin giderilmediği anlaşılmakla, mahkemece CMK'nın uzlaşma başlıklı 253 ve 254. madde hükümleri uygulanmak suretiyle sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, uzlaştırma işlemleri tamamlanmadan yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması, b) T.C. Anayasa Mahkemesinin TCK'nın 53. maddesine ilişkin olan 2014/140 esas, 2015/85 karar sayılı iptal kararının 24.11.2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanmış olması nedeniyle iptal kararı doğrultusunda TCK'nın 53. maddesindeki hak yoksunluklarının değerlendirilmesi gerekliliğinin ve uzun süreli hapis cezası ertelenen sanık hakkında TCK'nın 53. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (c) bendinde yer alan velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından hak yoksunluğunun kendi alt soyu bakımından uygulanmamasına, kendi alt soyu dışındaki diğer kişiler yönünden hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar uygulanmasına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, Kanuna aykırı olup, üst Cumhuriyet savcısının ve sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu nedenlerle 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA…” (12. Ceza Dairesi 2019/1031 E. , 2020/1782 K.)

FAİLİN EŞİ İLE TELEFON KONUŞMASINDA SES KAYDI ALMASI “KİŞİLER ARASINDAKİ KONUŞMALARIN DİNLENMESİ VE KAYDA ALINMASI” SUÇUNUN YASAL UNSURLARINI OLUŞTURMAZ

“…Dosya kapsamına göre, resmi nikahlı eşi olan katılan ... tarafından şahsına sürekli hakaret edildiğini iddia eden sanık ...’ın, henüz boşanma davasının açılmadığı ve katılanla fiilen birlikte yaşadıkları dönemde, katılanla aralarında geçen tartışmayı ve bu esnada katılan tarafından söylenen rencide edici sözleri gizlice kaydedip, söz konusu ses kaydını, aleyhine açılan boşanma davasına vekili aracılığıyla sunduğu olayda; Ses kaydının çözümüne ilişkin bilirkişi raporuna ve tarafların beyanlarına göre, konuşmanın tarafları sadece sanık ve katılan olup, sanığın tarafı olduğu konuşmayı kaydetmesinden dolayı iddianamede sanığa yüklenen TCK'nın 133/1. madde ve fıkrasındaki kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçunun yasal unsurları oluşmadığı gibi, katılana ait ses kaydını, üçüncü kişi ya da kişilerle paylaştığı ve/veya çoğaltarak dağıttığına ilişkin hakkında bir iddia ileri sürülmeyen sanığın, kaybolma olasılığı bulunan delillerin muhafazasını sağlayıp, daha sonra açılan boşanma davasına sunarak, aile içi geçimsizliğin kaynağının katılanın olumsuz tutum ve davranışları olduğunu ispatlama amacını taşıyan eyleminde, hukuka aykırı hareket ettiği bilinciyle davranmaması nedeniyle sanığın eyleminin TCK’nın 134/1. madde ve fıkrasındaki özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu da oluşturmayacağı anlaşıldığından, yerel mahkemenin beraat kararında bir isabetsizlik görülmemiştir. Yapılan yargılama sonunda, yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmamış olduğu gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, katılan vekilinin hüküm fıkrası ile hükmün gerekçesi arasında çelişki bulunduğuna, sanığın eyleminin özel hayatın gizliliğini ihlal suçu kapsamında değerlendirilmesi gerektiğine ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, beraate ilişkin hükmün isteme uygun olarak ONANMASINA…” (12. Ceza Dairesi 2019/533 E. , 2019/10312 K.)

CEZA AVUKATI – AĞIR CEZA AVUKATI – İSTANBUL AĞIR CEZA AVUKATI

İnternet sitemizde yer alan tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Avukat Fatih Yaşar’ a aittir. Sitemizdeki makalelerin kopyalanması ve izinsiz olarak alınması durumunda hukuki ve cezai işlem yapılacaktır.