Kötü Muamele Suçu (TCK Madde 232)

KÖTÜ MUAMELE SUÇU 

Kötü muamele suçu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Üçüncü Kısım Topluma Karşı Suçlar Sekizinci Bölüm Aile Düzenine Karşı Suçlar başlığı altında TCK Madde 232’ de düzenlenmiştir. Kanun hükmü şöyledir:

TCK MADDE 232
Kötü muamele  
Madde 232-  
(1) Aynı konutta birlikte yaşadığı kişilerden birine karşı kötü muamelede bulunan kimse, iki aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. 
(2) İdaresi altında bulunan veya büyütmek, okutmak, bakmak, muhafaza etmek veya bir meslek veya sanat öğretmekle yükümlü olduğu kişi üzerinde, sahibi bulunduğu terbiye hakkından doğan disiplin yetkisini kötüye kullanan kişiye, bir yıla kadar hapis cezası verilir.

TÜRK CEZA KANUNU MADDE 232 GEREKÇESİ 

Madde, aynı konutta birlikte yaşayan kişilerden birine kötü muamelede bulunulmasını cezalandırmaktadır. Ancak, her türlü kötü muamele, suçun oluşmasını olanaklı kılmaz. Kötü muamelenin merhamet, acıma ve şefkatle bağdaşmayacak nitelikte bulunması gereklidir. Ancak, bu muamele biçimi kişide basit bir tıbbî müdahaleyle giderilebilecek ölçünün ötesinde bir etki meydana getirmiş ise, artık kasten yaralama suçundan dolayı cezaya hükmedilmelidir. Yarı aç veya susuz bırakma, uyku uyutmamak, zor koşullarda çalışmaya mecbur etmek gibi hareketleri kötü muameleye örnek olarak vermek olanaklıdır. Maddenin ikinci fıkrasında faille mağdur arasında belirli ilişkiden kaynaklanan disiplin yetkisinin kötüye kullanılması ayrı bir suç olarak tanımlanmıştır. Dikkat edilmelidir ki, söz konusu disiplin yetkisinin kötüye kullanılması suretiyle gerçekleştirilen davranışın kişide basit bir tıbbî müdahaleyle giderilebilecek ölçünün ötesinde bir etki meydana getirmemiş olması gerekir. Aksi takdirde, kasten yaralama suçundan dolayı cezaya hükmedilmelidir. Keza, hakaret oluşturan fiiller, bu disiplin yetkisi kapsamına girmedikleri gibi, kötü muamele suçu olarak değil, hakaret suçundan dolayı cezalandırılmayı gerektirir.  Kişilerin idareleri altında bulunan veya büyütmek, okutmak, bakmak, muhafaza etmek veya bir meslek veya san’atı öğretmekle yükümlü olduğu kimseler üzerinde terbiye etmek, eğitmek görevi dolayısıyla belirli disiplin yetkilerine sahip bulunmaları gerekir; aksi takdirde görev yerine getirilmez. Disiplin yetkisi eğitim hakkının doğal bir sonucudur ve bu yetki olmadan söz konusu hak kullanılamaz. Disiplin yetkisinin sınırı ise maddede gösterilmiştir. Disiplin yetkisi kişinin bedensel ve ruhsal sağlığının bozulmasına neden olmayacak veya bir tehlikeye maruz kalmasını sonuçlamayacak derecede kullanılabilecektir. 

KORUNAN HUKUKİ YARAR 

Kötü muamele suçu ile korunan hukuki menfaat, aile içinde ve aynı konutta yaşayan kişinin vücut bütünlüğünün, onurunun, özgürlüğünün korunmasıdır. Bu suç tipiyle aile düzeni korunup güvence altına alınmıştır. 

SUÇUN FAİLİ 

Türk Ceza Kanuna göre fiili gerçekleştiren kişi fail olarak tanımlanmıştır. Kötü muamele suçunda fail, aynı konutta yaşayan kişi olabilir. Aynı zamanda birlikte oturma iradesinin olması gerekir. Tesadüfi veya misafirlik amacıyla gerçekleşen kısa süreli birliktelikler bu kapsamda değerlendirilmez. 

SUÇUN MAĞDURU 

Mağdur, kısaca işlenen suç eylemi nedeniyle haksızlığa uğrayan veya hakkı ihlal edilen kişiyi ifade etmektedir. Suçun mağduru, aynı konutta yaşayan bir kimse olabilir. Bunun yanında ayrıca birlikte oturma iradesinin bulunması da gerekir. 

SUÇUN MADDİ UNSURU 

Kötü muamele suçunun maddi unsuru, kanunun ilk fıkrası uyarınca aynı konutta birlikte yaşadığı kişilerden birine karşı kötü muamelede bulunmaktır. Kanunun ikinci fıkrası uyarınca ise; failin idaresi altında bulunan veya büyütmek, okutmak, bakmak, muhafaza etmek veya bir meslek veya sanat öğretmekle yükümlü olduğu kişi üzerinde, sahibi bulunduğu terbiye hakkından doğan disiplin yetkisini kötüye kullanması ile oluşur. Kötü muamele suçunda, kanunda kötü muamelenin ne olduğu tam olarak açıklanmamıştır. Ancak madde gerekçesinde kötü muamelenin merhamet, acıma ve şefkatle bağdaşmayacak nitelikte bulunması olarak belirtilmiştir.  Yarı aç veya susuz bırakma, uyku uyutmamak, zor koşullarda çalışmaya mecbur etmek gibi hareketleri kötü muameleye örnek olarak vermek olanaklıdır. Kötü muamele eyleminin mutlaka fiziki olması gerekmez. Yargıtay Ceza Genel Kurulu, kötü muameleyi: “Kötü muameleden maksat mağdurun bedeni ve ruhi yapısında bir zarar veya eylemleri işlemektir. Bu zarar ve tehlike maddi veya manevi olabilir. Bu yapısından dolayı kötü muameleler mağdurun eze ve cefa duymasına neden olan her türlü eylemleri kapsar.” Şeklinde tanımlamıştır. Kötü muamele suçu icrai bir şekilde yapılabileceği gibi ihmali bir davranışla da gerçekleşebilir. Ceza hukukunda ihmal de bir hareket olarak kabul edilmektedir. Eylemin kötü bir muamele olup olmadığının tespiti yapılırken fail ile mağdur arasındaki ilişki, örf ve adetler çerçevesinde bir bütün olarak değerlendirilmesi gerekir. 

SUÇUN MANEVİ UNSURU 

Kötü muamele suçunun manevi unsuru kasttır. Fail; bu suçta suçun kanuni tanımındaki unsurları bilerek ve isteyerek eylemini gerçekleştirmektedir. Suçun olası kast ile işlenebilmesi de söz konusu olabilir. TCK 21/2 hükmü uyarınca: “Kişinin, suçun kanuni tanımındaki unsurların gerçekleşebileceğini öngörmesine rağmen, fiili işlemesi halinde olası kast vardır. Bu halde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda müebbet hapis cezasına, müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda yirmi yıldan yirmi beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur; diğer suçlarda ise temel ceza üçte birden yarısına kadar indirilir.” 

HUKUKA AYKIRILIK UNSURU  

Kötü muamele suçunda mağdurun kendisine karşı işlenen eylemi onaylaması halinde rıza söz konusu olur. Eğer bu suç eylemi, mağdurun üzerinde mutlak surette tasarruf edebileceği bir hakka yönelmiş ise, bu durumda hukuka uygunluk sebebi söz konusu olur.   

SUÇUN ÖZEL GÖRÜNÜŞ BİÇİMLERİ 

1- TEŞEBBÜS 

Teşebbüs, failin suç işlemek üzere icra hareketlerine başlamış olması karşısında elinde olmayan sebeplerle arzu ettiği sonucu gerçekleştirememesi halidir. Kötü muamele suçu teşebbüs elverişli bir suç tipi değildir. 

2- İŞTİRAK  

Kötü muamele suçunda iştirak konusunda genel hükümler uygulanır. Bu suç tek bir kişi tarafından işlenebileceği gibi suçun birden fazla kişi tarafından işlenmesi de mümkündür. Bu anlamda, kanunun suç saydığı bir eylemin birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi, suça iştirak olarak ifade edilmektedir. Bu suç eylemini gerçekleştiren birden fazla kişi söz konusu olur ise, bu eylemi gerçekleştiren bütün kişiler birlikte fail olarak kabul edilirler ve her bir fail bu suçtan dolayı ayrı ayrı cezalandırılır. Bir kişi tarafından işlenebilen bir suçun birden fazla kişi tarafından işbirliği içerisinde işlenmesi iştirak olarak nitelendirilir. 

3- İÇTİMA 

Suçların içtimai, bir kişinin ceza kanunu birden fazla kez ihlal etmesi ve bu sebeple birden fazla suçtan sorumlu tutulması hallerinde karşımıza çıkan bir terimdir. Failin, tek bir eylemle birden fazla hukuki yararı ihlal etmesi halinde veya farklı eylemlerle aynı hukuki yararı ihlal etmesi hallerinde suçların içtimai söz konusu olur. Failin eylemi, kötü muamele niteliğini aşarsa fikri içtima hükümleri uyarınca (TCK 44) “işlediği bir fiil ile birden fazla farklı suçun oluşmasına sebebiyet veren kişi, bunlardan en ağır cezayı gerektiren suçtan dolayı cezalandırılır.” hükmü uygulanır. Kötü muamele suçunda TCK 43/2 hükmü uyarınca somut olayın özelliklerine göre zincirleme suç hükümleri uygulanabilir. 

UZLAŞTIRMA  

Kötü muamele suçu, uzlaşma hükümleri kapsamında olmayıp; uzlaştırma hükümleri bu suç için uygulanmaz. 

SORUŞTURMA VE KOVUŞTURMANIN YAPILMASI 

Kötü muamele suçunun soruşturması ve kovuşturmasının yapılması şikâyete tabi olmayıp; ilgili makamlar suçun işlendiği bilgisine ulaştığı anda resen harekete geçmektedirler. 

GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEME 

Kötü muamele suçunun yargılamasında görevli mahkeme Asliye Ceza Mahkemeleridir. Yetkili mahkeme ise suçun işlendiği yer mahkemesidir. 

DAVA ZAMANAŞIMI SÜRESİ 

Ceza yargılamasının kamu düzenine ilişkin olması sebebiyle zamanaşımı hususu savcı veya hâkim tarafından resen nazara alınmaktadır. Kötü muamele suçunda dava zamanaşımı süresi 8 yıldır

KÖTÜ MUAMELE SUÇUNUN CEZASI VE YAPTIRIMI 

Kötü muamele suçunun TCK 232/1 hükmü uyarınca işlenmesi halinde, yani failin aynı konutta birlikte yaşadığı kişilerden birine karşı kötü muamelede bulunması durumunda faile 2 aydan 1 yıla kadar hapis cezası verilir. TCK 232/2 uyarınca; failin, idaresi altında bulunan veya büyütmek, okutmak, bakmak, muhafaza etmek veya bir meslek veya sanat öğretmekle yükümlü olduğu kişi üzerinde, sahibi bulunduğu terbiye hakkından doğan disiplin yetkisini kötüye kullanması halinde faile 1 yıla kadar hapis cezası verilir. 

YARGITAY KARARLARI 

KÖTÜ MUAMELE SUÇUNUN OLUŞABİLMESİ İÇİN EYLEMİN DEVAMLILIK GÖSTERMESİ GEREKTİĞİ 

“…Somut olayda sanığın, daha önceden de evden kaçan ve kız kardeşi olan mağdureyi korkutup, evden kaçmasını engellemek amacıyla saçlarını kesmek şeklindeki eylemi sabittir. Kötü muamele suçunun oluşması için eylemin -en azında kendi içerisinde- bir devamlılık göstermesi gerektiği çeşitli içtihatlarıyla dairemizce kabul edilmektedir. Bu husus daha önce de örneğin Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 2006/10765 E. ve 2008/9588 K. sayılı ilamında vurgulanmıştır. Kaldı ki Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 16.06.2008 tarih ve KYB-2008/48015 sayılı itirazında da eylemin süreklilik arz etmesi gerektiği kabul görmüştür. Bunların haricinde tek başına saç kesme eylemi süreklilik göstermediğinden ve kanundaki suç oluşturan diğer fiillerden farklılaşmadığından TCK 232. maddesi kapsamına girmeyeceği, eylemin kasten yaralama niteliğinde olduğu Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 29.03.2012 tarih ve 2011/14882 E. 2012/12692 K. sayılı ilamında açıkça kabul edilmiştir. Dairemizce de benimsenen, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 24.05.2011 tarih ve 2011/2-81 E, 2011/106 sayılı ilamında belirtildiği üzere, yaralama suçunda korunan hukuki yarar kişinin vücut dokunulmazlığı ve beden bütünlüğü olup suçun konusu, mağdurun acı verilen veya bozulan bedeni veya ruhsal sağlığıdır. Bu sonucu doğurmaya elverişli tüm hareketlerle yaralama suçunun işlenmesi olanaklıdır. Bu doğrultuda, öğretide sağlığın bozulması kavramı “bir kimsenin kendisine göre var olan sağlığının kötüye gitmesine sebebiyet verilmesi” şeklinde değerlendirilmiş olup, “sağlığın maddi olarak bozulmanın yanında manevi kişiliğin sağlığının bozulması da” bu kapsamda görülmüştür (Yaşar/Gökcan/Artuç, Yorumlu Uygulamalı Türk Ceza Kanunu, 2010, s. 2905-2906) Bir kişinin psikolojisinin bozulması da (örneğin korkutmak suretiyle) kasten yaralama suçu kapsamında değerlendirilmelidir. (Üzülmez İlhan: Vücut Dokunulmazlığına Karşı Suçlar, 2013, s. 12). Açıklanan nedenlerle; Dairemizin 04/05/2016 gün ve 2015/24354 esas, 2016/9583 karar sayılı bozma kararındaki gerekçeye göre Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazı yerinde görülmediğinden 6352 sayılı Yasanın 99/3 maddesiyle 5271 sayılı CMK nun 308. maddesine eklenen 3. fıkra hükmüne göre dosyanın Ceza Genel Kuruluna GÖNDERİLMESİNE, 12.10.2016 tarihinde oy birliğiyle karar verildi…” (18. Ceza Dairesi 2016/14985 E. , 2016/15838 K.) 

SANIĞIN EYLEMİ “KASTEN YARALAMA” SUÇU OLUP; SUÇ VASFINDA HATAYA DÜŞÜLEREK “KÖTÜ MUAMELE” SUÇUNDAN HÜKÜM KURULMASI HATALIDIR 

“…Kötü muamele suçundan sanık ...'ın yapılan yargılaması sonunda; kötü muamele suçlarından mahkûmiyetine dair Sakarya 1. Sulh Ceza Mahkemesinden verilen 13.05.2010 gün ve 2009/1095 Esas, 2010/343 Karar sayılı hükümlerin süresi içerisinde Yargıtayca incelenmesi sanık tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından tebliğname ile Daireye gönderilmekle incelenerek gereği düşünüldü: 5237 sayılı TCK.nın 232. maddesinde düzenlenen aile bireylerine kötü muamele suçu; yaralama, hakaret ve tehdit gibi Kanunun başka maddelerinde açıkça düzenlenmiş suçlar dışında aile bireylerine karşı işlenen eylemleri (çıplak gezdirme, aç bırakma, sürekli alay etme, korkutma gibi) kapsamaktadır. İddianamede sanığın kötü muamele suçunu oluşturacak eylemlerinden söz edilmediği gibi, buna ilişkin kanıtın da bulunmaması karşısında, mağdurenin aşamalarda istikrarlı anlatımı, müştekinin bu beyanları destekleyen anlatımları ve tüm dosya içeriğinden sanığın öz kızı olan mağdureyi döverek basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaralamaktan ibaret eyleminin 5237 sayılı TCK.nın 86/2, 3-a maddelerine uyan alt soya karşı kasten yaralama suçunu oluşturduğu gözetilmeden suç vasfında hataya düşülerek kötü muamele suçundan aynı Kanunun 232/1. maddesi uyarınca mahkûmiyet hükmü kurulması, Sanık hakkında 23.07.2009 tarihli iddianamede mağdure ...,'ye yönelik kötü muamele suçu ile ilgili bir anlatım ve açılmış bir dava bulunmadığı halde CMK.nın 225. maddesine aykırı olarak bu suçtan da yazılı şekilde hüküm tesisi, Kanuna aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek CMUK.nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 17.04.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi…” (14. Ceza Dairesi 2012/15634 E. , 2013/4620 K.) 

FAİLE HEM KASTEN YARALAMADAN HEM DE KÖTÜ MUAMELE SUÇUNDAN CEZA VERİLMESİ HATALIDIR  

“…Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunarak; Gereği görüşülüp düşünüldü;1) Sanık hakkında müştekiye yönelik yaralama eyleminden kurulan hükme yönelen sanığın temyiz itirazlarının yapılan incelemesinde; Hükmolunan adli para cezasının 14.04.2011 tarihinde yürürlüğe giren 31.03.2011 tarih ve 6217 sayılı Kanununun 26. maddesiyle 5230 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanuna eklenen geçici 2. madde uyarınca kesin nitelikte olduğundan sanığın temyiz isteminin 5320 sayılı Kanun’un 8/1. ve 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri usulü Kanununun 317. maddesi uyarınca REDDİNE, 2) Sanık hakkında müştekiye yönelik kötü muamele suçundan kurulan hükme yönelen sanığın temyiz itirazlarının yapılan incelemesinde; Aile bireylerine kötü davranma suçu; yaralama, tehdit, sövme gibi yasanın başka maddelerinde açıkça düzenlenmiş suçlar dışında kalan, çıplak gezdirme, aç bırakma, sürekli alay etme, korkutma gibi merhamet ve şefkatle bağdaşmayan eylemleri kapsadığı, somut olayda sanığın, aralarında çıkan tartışma sonrasında eşi olan müştekiyi yaraladığı, sanığın yaralama suçundan cezalandırıldığı ancak sanık hakkında eşini yaraladığı gerekçesi ile ayrıca kötü muamele suçundan hüküm kurulduğu, tek eylem nedeni ile iki farklı suçtan mahkûmiyete karar verilemeyeceği gözetilmeden kötü muamele suçundan beraat kararı verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması, Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi uyarınca isteme uygun olarak BOZULMASINA, 24.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi…” (3. Ceza Dairesi 2013/19141 E. , 2014/7023 K.) 

SANIĞIN EVE KUMA GETİRMESİ VE MÜŞTEKİYE KÖTÜ DAVRANMASI “KÖTÜ MUAMELE SUÇUNU” OLUŞTURUR 

“…Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü: Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi. Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; başkaca nedenler yerinde görülmemiştir, Ancak; TCK'nın 232. maddesi yaralama, tehdit, sövme gibi Yasa'nın başka maddelerinde açıkça suç olarak düzenlenmiş eylemler dışında kalan ve failin aynı konutta birlikte yaşadığı kişilere karşı gerçekleştirdiği mağdura bedenen veya ruhen zarar veren eylemleri kötü muamele suçu olarak düzenleyip yaptırıma bağlamaktadır. Hangi eylemlerin "kötü muamele" niteliğinde sayılacağı maddede açıklanmamış, yasa koyucu bu kavramı madde gerekçesinde "her türlü kötü muamele suçun oluşmasını olanaklı kılmaz kötü muamelenin merhamet, acıma ve şefkatle bağdaşmayacak nitelikte bulunması gereklidir." şeklinde tanımlamıştır..... ve .... duyguları ile bağdaşmayan, mağdura bedenen veya ruhen zarar veren eylemlerin kötü muamele olarak kabulü gerekir. Somut olayda; sanığın eşi olan müşteki ile birlikte yaşadığı eve kuma getirmesinden sonra müştekiye kötü davrandığı, bu nedenle, müştekinin psikolojisinin bozulduğu, intihara teşebbüs ettiği, sanığın eve kuma getirmesi, kötü davranış ve tutum sergilemesi eyleminin bir bütün halinde sevgi ve merhamet duyguları ile bağdaşmayan, müştekiye ruhen zarar veren, mağdurda duygusal bozukluğa yol açacak boyuta ulaşan kötü muamele niteliğinde olduğu ve dolayısıyla sanığın üzerine atılı kötü muamele suçunun oluştuğu gözetilmeksizin, kanuni ve yerinde olmayan gerekçeyle beraat kararı verilmesi, Kanuna aykırı ve O Yer Cumhuriyet Savcısının temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnameye uygun olarak HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas mahkemesine gönderilmesine, 13/02/2017 tarihinde oy birliğiyle karar verildi…” (18. Ceza Dairesi 2015/23641 E. , 2017/1535 K.) 

KÖTÜ MUAMELE SUÇUNDAN HÜKÜM KURULABİLMESİ İÇİN KARARDA DENETİME OLANAK VERECEK BİÇİMDE AÇIKLAMA YAPILMASI, TARTIŞILMASI, YETERLİ GEREKÇE BULUNMASI GEREKİR

 “…TCK'nın 232. maddesinde düzenlenen kötü muamele suçunun oluşması için mağdura yönelik fiillerin süreklilik arz etmesi ve kanunda düzenlenen fiillerden farklılaşması gerektiği, her türlü kötü muamelenin bu suçun oluşmasını olanaklı kılmayacağı, yarı aç veya susuz bırakma, uyku uyutmamak, zor koşullarda çalışmaya mecbur bırakmak gibi eylemlerin bu suça örnek olabileceği, gözönüne alınmalıdır. Somut olayda, mağdurun resmi nikahlı eşi olan sanık ile olay tarihinde aralarında çıkan tartışma neticesinde evi terk edip babasının evine gittiği, ertesi gün eve dönmek istediğinde sanığın kapının kilidini değiştirerek eşi olan mağduru eve almaması biçimindeki eyleminin ne şekilde kötü muamele suçunu oluşturduğu denetime olanak verecek biçimde açıklanıp tartışılmadan, yetersiz gerekçeyle mahkumiyet hükmü kurulması, Kanuna aykırı, sanık ...’ın temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnameye uygun olarak HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 03/12/2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi…” (18. Ceza Dairesi 2016/14698 E. , 2018/16262 K.) 

SANIĞIN EŞİNE HAKARET SÖZLERİ SÖYLEMESİ VE “EVDEN GİT” DEMESİ KÖTÜ MUAMELE SUÇUNU OLUŞTURMAMIŞTIR 

Kötü muamele suçundan sanık A.. K..'ın yapılan yargılaması sonunda; atılı suçtan mahkûmiyetine dair Konya 5. Sulh Ceza Mahkemesinden verilen 05.04.2011 gün ve 2010/825 Esas, 2011/307 Karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtayca incelenmesi sanık tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından tebliğname ile Daireye gönderilmekle incelenerek gereği düşünüldü: Aile bireylerine kötü davranma suçu; yaralama, tehdit, sövme gibi kanunun başka maddelerinde açıkça düzenlenmiş suçlar dışında kalan, çıplak gezdirme, aç bırakma, sürekli alay etme, korkutma gibi merhamet ve şefkatle bağdaşmayan eylemlerini kapsamadığı, somut olayda ise, sanığın aralarında çıkan tartışma sonrasında eşine hakaret sözleri söylemesi sırasında evden git demesi biçimindeki eylemlerinin, kötü muamele suçunu oluşturmayacağı anlaşılmakla sanığın beraati yerine mahkûmiyetine karar verilmesi, Kanuna aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek CMUK.nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 15.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. (14. Ceza Dairesi 2012/15657 E. , 2014/288 K.) 

ÜVEY ANNENİN YARAMAZLIK YAPAN ÇOCUĞUN ELLERİNE VURMASI KÖTÜ MUAMELE SUÇUNU DEĞİL; KASTEN YARALAMA SUÇUNU OLUŞTURMUŞTUR 

“…Kötü muamele suçundan sanık F... (Ö..) C..'ın yapılan yargılaması sonunda; atılı suçtan mahkûmiyetine dair Köprübaşı (Manisa) Sulh Ceza Mahkemesinden verilen 14.07.2011 gün ve 2010/54 Esas, 2011/40 Karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtayca incelenmesi sanık tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından tebliğname ile Daireye gönderilmekle incelenerek gereği düşünüldü: Dosya içeriğine ve kabule göre, mağdurenin üvey annesi olan ve yaramazlık yaptığı zamanlarda mağdurenin ellerine vurduğu anlaşılan sanığın eyleminin TCK.nın 86/2. maddesindeki kasten yaralama suçunu oluşturduğu ve mağdure ile müştekinin de şikâyetten vazgeçtikleri gözetilmeden, suç vasfında yanılgıya düşülerek kötü muamele suçundan hüküm kurulması, Kanuna aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek CMUK.nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun 22.06.2012 gün ve 383 sayılı kararı ile Köprübaşı (Manisa) Sulh Ceza Mahkemesi kapatıldığından, dosyanın Salihli Sulh Ceza Mahkemesine gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 14.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi…” (14. Ceza Dairesi 2012/15664 E. , 2014/216 K.) 

SANIĞIN RESMİ NİKÂHLI EŞİ OLAN MAĞDUREYİ BIÇAKLA TEHDİT ETMESİ KÖTÜ MUAMELE SUÇUNU DEĞİL TEHDİT SUÇUNU OLUŞTURMUŞTUR 

“…TCK'nın 232/1. maddesinde düzenlenen kötü muamele suçunun, yaralama, tehdit, sövme gibi kanunun başka maddelerinde açıkça düzenlenmiş suçlar dışında kalan, "çıplak gezdirme, aç bırakma, sürekli alay etme, korkutma" gibi merhamet ve şefkatle bağdaşmayan eylemleri kapsadığı, sanığın resmî nikahlı eşi olan mağdureyi "bıçakla tehdit eylemlerinin" 5237 sayılı TCK'nın 106/2.a, 43/1. maddesine uygun silahla tehdit suçunu oluşturduğu gözetilmeden suç vasfında hataya düşülerek kötü muamele suçundan aynı Kanunun 232/1. maddesi uyarınca mahkûmiyet hükmü kurulması, Kanuna aykırı ve sanık ...'in temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnamedeki düşünceye uygun olarak HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 16/02/2016 tarihinde oy birliğiyle karar verildi…” (18. Ceza Dairesi 2015/24182 E. , 2016/2803 K.) 

TARTIŞMA SONUCU EŞİNİ YARALAYAN SANIĞIN EYLEMİ “KÖTÜ MUAMELE SUÇUNU” DEĞİL; “KASTEN YARALAMA” SUÇUNU OLUŞTURMUŞTUR 

“…Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü: Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi. Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede, başkaca nedenler yerinde görülmemiştir. Ancak; Kötü muamele suçu; yaralama, tehdit, sövme gibi Yasanın başka maddelerinde açıkça düzenlenmiş suçlar dışında kalan, çıplak gezdirme, aç bırakma, sürekli alay etme, korkutma gibi merhamet ve şefkatle bağdaşmayan eylemleri kapsar. Somut olayda sanığın, aralarında çıkan tartışma sonrasında eşi olan mağduru basit tıbbi müdahale ile giderilebilir nitelikte yaralama biçimindeki eyleminin, TCK'nın 86. maddesinde düzenlenen yaralama suçunu oluşturduğu gözetilmeden, sanık hakkında kötü muamele suçundan hüküm kurulması, Kanuna aykırı ve sanık ...'nun temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnameye aykırı olarak, HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp CMUK'nın 326/son maddesi uyarınca kazanılmış haklar saklı tutularak sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas mahkemesine gönderilmesine, 23/05/2016 tarihinde oy birliğiyle karar verildi…” (18. Ceza Dairesi 2015/23467 E. , 2016/11144 K.) 

SANIĞIN, HAMİLE KATILANA “ÇOCUĞUNU ALDIR, YOKSA BU SENİN ÖLÜM SEBEBİN OLUR” DEMESİ KÖTÜ MUAMELE SUÇU DEĞİL; TEHDİT SUÇUNU OLUŞTURMUŞTUR 

“…Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü: Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi. Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir. Ancak; Hamile olduğunu bildiği katılan karısı ...’a sanık ...’in “Çocuğu aldır, aldıramıyorsan çık damdan atla, düşür, yoksa bu senin ölüm sebebin olur” dediğinin katılan ve tanık beyanları karşısında bir bütün halinde TCK'nın 106/1, 1. cümlesinde düzenlenen tehdit suçunu oluşturmasına rağmen soruşturma aşamasında tehdit suçundan takipsizlik kararı verildiğinin anlaşıldığı, eylemin yargılamaya konu edilen kalan kısmıyla ne şekilde kötü muamele suçunu oluşturduğunun gerekçede yeterince tartışılmadan sanığın TCK'nın 232/1. maddesinde düzenlenen kötü muamele suçundan cezalandırılmasına karar verilmesi, Kanuna aykırı ve sanığın temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnameye aykırı olarak, HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 04.04.2017 tarihinde oy birliğiyle karar verildi…” (18. Ceza Dairesi 2015/29909 E. , 2017/3762 K.) 

SANIĞIN MAĞDUR ÇOCUĞUNU ODAYA KİLİTLEYEREK YEMEK VERMEMESİ EYLEMİ KÖTÜ MUAMELE SUÇUNU OLUŞTURUR

 “…TCK’nın 232. maddesi, yaralama, tehdit ve sövme gibi Kanunun başka maddelerinde açıkça suç olarak düzenlenmiş eylemler dışında kalan ve failin aynı konutta birlikte yaşadığı kişilere karşı gerçekleştirdiği, çıplak gezdirme, aç bırakma, sürekli alay etme, korkutma vb. eylemleri kötü muamele suçu olarak düzenleyip yaptırıma bağlamaktadır. Somut olaya ilişkin olarak iddianamede sanığın, mağdur çocuğunu odaya kilitleyerek yemek vermediği biçiminde anlatılan eyleminin, TCK'nın 232/1. maddesinde düzenlenen kötü muamele suçunu oluşturduğu gözetilmeden, suç vasfında yanılgıya düşerek aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüğü ihlal suçundan hüküm kurulması, Kanuna aykırı, O Yer Cumhuriyet Savcısı’nın temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnameye uygun olarak HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 25/02/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi…” (18. Ceza Dairesi 2019/9191 E. , 2020/4979 K.)

CEZA AVUKATI – AĞIR CEZA AVUKATI – İSTANBUL AĞIR CEZA AVUKATI

İnternet sitemizde yer alan tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Avukat Fatih Yaşar’ a aittir. Sitemizdeki makalelerin kopyalanması ve izinsiz olarak alınması durumunda hukuki ve cezai işlem yapılacaktır.