Eziyet suçu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun üçüncü bölümünde ve 96. maddesinde düzenlenmiştir. Kanun hükmü şöyledir:
TCK MADDE 96 |
Eziyet Madde 96- (1) Bir kimsenin eziyet çekmesine yol açacak davranışları gerçekleştiren kişi hakkında iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. (2) Yukarıdaki fıkra kapsamına giren fiillerin; a) Çocuğa, beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye ya da gebe kadına karşı, b) Üstsoy veya altsoya, babalık veya analığa ya da eşe karşı, İşlenmesi halinde, kişi hakkında üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. |
Eziyet, kelime anlamı olarak aşırı sıkıntı ve güçlük anlamına gelmektedir. TCK Madde 96 “eziyet suçu” gerekçesinde; “eziyet olarak bir kişiye karşı insan onuruyla bağdaşmayan ve bedensel veya ruhsal yönden acı çekmesine, aşağılanmasına yol açacak davranışlarda bulunulması gerekir. Aslında bu fiiller de kasten yaralama, hakaret, tehdit, cinsel taciz niteliği taşıyabilir. Ancak bu fiiller, ani olarak değil, sistematik bir şekilde ve belli bir süreç içerisinde işlenmektedirler. Bir süreç içinde süreklilik arz eder bir tarzda işlenen eziyetin özelliği, işkence gibi kişinin psikolojisi ve ruh sağlığı üzerindeki tahrip edici etkilerinin olmasıdır. Bu etkilerin uzun bir süre ve hatta hayat boyu devam etmesi, eziyetin bu kapsamda işlenen fiillere nazaran daha ağır ceza yaptırımı altına alınmasını gerektirmiştir” açıklamasına yer verilmiştir.
Eziyet suçu ile işkence suçu birbirlerine birçok yönüyle benzemektedir. İki suç arasındaki temel farkı şöyle ifade edebiliriz; işkence suçu (TCK 94)’ te “bir kişiye karşı insan onuruyla bağdaşmayan ve bedensel veya ruhsal yönden acı çekmesine, algılama veya irade yeteneğinin etkilenmesine, aşağılanmasına yol açacak davranışları gerçekleştiren kamu görevlisi” olarak ifade edilmiştir. TCK Madde 96 Eziyet suçunun kanun gerekçesini de yukarıda belirtmiştik. Bu kapsamda; failin “kamu görevlisi olmaması” hali ve failin mağdur üzerinde “algılama veya irade yeteneğinin etkilenmesine yol açacak davranışları” gerçekleştirmemesi durumu eziyet suçunu, işkence suçundan ayıran önemli farktır. Yani eziyet suçunda fail kamu görevlisi olmayıp; herhangi bir kimsedir.
Türk Ceza Kanununda eziyet suçunun belirli bir ceza ve yaptırıma bağlanması ile korunan hukuki yarar kişinin onurunun korunması, kişinin vücut bütünlüğünün korunması, kişinin ruh ve beden sağlığının korunmasıdır.
Eziyet suçunda fail açısından kanunda özel bir düzenleme yapılmamış olup; suçun faili herkes olabilmektedir. İşkence suçunda ise suçun failinin kamu görevlisi olması gerekmekte ve bunun yanında işlediği eylemin mutlaka kamu görevi ve yetkisinin sağladığı otorite ve güç kullanarak yapılan bir eylem olması gerekmekteydi. Bu kapsamda eziyet suçu ile işkence suçunda failler birbirlerinden ayrılmaktadır.
Eziyet suçunun mağduru için kanunda özel bir düzenleme bulunmamakta olup; herkes bu suçun mağduru olabilmektedir. TCK 96/2 uyarınca mağdurun; çocuk veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan bir kişi olması ya da gebe bir kadın olması, üstsoy veya altsoy olması, babalık veya analık olması veya failin eşi olması durumunda suçun failine verilecek ceza, suçun basit haline nazaran daha fazla ve ağırdır.
Suçun maddi unsuru failin, bir kimsenin eziyet çekmesine yol açacak davranışları gerçekleştirmesidir. Kanunda bir kimsenin eziyet çekmesine yol açacak davranışlar tek tek belirtilmemiştir; ancak kanun gerekçesinde eziyeti, bir kişiye karşı insan onuru ile bağdaşmayan ve bedensel veya ruhsal yönden acı çekmesine, aşağılanmasına yol açacak davranışlarda bulunulması olarak tanımlamıştır. Kanunda eylem hususunda bir sınırlama bulunmadığı için suç tipi serbest hareketli bir suçtur. Suç fiilinin ani olarak değil, sistematik bir şekilde ve belli bir süreç içerisinde işlenmesi gerekmektedir. Bu eylemin mağdur üzerinde psikolojik ve ruh sağlığı yönünden tahrip edici etkide bir fiil olması gerekmektedir. Mağdura fiziksel ve ruhsal yönden acı veren, mağduru aşağılayan eylemler belirli bir plan ve süreçle işlenirse eziyet suçu; ani olarak gerçekleşir ise eylemin niteliğine göre faile ilgili suçtan ceza verilir.
Eziyet Suçuna Örnek:
Eziyet suçuna örnek olarak gösterilebilir.
Eziyet suçu, sadece kasten işlenebilir. Suçun taksirle işlenebilmesi mümkün değildir. Kast, kanunun suç olarak kabul ettiği bir fiilin ve onu meydana getirecek hareketin neticesini bilerek ve isteyerek işleme iradesidir.
Eziyet suçu, insan onuru ile bağdaşmayan nitelikte olduğu için olağan veya olağanüstü hiçbir durum bu suçu hukuka uygun hale getirmemektedir. Mağdurun rızasının bulunması dahi eziyet suçunu hukuka uygun hale getirmez.
Türk Ceza Kanunu Madde 96/2 ve devamında eziyet suçunun nitelikli hallerine yer verilmiştir. Bu kapsamda:
Belirtilen bu hallerde mağdur üzerindeki olumsuz etki ve ağırlık daha fazla olacağı için kanun hükmü bu durumda cezayı arttırmış olup; sanık hakkında 3 yıldan 8 yıla kadar hapis cezası hükmedilmektedir.
Belirtilen bu hallerde sanık hakkında 3 yıldan 8 yıla kadar hapis cezası hükmedilmektedir.
Teşebbüs, failin suç işlemek üzere icra hareketlerine başlamış olması karşısında elinde olmayan sebeplerle arzu ettiği sonucu gerçekleştirememesi halidir. Eziyet suçunda, icra hareketleri belli kısımlara bölünebiliyor ise teşebbüs mümkün olabilir. Örnek: Failin, mağdura yüksek sesle müzik dinleterek işkence yapacağı sırada elektriklerin kesilmesi ve failin istediği sonuca ulaşamaması halinde eziyet suçu, teşebbüs aşamasında kalmıştır.
Eziyet suçu, iştirak bakımından herhangi bir özellik arz etmemektedir. Mağdura karşı eziyet suçunu gerçekleştiren birden fazla kişi söz konusu olur ise, bu eylemi gerçekleştiren bütün kişiler birlikte fail olarak kabul edilirler ve her bir fail bu suçtan ayrı ayrı cezalandırılır.
Kendi içinde bütünlük oluşturan birden fazla sistematik eylemin varlığı, suçun unsuru olduğu için bu sistematik eylemler hukuki anlamda tek bir fiil oluşturmaktadır.
Eziyet suçunda soruşturma ve kovuşturmasının yapılması şikâyete tabi değildir. İlgili makamlar suçun işlendiği bilgisine ulaştığı anda resen harekete geçmektedir. Mağdur, şikâyetini geri alsa dahi, yargılama devam etmektedir.
Eziyet suçunun yargılamasında görevli mahkeme Asliye Ceza Mahkemeleridir. Yetkili mahkeme ise suçun işlendiği yer mahkemesidir.
Eziyet suçu, uzlaşmaya tabi suçlar arasında değildir. Taraflar aralarında uzlaşma sağlasalar dahi bu durumun soruşturmaya veya kovuşturmaya hiçbir olumlu veya olumsuz etkisi bulunmamaktadır. Soruşturma veya kovuşturma devam etmektedir.
Bir kimsenin eziyet çekmesine yol açacak davranışları gerçekleştiren kişi hakkında 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
Yukarıdaki fıkra kapsamına giren fiillerin; Çocuğa, beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye ya da gebe kadına karşı, üstsoy veya altsoya, babalık veya analığa ya da eşe karşı, işlenmesi halinde, kişi hakkında 3 yıldan 8 yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
“…Suça sürüklenen çocuk hakkında mağdur ...'e yönelik kasten yaralama suçundan verilen hükümle ilgili olarak, suça sürüklenen çocuğun mağduru ranzaya bağladığı nevresimin ucunu yakarak sağ elinin yanmasına neden olduktan sonra çok kısa bir zaman aralığında sopa ve hortum vurmak suretiyle tekrar darp edilmesi şeklinde gerçekleşen eylemlerinin süreklilik arz eder bir tarzda işlenmesi nedeniyle kül halinde eziyet suçundan oluşturduğunun kabulü gerektiğinden, ayrıca yaralama suçundan mahkûmiyetine hükmedilemeyeceğinden bu suçtan verilen kesin karar yönünden kanun yararına bozma yoluna gidilmesi mümkün görülmüştür…” (8. Ceza Dairesi 2020/1013 E. , 2020/14058 K.)
“…Oluşa ve tüm dosya kapsamına göre; sanığın, eşi olan mağduru burnuna sigara bastırarak basit tıbbi müdahale ile giderilebilir şekilde yaralaması şeklinde gerçekleşen eyleminin sistematik bir şekilde ve belli bir süreç içinde gerçekleşmemesi nedeniyle, eziyet suçunu oluşturmadığı, ancak kasten yaralama suçunu oluşturduğu gözetilmeden delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek yazılı gerekçeler ile beraat kararı verilmesi, yasaya aykırı, Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nın 321.maddesi gereğince BOZULMASINA…” (8. Ceza Dairesi 2019/22833 E. , 2019/14999 K.)
“…Somut olayda, sanıkların sistematik ve süreklilik arz edecek biçimde mağdurun ellerini ve ayaklarını ters askıyla bağladıktan sonra üzerinde sigara söndürmeleri, ayak altlarına sopayla vurarak darp etmeleri şeklinde geçekleşen eylemlerinin TCK'nın 96. maddesinde düzenlenen eziyet suçunu oluşturduğu gözetilmeden yazılı şekilde kasten yaralama suçundan hüküm kurulması,yasaya aykırı, sanıklar Tahsin ve İlhan müdafiileri ile sanık ...'nın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken CMUK'nın 321 ve 326. maddeleri gereğince, ceza miktarları yönünden kazanılmış hakları saklı kalmak kaydıyla BOZULMASINA…” (8. Ceza Dairesi 2019/2449 E. , 2019/14546 K.)
“…Daha önce resmi nikahla evli olan katılan ... ile sanık ...'nın boşandıkları ancak katılanın bir süre daha çocuğuna bakmak için sanık ile birlikte yaşamaya devam ettiği, sanığın boşanmadan önce ve sonraki süreçlerde katılana yönelik eziyet suçunu işlediği iddia ve kabul olunan somut olayda , sanığın TCK.nın 96/2-b madde ve fıkrası yerine TCK.nın 96/1.madde ve fıkrası uyarınca cezalandırılmasına karar verilmesi, yasaya aykırı, katılan ..., Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı vekili ve sanığı temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı Yasaya aykırı, katılan ..., Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı vekili ve sanığı temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nın 321.maddesi uyarınca BOZULMASINA…” (8. Ceza Dairesi 2019/12329 E. , 2019/13429 K.)
“…Oluş ve dosya içeriğine göre, sanıkların mağdur ...'e karşı fiziksel şiddet uyguladıkları hususu sabit olmakla birlikte, sanıkların eylemlerini birden farklı zamanlarda gerçekleştiğine dair başkaca delil olmadığı gibi mağdurenin adli tıp raporlarında da bu hususta bir açıklık bulunmadığından sanıkların eylemlerinin kasten yaralama suçunu oluşturacağı, ancak temel ceza belirlenirken yaralanmalarının çokluğunun nazara alınması gerektiği gözetilmeden yanılgılı değerlendirme sonucu sanıkların eylemlerinin eziyet suçu olarak değerlendirilerek, sanıklar hakkında yazılı şekilde hüküm kurulması, yasaya aykırı, sanıkların temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1 maddesi gereğince uygulanması gereken CMUK.nun 321 maddesi uyarınca BOZULMASINA…” (8. Ceza Dairesi 2019/12984 E. , 2019/12140 K.)
“…Somut olayda, oluşa ve tüm dosya kapsamına göre; sanığın aynı evde birlikte yaşadıkları mağdurlara yönelik, farklı tarihlerde gerçekleşen, ancak sistematik ve süreklilik arz edecek biçimde olmayan "o.pu, a.na koyayım, g.tune koyayım" ve "seni öldürüm, seni linç ederim” şekindeki hakaret ve tehdit içerikli sözler söylemesi şeklinde gerçekleşen eylemlerinin TCK.nın 125/1 ve 43. maddelerinde düzenlenmiş olan zincirleme hakaret ve aynı yasanın 106/1-1., 43. maddelerinde düzenlenmiş olan zincirleme basit tehdit suçlarını oluşturduğu gözetilmeden suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı gerekçeler ile eziyet suçundan cezalandırılmasına karar verilmesi; değişen suç vasfına göre de; hakaret suçunun soruşturulması ve kovuşturulması şikayete tabi olduğundan, mağdurların kovuşturma aşamasında şikayetlerinden vazgeçmiş olduklarını beyan etmeleri karşısında; 5237 sayılı TCK.nın 73/6. maddesi gereğince sanığa şikayetten vazgeçmeyi kabul edip etmediği hususu sorularak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerektiğinin gözetilmemesi ve hükümden sonra 02.12.2016 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun'un 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK.nın 253. maddesi ve maddeye eklenen fıkraya göre uzlaşma hükümleri yeniden düzenlenmiş olmakla sanığa isnat edilen 5237 sayılı TCK.nın 106/1. maddesi kapsamındaki tehdit suçunun uzlaştırma kapsamına alındığı nazara alınarak, uzlaştırma işlemi yapılıp sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması; yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken CMUK.nun 321. maddesi gereğince BOZULMASINA…” (8. Ceza Dairesi 2019/12884 E. , 2019/10554 K.)
“…İlköğetim Okulu 1. sınıf öğrencisi olan mağdur ...'nın okulun bahçesinde oynadığı sırada, basketbol oynamak için okulun bahçesine gelen suça sürüklenen çocuk ve sanıkların mağdurdan basket sahasından ayrılmasını ve topu kendilerine vermesini istedikleri, mağdurun topu vermemesi ve basket sahasından ayrılmaması üzerine mağduru kolundan tutup okulun bahçesinin yanında bulunan alana götürerek burada birlikte mağdura vurmak ve kolunda sigara söndürmek suretiyle basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaralamaları şeklinde gelişen eylemlerinin; sistematik ve süreklilik arz etmeyecek şekilde, aniden gelişen bir olay olması nedeniyle, beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak kişiye karşı kasten silahla yaralama suçunu oluşturacağı gözetilerek olayın oluş şekli ve birden fazla nitelikli halin birleşmesi nedeniyle alt sınırdan uzaklaşılarak hükümler kurulması gerekirken yazılı gerekçe ile eziyet suçundan cezalandırılmalarına karar verilmesi, yasaya aykırı, suça sürüklenen çocuk müdafi ve sanıklar müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken CMUK.nun 321. maddesi gereğince BOZULMASINA…” (8. Ceza Dairesi 2018/11933 E. , 2019/821 K.)
“…Oluş, adli rapor ve tüm dosya kapsamına, doktor raporuna göre, olay tarihinde mağdur ile resmi evli olan sanığın, mağdurun kayınpederinin isteğini yerine getirmemesine kızarak darp edip doktor raporunda belirtildiği gibi basit tıbbi müdahale ile iyileşir şekilde yaralaması eylemi dışında mağdura eziyet suçunu işlediğine ilişkin mahkumiyetine yeterli kuşkudan uzak kesin ve inandırıcı kanıt elde edilemediği ve olay tarihinde mağduru dövmesinin de sistematik ve süreklilik arz etmeyecek şekilde, aniden gelişen bir olay olması nedeniyle, sanığın eyleminin eşe karşı kasten yaralama suçunu oluşturacağı gözetilmeden, yazılı şekilde eziyet suçundan cezalandırılmasına karar verilmesi, yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazı bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken CMUK.nun 321. maddesi gereğince BOZULMASINA…” (8. Ceza Dairesi 2018/6869 E. , 2018/10777 K.)
CEZA AVUKATI – AĞIR CEZA AVUKATI – İSTANBUL AĞIR CEZA AVUKATI İnternet sitemizde yer alan tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Avukat Fatih Yaşar’ a aittir. Sitemizdeki makalelerin kopyalanması ve izinsiz olarak alınması durumunda hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. |