Dilencilik Suçu (TCK Madde 229)

DİLENCİLİK SUÇU VE CEZASI 

Dilencilik suçu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Üçüncü Kısım Topluma Karşı Suçlar Yedinci Bölüm Genel Ahlaka Karşı Suçlar başlığı altında TCK madde 229’ da düzenlenmiştir. Kanun hükmü şöyledir:

TCK MADDE 229
Dilencilik  
Madde 229-  
(1) Çocukları, beden veya ruh bakımından kendini idare edemeyecek durumda bulunan kimseleri dilencilikte araç olarak kullanan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. 
(2) Bu suçun üçüncü derece dâhil kan veya kayın hısımları ya da eş tarafından işlenmesi halinde verilecek ceza yarı oranında artırılır. 
(3) Bu suçun örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenmiş olması halinde, verilecek ceza bir kat artırılır.

Dilencilik, halk dilinde yardıma muhtaç olduğu gerekçesi ile başka insanlardan para, yiyecek vb. şeyler istemek olarak tanımlanmaktadır. Dilencilik, birçok toplumda sıklıkla görülmektedir. Bazı insanlar ise bu durumu kendilerine meslek haline getirmişlerdir. Ülkemizde dilenciliğin önüne geçilebilmesi için hem Türk Ceza Kanunumuzda hem de Kabahatler Kanununda belli yaptırımlar öngörülmüştür. Bireysel olarak dilencilik yapmak 5326 sayılı Kabahatler Kanunda düzenlenmişken; çocukları, beden veya ruh bakımından kendisini idare edemeyecek durumda bulunan kimseleri dilencilikte araç olarak kullanan kişilerin durumuna 5237 sayılı Türk Ceza Kanunda yer verilmiştir. Özetle Kabahatler Kanununda “dilenme” eylemi, Türk Ceza Kanununda ise “dilendirme” eylemi düzenlenmiştir. Konuya açıklık getirmek amacıyla Kabahatler Kanunu Madde 33 hükmüne aşağıda yer verilmiştir.

KABAHATLER KANUNU MADDE 33
Dilencilik  
Madde 33 –  
(1) Dilencilik yapan kişiye, elli Türk Lirası idarî para cezası verilir. Ayrıca, dilencilikten elde edilen gelire el konularak mülkiyetin kamuya geçirilmesine karar verilir. 
(2) Bu kabahat dolayısıyla idarî para cezasına ve el koymaya kolluk veya belediye zabıta görevlileri, mülkiyetin kamuya geçirilmesine mülkî amir veya belediye encümeni karar verir.

KORUNAN HUKUKİ YARAR 

Dilencilik suçu ile toplumun genel ahlakı korunup; güvence altına alınmıştır. Bu kapsamda insanların manevi duygularının sömürülmesinin de önüne geçilmek istenmiştir. Dilencilik, insanlık onurunu da olumsuz olarak etkilediği için bu suç tipi ile insanlık onuru da korunmaktadır. 

SUÇUN FAİLİ 

Türk Ceza Kanununa göre fiili gerçekleştiren kişi fail olarak tanımlanmıştır. Dilencilik suçunun faili açısından kanunda özel bir düzenleme yapılmamış olup; bu suçun faili herhangi bir kimse olabilir. Herkes tarafından işlenmesi mümkün olmayan, sadece belli bir sıfata sahip şahıslar tarafından işlenebilen suçlara özgü suç (mahsus) suçlar denilmektedir. Bu açıdan da değerlendirildiğinde dilencilik suçu özgü bir suç değildir. Ancak TCK 229/2 hükmüne göre, dilencilik suçunun üçüncü derece dâhil kan veya kayın hısımları ya da eş tarafından işlenmesi halinde verilecek ceza suçun basit haline nazaran ağırdır. Bu açıdan değerlendirildiğinde dilencilik suçu görünüşte özgü suçlar içerisinde yer alır. 

SUÇUN MAĞDURU 

Dilencilik suçunun mağduru toplumu oluşturan bütün bireylerdir. Bu suç tipinde dilenen kimseye üzülerek veya acıyarak menfaat temin eden kimseler suçtan zarar gören konumundadırlar. 

SUÇUN MADDİ UNSURU 

Dilencilik suçunu oluşturan eylem kanunda; “çocukları, beden veya ruh bakımından kendisini idare edemeyecek durumda bulunan kimseleri dilencilikte araç olarak kullanma” olarak belirtilmiştir. Bu hususta dilencilik kabahati ile dilencilik suçunu birbirine karıştırmamak gerekir. Çocuk ya da beden veya ruh bakımından kendisini idare edemeyecek durumda olan bir kimsenin sadece kendisinin dilenmesi, dilencilik suçunu oluşturmayıp; dilencilik kabahatini oluşturur. Aradaki farkın daha iyi anlaşılabilmesi için her iki kanun maddesini de yukarıda belirtmiştik. Özetle dilencilik yapmak TCK’ ya göre suç değildir. Dilencilik yapmak bir kabahattir ve bu husus kabahatler kanunda düzenlenmiştir. Bunun yanında çocukları, beden veya ruh bakımından kendisini idare edemeyecek durumda bulunan kimselere dilencilik yaptırmak TCK 229’a göre suç teşkil etmektedir. 

SUÇUN MANEVİ UNSURU 

Dilencilik suçunun manevi unsuru kasttır. Fail; bu suç tipinde suçun kanuni tanımındaki unsurları bilerek ve isteyerek eylemini gerçekleştirmektedir. Dilencilik suçunun taksirle işlenebilmesi mümkün değildir. Bu suç tipinin olası kastla işlenebilmesi de mümkündür. 

DİLENCİLİK SUÇUNDA CEZAYI AĞIRLAŞTIRICI NİTELİKLİ HALLER  

Dilencilik suçunun nitelikli halleri kanun uyarınca şöyledir: 1- Suçun üçüncü derece dâhil kan veya kayın hısımları ya da eş tarafından işlenmesi: Suçun belirtilen şekilde işlenmesi halinde faile verilecek ceza yarı oranında arttırılmaktadır. 2- Suçun örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenmiş olması: Suçun belirtilen şekilde işlenmesi halinde faile verilecek ceza bir kat arttırılmaktadır. 

HUKUKA UYGUNLUK SEBEPLERİ 

Dilencilik suçunda meşru müdafaa ve kanun hükmünün yerine getirilmesi durumlarının fail lehine uygulanması mümkün değildir. Dilencilik suçunda araç olarak kullanılan kimselerin rızasının bulunması da suçun oluşmasına engel değildir. Ancak bu suç tipinde zorunluluk hali hükümlerinin uygulanabilmesi mümkündür. Örneğin tedaviye muhtaç kanser hastası olan annesini tedavi ettirebilmek için başka hiçbir yolu kalmayan ve bu eyleme başvuran fail zorunluluk hali hükümlerinden faydalanabilir. 

SUÇUN ÖZEL GÖRÜNÜŞ BİÇİMLERİ 

1- TEŞEBBÜS:  

Teşebbüs, failin suç işlemek üzere icra hareketlerine başlamış olması karşısında elinde olmayan sebeplerle arzu ettiği sonucu gerçekleştirememesi halidir. İcra hareketlerinin bölünebilir olduğu durumlarda dilencilik suçuna teşebbüs mümkün olabilir. Suça teşebbüs halinde TCK 35 hükümleri uygulanır. Bu hüküm uyarınca kişi, işlemeyi kastettiği bir suçu elverişle hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamaz ise teşebbüsten dolayı sorumlu tutulur. Suça teşebbüs halinde fail, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığına göre, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine on üç yıldan yirmi yıla kadar, müebbet hapis cezası yerine dokuz yıldan on beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Diğer hallerde verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilir. 

2- İŞTİRAK:   Dilencilik suçunda iştirak konusunda genel hükümler uygulanır. Bu suç tek bir kişi tarafından işlenebileceği gibi suçun birden fazla kişi tarafından işlenmesi de mümkündür. Bu anlamda, kanunun suç saydığı bir eylemin birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi, suça iştirak olarak ifade edilmektedir. Bu suç eylemini gerçekleştiren birden fazla kişi söz konusu olur ise, bu eylemi gerçekleştiren bütün kişiler birlikte fail olarak kabul edilirler ve her bir fail bu suçtan dolayı ayrı ayrı cezalandırılır. Bir kişi tarafından işlenebilen bir suçun birden fazla kişi tarafından işbirliği içerisinde işlenmesi iştirak olarak nitelendirilir. 

3- İÇTİMA: 

Fuhuş suçunda içtima konusunda özel bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu sebeple genel hükümler uygulanır. Suçların içtimai, bir kişinin ceza kanunu birden fazla kez ihlal etmesi ve bu sebeple birden fazla suçtan sorumlu tutulması hallerinde karşımıza çıkan bir terimdir. Failin, tek bir eylemle birden fazla hukuki yararı ihlal etmesi halinde veya farklı eylemlerle aynı hukuki yararı ihlal etmesi hallerinde suçların içtimai söz konusu olur. Suçların zincirleme veya fikri ya da gerçek içtima şeklinde işlenmesi mümkündür. Yargıtay kararları uyarınca araya zaman aralığı girmediği ve fiilin kesintiye uğramadan devam ettiği durumlarda, eylemin tek olarak kabul edilmesi gerektiği ve zincirleme suç hükümlerinin uygulanamayacağı görüşü hâkimdir. 

UZLAŞTIRMA 

Dilencilik suçu, uzlaşma hükümleri kapsamında olmayıp; uzlaştırma hükümleri bu suç için uygulanmaz. 

SORUŞTURMA VE KOVUŞTURMANIN YAPILMASI 

Dilencilik suçunda soruşturma ve kovuşturmanın yapılması şikâyete tabi olmayıp; ilgili makamlar suçun işlendiği bilgisine ulaştığı anda resen harekete geçmektedirler. 

GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEME  

Dilencilik suçunun yargılamasında görevli mahkeme Asliye Ceza Mahkemeleridir. Yetkili mahkeme ise suçun işlendiği yer mahkemesidir. 

DAVA ZAMANAŞIMI SÜRESİ 

Ceza yargılamasının kamu düzenine ilişkin olması sebebiyle zamanaşımı hususu savcı veya hâkim tarafından resen nazara alınmaktadır. Dilencilik suçunda dava zamanaşımı süresi 8 yıldır

DİLENCİLİK SUÇUNUN CEZASI VE YAPTIRIMI 

Dilencilik suçunun basit hali yani TCK 229/1 için öngörülen ceza yaptırımı 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasıdır. Suçun üçüncü derece dâhil kan veya kayın hısımları ya da eş tarafından işlenmesi halinde verilecek ceza yarı oranında arttırılmaktadır. Bu suçun örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenmiş olması halinde, verilecek ceza bir kat arttırılmaktadır. 

YARGITAY KARARLARI 

DİLENCİLİK SUÇUNDA DÜŞME KARARI VE DAVA ZAMANAŞIMI 

İlk derece mahkemesince verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü: Suça sürüklenen çocuk hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan kurulan hükmün incelenmesinde; Delilleri takdir ve gerekçesi gösterilmek suretiyle ceza verilmesine yer olmadığına dair verilen hüküm usul ve kanuna uygun olduğundan, katılan mağdur vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, Suça sürüklenen çocuk hakkında dilencilik suçundan kurulan hükmün temyiz incelemesine gelince; Suça sürüklenen çocuğa isnat edilen dilencilik suçunun 5237 sayılı TCK'nın 229. maddesinde öngörülen cezasının üst sınırı itibariyle aynı Kanunun 66/1-e, 66/2. maddelerine göre belirlenen 5 yıl 4 aylık asli dava zamanaşımına tâbi olduğu ve suça sürüklenen çocuğun mahkeme sorgusunun yapıldığı 13.01.2009 tarihinden inceleme gününe kadar zamanaşımını kesen başka bir neden olmaksızın anılan sürenin geçtiği anlaşıldığından, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, suça sürüklenen çocuk hakkında açılan kamu davasının 1412 sayılı CMUK'nın 322 ve 5271 sayılı CMK'nın 223/8. maddeleri gereğince zamanaşımı nedeniyle DÜŞMESİNE, 09.11.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. (14. Ceza Dairesi 2016/10517 E. , 2017/5492 K.) 

FAİLİN AKIL HASTASI OLAN MAĞDURU DİLENDİRMESİ EYLEMİ  

“…Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü: Oluşa, sanığın aşamalardaki ikrarına, tanık M. C. poliste alınan beyanına ve tüm dosya kapsamına göre; olay günü sanığın akıl hastası olan mağduru tekerlekli sandalye ile gezdirerek ilahi söylediği ve yoldan geçen kişilerden para istediği olayda, sanığın dilencilik suçundan mahkûmiyeti yerine yazılı şekilde beraatine karar verilmesi, Kanuna aykırı, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK.nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 30.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi…” (14. Ceza Dairesi 2013/414 E. , 2014/10702 K.) 

KÖTÜ MUAMELE SUÇU İLE DİLENCİLİK SUÇUNUN BİRBİRİNE KARIŞTIRILMASI  

“…Kötü muamele suçundan sanık ... hakkında 15.12.2010 tarihli hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin karar kaldırılarak hükmün açıklanmasına ve 5237 sayılı TCK.nun 232/1. madde ve fıkrası uyarınca mahkumiyetine dair; KARŞIYAKA 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 13.02.2015 gün ve 2014/600 esas, 2015/72 karar sayılı hükmünün süresi içinde Yargıtay'ca incelenmesi sanık tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı Cumhuriyet Başsavcılığından tebliğname ile daireye gönderilmekle incelendi: Gereği görüşülüp düşünüldü: 20.04.2003 doğumlu oğlu mağduru, mendil sattırmak suretiyle dilencilik yaptırdığı anlaşılan sanığın eyleminin, TCK.nun 229/1. madde ve fıkrasında tanımlanan dilencilik suçunu oluşturduğu gözetilmeden, suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde kötü muamele suçundan mahkumiyet hükmü kurulması, Gerekçeli karar başlığında suç tarihinin "15.09.2009" yerine “16.09.2009" olarak yazılması, Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan CMUK.nun 326/son maddesi uyarınca kazanılmış hakkı saklı kalmak kaydıyla hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, 31.10.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi…” (8. Ceza Dairesi 2017/23763 E. , 2018/11984 K.) 

DİLENCİLİK SUÇUNDA BİRDEN FAZLA KİŞİYE KARŞI TEK BİR FİİLE SUÇUN İŞLENMESİ VE TCK 43 HÜKMÜ UYARINCA “ZİNCİRLEME SUÇ” HÜKÜMLERİNİN UYGULANMASI  

“…Gereği görüşülüp düşünüldü: 1- Suça sürüklenen çocuk hakkında yaralama suçundan hükmolunan adli para cezasının tutarına ve karar tarihinde yürürlükte olan 6217 sayılı Kanunun 26. maddesiyle eklenen 5320 sayılı Yasanın geçici 2. maddesine göre hüküm, kesin nitelikte olup temyizi olanaklı olmadığından suça sürüklenen çocuk müdafiinin temyiz isteğinin 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken CMUK.nun 317. maddesi gereğince oybirliğiyle (REDDİNE), 2- Suça sürüklenen çocuk hakkında dilencilik suçundan kurulan hükmün temyiz incelenmesinde;  Yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak: Suça sürüklenen çocuğun, bir suç işleme kararının icrası kapsamında, birden fazla kişiye karşı tek bir fiille suçu işlemesi nedeniyle TCK.nun 43/1. maddesi uyarınca bir cezaya hükmedilmesi ve aynı Yasanın 43/2. maddesi uyarınca artırım yapılması yerine, yazılı şekilde iki ayrı cezaya hükmedilmesi, Yasaya aykırı, suça sürüklenen çocuk müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken CMUK.nun 321. maddesi uyarınca (BOZULMASINA),13.01.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi…” (8. Ceza Dairesi 2015/6375 E. , 2016/308 K.)

CEZA AVUKATI – AĞIR CEZA AVUKATI – İSTANBUL AĞIR CEZA AVUKATI

İnternet sitemizde yer alan tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Avukat Fatih Yaşar’ a aittir. Sitemizdeki makalelerin kopyalanması ve izinsiz olarak alınması durumunda hukuki ve cezai işlem yapılacaktır.