Aile Hukukundan Kaynaklanan Yükümlülüğün İhlali Suçu (TCK Madde 233)

AİLE HUKUKUNDAN KAYNAKLANAN YÜKÜMLÜLÜĞÜN İHLALİ SUÇU

Aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüğün ihlali suçu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Üçüncü Kısım Topluma Karşı Suçlar Sekizinci Bölüm Aile Düzenine Karşı Suçlar başlığı altında TCK Madde 233’ de düzenlenmiştir. Kanun hükmü şöyledir:

TCK MADDE 233
Aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüğün ihlali 
Madde 233- 
(1) Aile hukukundan doğan bakım, eğitim veya destek olma yükümlülüğünü yerine getirmeyen kişi, şikâyet üzerine, bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. 
(2) Hamile olduğunu bildiği eşini veya sürekli birlikte yaşadığı ve kendisinden gebe kalmış bulunduğunu bildiği evli olmayan bir kadını çaresiz durumda terk eden kimseye, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası verilir. 
(3) Velayet hakları kaldırılmış olsa da, itiyadi sarhoşluk, uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin kullanılması ya da onur kırıcı tavır ve hareketlerin sonucu maddi ve manevi özen noksanlığı nedeniyle çocuklarının ahlak, güvenlik ve sağlığını ağır şekilde tehlikeye sokan ana veya baba, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Aile kurumu, toplum açısından son derece önemli olup; birçok işlevi yerine getirmektedir. Bireylerin sosyal hayata kazandırılmasında rolü büyüktür. Anayasamızın 41. Maddesinde de ailenin korunması ve çocuk hakları üzerinde durulmuştur. Anayasa madde 41 uyarınca: “…Aile, Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır. Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır, teşkilatı kurar. Her çocuk, korunma ve bakımdan yararlanma, yüksek yararına açıkça aykırı olmadıkça, ana ve babasıyla kişisel ve doğrudan ilişki kurma ve sürdürme hakkına sahiptir. Devlet, her türlü istismara ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirleri alır…” Aile düzeninin korunması için yasa koyucu, aile düzenini bozan eylemleri cezai yaptırıma tabi tutarak aile ve toplumsal barışı sağlamayı hedeflemiştir. 

SUÇLA KORUNAN HUKUKİ YARAR 

Aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüğün ihlali suçu ile aile düzeninin korunması amaçlanmıştır. Huzurlu ailelerde yetişen bireyler toplumda refah ortamını oluşturacağı için kanun koyucu bu yükümlülüğün ihlalini cezai yaptırıma tabi kılmıştır. 

SUÇUN FAİLİ  

Türk Ceza Kanuna göre fiili gerçekleştiren kişi fail olarak tanımlanmıştır. Aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüğün ihlali suçu özgü suç olup; suç ancak belirli özellikleri ve nitelikleri bünyesinde barındıran kimseler tarafından işlenebilir. TCK 233/1 uyarınca suçun mağduru çocuk olduğunda fail, anne veya baba olabilir. Mağdur eş olur ise suçun faili diğer eş olabilir. TCK 233/2 uyarınca suçun faili, gebe kadını hamile bırakan erkektir.  TCK 233/3 uyarınca suçun faili, velayet hakkı olan veya velayet hakkı kaldırılmış anne ya da baba olabilir. 

SUÇUN MAĞDURU  

Mağdur, kısaca işlenen suç eylemi nedeniyle haksızlığa uğrayan veya hakkı ihlal edilen kişiyi ifade etmektedir. TCK 233/1 uyarınca suçun mağduru; bakım, eğitim ve destek olma yükümlülüklerinin yerine getirilmemesi durumunda zarar görecek olan çocuk veya eştir. TCK 233/2 uyarınca suçun mağduru gece eş veya sürekli birlikte yaşanılan evli olmayan gebe kadındır. TCK 233/3 uyarınca suçun mağduru; ahlak, güvenlik ve sağlığı tehlikeye sokulan velayet altındaki veya velayet kalkmış olsa bile failin çocuklarıdır. 

SUÇUN MADDİ UNSURU  

Ceza hukukunda hareket sadece icrai olmak zorunda değildir. Bazı durumlarda hareketsiz kalmakta bir hareket olarak kabul edilebilir. Kişinin kendisinden bekleneni gerçekleştirmeyip hareketsiz kalması halinde ihmal durumu söz konusu olur. TCK 233’ de suçun maddi unsuru seçimlik hareketli ve bağlı hareketlidir. TCK 233/1 uyarınca suçun maddi unsuru failin aile hukukundan doğan bakım, eğitim veya destek olma yükümlülüğünü yerine getirmemesi ile oluşur. TCK 233/2 uyarınca suçun maddi unsuru; failin, hamile olduğunu bildiği eşini veya sürekli birlikte yaşadığı ve kendisinden gebe kalmış bulunduğunu bildiği evli olmayan bir kadını çaresiz durumda terk etmesi ile oluşur. TCK 233/3 uyarınca suçun maddi unsuru; failin velayet hakları kaldırılmış olsa da, itiyadi sarhoşluk, uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin kullanılması ya da onur kırıcı tavır ve hareketlerin sonucu maddi ve manevi özen noksanlığı nedeniyle çocuklarının ahlak, güvenlik ve sağlığını ağır şekilde tehlikeye sokması ile oluşur. 

SUÇUN MANEVİ UNSURU  

Aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüğün ihlali suçunun manevi unsuru kasttır. Fail; bu suçta suçun kanuni tanımındaki unsurları bilerek ve isteyerek eylemini gerçekleştirmektedir. Suçun olası kast ile işlenebilmesi de söz konusu olabilir. TCK 21/2 hükmü uyarınca: “Kişinin, suçun kanuni tanımındaki unsurların gerçekleşebileceğini öngörmesine rağmen, fiili işlemesi halinde olası kast vardır. Bu halde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda müebbet hapis cezasına, müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda yirmi yıldan yirmi beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur; diğer suçlarda ise temel ceza üçte birden yarısına kadar indirilir.” Bu suçun taksirle işlenebilmesi mümkün değildir. 

HUKUKA AYKIRILIK UNSURU  

Aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüğün ihlali suçunda mağdurun kendisine karşı işlenen eylemi onaylaması halinde rıza söz konusu olur. Eğer bu suç eylemi, mağdurun üzerinde mutlak surette tasarruf edebileceği bir hakka yönelmiş ise, bu durumda hukuka uygunluk sebebi söz konusu olabilir. 

SUÇUN ÖZEL GÖRÜNÜŞ BİÇİMLERİ  

1- TEŞEBBÜS: 

Teşebbüs, failin suç işlemek üzere icra hareketlerine başlamış olması karşısında elinde olmayan sebeplerle arzu ettiği sonucu gerçekleştirememesi halidir. Aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüğün ihlali suçu, teşebbüs elverişli bir suç tipi değildir. 

2. İŞTİRAK:  

Aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüğün ihlali suçunda iştirak konusunda genel hükümler uygulanır. Bu suç tek bir kişi tarafından işlenebileceği gibi suçun birden fazla kişi tarafından işlenmesi de mümkündür. Bu anlamda, kanunun suç saydığı bir eylemin birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi, suça iştirak olarak ifade edilmektedir. Bu suç eylemini gerçekleştiren birden fazla kişi söz konusu olur ise, bu eylemi gerçekleştiren bütün kişiler birlikte fail olarak kabul edilirler ve her bir fail bu suçtan dolayı ayrı ayrı cezalandırılır. Bir kişi tarafından işlenebilen bir suçun birden fazla kişi tarafından işbirliği içerisinde işlenmesi iştirak olarak nitelendirilir. 

3. İÇTİMA: 

Suçların içtimai, bir kişinin ceza kanunu birden fazla kez ihlal etmesi ve bu sebeple birden fazla suçtan sorumlu tutulması hallerinde karşımıza çıkan bir terimdir. Failin, tek bir eylemle birden fazla hukuki yararı ihlal etmesi halinde veya farklı eylemlerle aynı hukuki yararı ihlal etmesi hallerinde suçların içtimai söz konusu olur. Failin eylemi, aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüğün niteliğini aşarsa fikri içtima hükümleri uyarınca (TCK 44) “işlediği bir fiil ile birden fazla farklı suçun oluşmasına sebebiyet veren kişi, bunlardan en ağır cezayı gerektiren suçtan dolayı cezalandırılır.” hükmü uygulanır. Kötü muamele suçunda TCK 43/2 hükmü uyarınca somut olayın özelliklerine göre zincirleme suç hükümleri uygulanabilir. 

UZLAŞTIRMA 

Aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüğün ihlali suçunun TCK 233/1’ deki hali uzlaşma hükümleri kapsamındadır. Mahkemenin soruşturma veya kovuşturma evresinde uzlaştırma prosedürünü uygulanması, uzlaşmanın sağlanamaması durumunda yargılamaya devam edilmesi gerekir. 

SORUŞTURMA VE KOVUŞTURMANIN YAPILMASI  

Aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüğün ihlali suçunun sadece TCK 233/1 hükmü şikâyete tabidir. Suçtan zarar gören mağdur, fiili ve faili öğrendiği andan itibaren 6 ay içinde şikâyet hakkını kullanmalıdır. Suçun diğer şekillerde işlenmesi halinde soruşturma ve kovuşturmanın yapılması şikâyete tabi olmayıp; ilgili makamlar suçun işlendiği bilgisine ulaştığı anda resen harekete geçmektedirler. 

GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEME  

Aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüğün ihlali suçunun yargılamasında görevli mahkeme Asliye Ceza Mahkemeleridir. Yetkili mahkeme ise suçun işlendiği yer mahkemesidir. 

DAVA ZAMANAŞIMI SÜRESİ  

Ceza yargılamasının kamu düzenine ilişkin olması sebebiyle zamanaşımı hususu savcı veya hâkim tarafından resen nazara alınmaktadır. Aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüğün ihlali suçunda dava zamanaşımı süresi 8 yıldır

AİLE HUKUKUNDAN KAYNAKLANAN YÜKÜMLÜLÜĞÜN İHLALİ SUÇUNUN CEZASI VE YAPTIRIMI       

Aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüğün ihlali suçunun TCK 233/1 fıkrası uyarınca işlenmesi halinde faile şikâyet üzerine 1 yıla kadar hapis cezası verilir. Suçun TCK 233/2 uyarınca işlenmesi durumunda faile 3 aydan 1 yıla kadar hapis cezası verilir. Suçun 233/3 fıkrası ile işlenmesi halinde ise faile 3 aydan 1 yıla kadar hapis cezası verilmektedir. 

YARGITAY KARARLARI  

AİLE HUKUKUNDAN KAYNAKLANAN YÜKÜMLÜLÜĞÜN İHLALİ SUÇUNUN TCK 233/1 FIKRA HÜKMÜ UYARINCA İŞLENMESİ HALİNDE UZLAŞMA HÜKÜMLERİNİN UYGULANMASI GEREKİR

“…Yerel Mahkemece bozma üzerine verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü: Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi. Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre, yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir. Ancak; Sanık hakkında TCK'nın 97. maddesi kapsamındaki terk suçundan dava açılarak hüküm kurulduğu, sonrasında dairemizin 07/07/2015 tarihli bozma ilamı üzerine sanık hakkında TCK'nın 233/1. maddesi kapsamındaki aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüğün ihlali suçundan hüküm kurulduğunun anlaşılması karşısında,suçun hukuki niteliğinin değişmesi nedeniyle sanığa yükletilen aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüğün ihlali suçunun uzlaşmaya tabi hale geldiği anlaşılmakla, CMK'nın 253 ve 254. maddeleri uyarınca uzlaşma hükümlerinin uygulanması ve sonucuna göre sanığın hukuksal durumunun belirlenmesi gerektiğinin gözetilmemesi, Kanuna aykırı, sanık ... müdafiinin temyiz nedenleri yerinde görülmekle, tebliğnameye uygun olarak, HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 06/04/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi…” (4. Ceza Dairesi 2018/3105 E. , 2021/11860 K.) 

AİLE HUKUKUNDAN KAYNAKLANAN YÜKÜMLÜLÜĞÜN İHLALİ SUÇUNDA ŞİKAYETTEN VAZGEÇME VE DÜŞME KARARI 

“…Yaşı küçük mağdurların yasal temsilcisi olan ... ’in 01/03/2012 tarihli duruşmada sanık hakkındaki şikayetinden vazgeçtiği, sanığın da 28/11/2011 tarihli duruşmada bu vazgeçmeyi kabul ettiğinin anlaşıldığı olayda, sanığa yükletilen TCK’nın 233/1. maddesinde tanımlanan aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüğün ihlali suçunun takibinin şikayete bağlı olması karşısında, şikayetten vazgeçme nedeniyle TCK'nın 73/4 ve CMK'nın 223/8. maddeleri uyarınca kamu davasının düşürülmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi, Kanuna aykırı, sanık ...’in temyiz iddiaları bu nedenle yerinde görülmekle tebliğnameye aykırı olarak, HÜKMÜN BOZULMASINA, ancak, yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu hususta, 5320 sayılı Kanun'un 8/1. madde ve fıkrası aracılığıyla 1412 sayılı CMUK’nın 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak karar verilmesi mümkün olduğundan, şikayetten vazgeçme nedeni ile sanık hakkında açılan kamu davasının TCK’nın 73. ve CMK’nın 223/8. maddeleri gereğince DÜŞMESİNE, 09/12/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi…” (4. Ceza Dairesi 2020/18785 E. , 2020/19050 K.) 

SANIĞIN, VELAYETİ KENDİSİNDE OLAN KIZINI OKULA GÖNDERMEMESİ VE MAĞDURUN FİZYOLOJİK, PSİKOLOJİK VE KÜLTÜREL GELİŞİMİNİ OLUMSUZ YÖNDE ETKİLEYECEK ORTAMDA BIRAKMASI “AİLE HUKUKUNDAN KAYNAKLANAN YÜKÜMLÜLÜĞÜN İHLALİ SUÇUNU” OLUŞTURUR 

“…Bu açıklamalar ışığında somut olayda; Katılan mağdure ...'in aşamalarda, yasal velisi olan annesi sanık ... ... ile gayri resmi olarak evlilik hayatı yaşayan ve yanında kaldıkları ...'ın tarikat şeyhi olduğunu, kendisine dört kez muska yazdığını, kız arkadaşlarını da dergaha getirmesini telkin ettiğini, annesinin kendisini 2010-2011 eğitim öğretim yılının 2. döneminde zorunlu olan ilköğretim 8. sınıfına göndermediğini ileri sürmesi ve katılan ... vekilinin okuldan aldığı ıslak imzalı ve mühürlü öğrenim belgesinden de bu durumun doğrulanması karşısında,
Katılan ...'in de, kızı olan mağdure ...'in beyanlarıyla benzer iddialarda bulunduğu anlaşılmakla, Sanık...'nın velayeti kendisinde olan kızı mağdure ...’i, kanuni zorunluluğa rağmen okula göndermeyip, mağdurenin fizyolojik, psikolojik ve kültürel gelişimini olumsuz yönde etkileyecek ortamda bırakmaktan ibaret eyleminin TCK'nın 233. maddesinde düzenlenen suçu oluşturduğu gözetilmeden, dosya kapsamıyla uyuşmayan yetersiz gerekçeyle beraat kararı verilmesi, Kanuna aykırı ve katılan ... vekili ile katılan ...'in temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden tebliğnameye aykırı olarak, HÜKMÜN 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine. 20/06/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi…” (19. Ceza Dairesi 2016/4638 E. , 2016/19908 K.) 

EVLİ OLAN SANIĞIN EVİ TERK EDERKEN ELEKTRİK VE SUYU KAPATTIRMASI; BU SEBEPLE 13 YAŞINDAKİ KIZINI ELEKTRİKSİZ VE SUSUZ BIRAKMASI EYLEMİ “AİLE HUKUKUNDAN KAYNAKLANAN YÜKÜMLÜLÜĞÜN İHLALİ” SUÇUNU OLUŞTURUR 

“…Katılanla resmen evli olan sanığın tartışma nedeniyle evi terk ederken, elektrik ve suyu ilgili birimlerden kapattırarak katılan ve 13 yaşındaki kızını elektriksiz ve susuz bıraktığı, katılan ve onun beyanlarını doğrulayan tanık Pelin'in ifadesi ile görgü tespit
tutanağından anlaşılması karşısında; Türk Medeni Kanunu’nun 185/2. maddesinde öngörülen çocukların bakım, eğitim ve gözetimine özen gösterme yükümlülüğüne aykırı davranan ve aynı Kanunun 194/1. maddesindeki buyurucu hükme aykırı biçimde, karısının aile konutu üzerindeki haklarını sınırlayan sanığın, aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüğün ihlali suçundan mahkumiyeti yerine beraatine karar verilmesi, Kanuna aykırı ve katılan A.. O.. vekilinin temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 02/07/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi…” (4. Ceza Dairesi 2013/17388 E. , 2015/32944 K.) 

AİLE HUKUKUNDAN KAYNAKLANAN YÜKÜMLÜLÜĞÜN İHLALİ SUÇUNDA SANIĞA HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİ BIRAKILMASI KARARI (HAGB) VERİLİP VERİLMEYECEĞİNİN DEĞERLENDİRİLMEMESİ 

“…5271 sayılı CYY'nin 231. maddesinin 5728 sayılı Yasa ile değişik 5. fıkrasında, "Sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza, iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezası ise; mahkemece, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir. Uzlaşmaya ilişkin hükümler saklıdır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukuki sonuç doğurmamasını ifade eder." 6. fıkrasında ise, "Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için; a) Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkum olmamış bulunması, b) Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları gözönünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması, c) Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi, gerekir." hükümleri yer almaktadır. İncelenen somut olayda, mahkemece, aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüğün ihlali suçunu işleyen sanık hakkında, TCY'nin 233/1, 52/1. maddeleri uyarınca 600 TL adli para cezasına hükmolunduğu, dosya içindeki adli sicil belgesine göre sanığın sabıkasız olduğu, görülmektedir. Sanık hakkında, CYY'nin 231. maddesinin uygulanması açısından yasal bir engel bulunmadığı anlaşılmaktadır. Anılan yasa hükmü, YCGK'nın yukarıda belirtilen ilkesel nitelikteki kararıyla birlikte değerlendirildiğinde, mahkemece, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin CYY'nin 231. maddesinin gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır. Mahkemenin, karar tarihinde yürürlükte bulunan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin CYY'nin 231. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağına ilişkin bir değerlendirme yapmadan ve ulaştığı sonucu gerekçeye yansıtmadan kurduğu mahkumiyet hükmünün hukuka aykırı olduğu açıktır. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığımın düzenlediği tebliğnamedeki dü-şünce yerinde görüldüğünden, aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüğün ihlali suçundan sanık Aynur hakkında, Tokat Birinci Sulh Ceza Mahkemesi'nce kesin olarak verilen 11.02.2008 gün ve 2007/782-2008/157 sayılı kararın, 5271 sayılı Ceza Yargılama Yasası'nın 309. maddesi uyarınca (BOZULMASINA), anılan Yasa maddesinin 4/b fıkrası uyarınca sonraki işlemlerin hükmü veren mahkemece mahallinde yapılmasına, 10.06.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi…” (4. Ceza Dairesi 2009/14972 E., 2009/11539 K.) 

VELAYET HAKKI KENDİSİNE VERİLEN SANIĞIN KIZINI EVE ALMAMASI, AİLE HUKUKUNDAN KAYNAKLANAN YÜKÜMLÜLÜĞÜN İHLALİ SUÇUNU OLUŞTURUR 

“…Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre, dosya görüşüldü: Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi. Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede, başkaca nedenler yerinde görülmemiştir. Ancak Sanık ...'in eşinden boşandığı ve müşterek çocuklarının velayet hakkının kendisine verildiği, sanığın yeni evlendiği eşinin kabul etmemesi nedeniyle oğlu...'ın anneannesinin evinde kalmaya başladığı; kızı...'ın ise kısa süreliğine anneannesinin evinde kalıp geri döndüğünde sanığın kızını eve almayıp kızına “... okula gitmen için kıyafetlerini ve kitaplarını şu markete bıraktık oradan al okuluna devam et” şeklinde mesaj gönderdiği mağdur beyanları, mesaj tespit tutanakları ve sanığın savunmasından anlaşılması karşısında sanık hakkında aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüğün ihlali suçundan mahkumiyetine karar verilmesi gerektiği halde, yazılı şekilde beraat kararı verilmesi, Kanuna aykırı ve katılanlar ... ve ... vekili ile O Yer Cumhuriyet Savcısının temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnamedeki isteme uygun olarak, HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 11.05.2016 tarihinde oy birliğiyle karar verildi…” (18. Ceza Dairesi 2015/24848 E. , 2016/10214 K.) 

SANIĞIN, KÜÇÜK YAŞTAKİ ÇOCUĞUYLA İLGİLENMEMESİ VE ÇOCUĞUN SOKAKLARDA MENDİL SATMASI DURUMU “AİLE HUKUKUNDAN KAYNAKLANAN YÜKÜMLÜLÜĞÜN İHLALİ” SUÇUNU OLUŞTURUR

“…Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü: Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi. Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede Sanığın, mağdurun babası olduğu, Bitlis ili Adilcevaz ilçesinde yaşadığı, suç tarihinde on yaşında olan mağdurun kardeşleriyle birlikte İzmir ilinde kaldığı, mağdurun sokakta mendil satarken durumunun tespit edildiği somut olayda, sanığın küçük yaştaki çocuğuyla ilgilenmeyip, yükümlülüklerini yerine getirmeyerek çocuğu çalışmak durumunda bırakması şeklindeki eyleminin TCK’nın 233/1. maddesinde tanımlanan aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüğün ihlali suçunu oluşturduğu gözetilmeden, aynı kanunun 232/2. maddesindeki kötü muamele suçundan hüküm kurulması, Kanuna aykırı ve sanık ...’in temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnamedeki isteme aykırı olarak HÜKMÜN BOZULMASINA, yeniden hüküm kurulurken 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince yürürlükte olan 1412 sayılı CMUK'nın 326/son maddesi uyarınca kazanılmış hakkın saklı tutulmasına, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 02.03.2016 tarihinde oy birliğiyle karar verildi…” (18. Ceza Dairesi 2015/23589 E. , 2016/4037 K.) 

FAİLİN SÜREKLİ ALKOL ALARAK VELAYETİ ALTINDAKİ ÇOCUĞUNA HARÇLIK VERMEMESİ VE İLGİLENMEMESİ DURUMU AİLE HUKUKUNDAN KAYNAKLANAN YÜKÜMLÜLÜĞÜN İHLALİ SUÇUNU OLUŞTURUR 

“…Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre, 24/01/2014 tarihli duruşmada davaya katılma talebinde bulunan mağdur ...’ın CMK’nın 237/2. maddesi uyarınca davaya katılan, vekilinin de katılan vekili olarak KABULÜNE, karar verilerek dosya görüşüldü: Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi. Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir. Ancak; Sanık savunması, katılan ve mağdur beyanlarına göre; sanığın sık sık alkol alarak, suç tarihinde velayet yetkisi devam ettiği oğlunun, bakımını yapmadığı, harçlık vermediği ve çocuğuyla yeterince ilgilenmediği, bu durumun tanıklar ... ve ... tarafından da doğrulandığı olayda, sanığın eyleminin, mağdura karşı bakım ve gözetim yükümlülüğünü ihlal etmesi nedeniyle TCK'nın 233. maddesinde düzenlenen aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüğü ihlal suçunu oluşturacağı gözetilmeyerek yasal olmayan gerekçe ile beraat kararı verilmesi, Kanuna aykırı, katılan ... vekilinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnamedeki isteme uygun olarak, HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 04/12/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi…” (18. Ceza Dairesi 2017/7808 E. , 2019/17199 K.) 

AİLE HUKUKUNDAN KAYNAKLANAN YÜKÜMLÜLÜĞÜN İHLALİ SUÇUNDA DAVA ZAMANAŞIMI SÜRESİ VE DÜŞME KARARI

“…İlk derece mahkemesince verilen hükümler temyiz edilmekle, 28.06.2014 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren ve cinsel dokunulmazlığa karşı suçlarda değişiklik yapan 6545 sayılı Kanunla getirilen düzenlemeler de gözetilip dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Oluşa uygun kabule göre suç tarihinde on beş-on sekiz yaş grubunda bulunan suça sürüklenen çocuğun işlediği reşit olmayanla cinsel ilişki ve aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüğün ihlali suçlarının 5237 sayılı TCK'nın 104/1, 233/2. maddelerinde düzenlenen cezalarının üst sınırları itibarıyla aynı Kanunun 66/1-e, 66/2, 67/4. maddelerinde belirtilen 8 yıllık asli ve ilave dava zamanaşımı süresine tâbi olduğu ve suç tarihlerinden inceleme gününe kadar bu sürelerin geçtiği anlaşıldığından, hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, suça sürüklenen çocuk hakkında müsnet suçlardan görülen kamu davalarının aynı Kanunun 322 ve 5271 sayılı CMK'nın 223/8. maddeleri gereğince zamanaşımı sebebiyle DÜŞMESİNE, 20.03.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi…” (14. Ceza Dairesi 2015/8634 E. , 2019/8398 K.) 

SANIĞIN HAMİLE EŞİNİ TERK ETMESİ VE ONU ÇARESİZ BIRAKMASI EYLEMİ AİLE HUKUKUNDAN KAYNAKLANAN YÜKÜMLÜLÜĞÜN İHLALİ SUÇUNU OLUŞTURMUŞTUR.

“…Aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüğün ihlali suçundan sanık ...’nin yapılan yargılaması sonunda; atılı suçtan beraatine dair Karacasu Sulh Ceza Mahkemesinden verilen 27.05.2010 gün ve 2010/53 Esas, 2010/54 Karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtayca incelenmesi O Yer Cumhuriyet Savcısı tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından tebliğname ile Daireye gönderilmekle incelenerek gereği düşünüldü: Mağdur ...’in aşamalarda özde değişiklik göstermeyen beyanları, sanığın savunmaları ve dosya içeriğine göre; sanığın 7 aylık hamile olduğunu bildiği eşini terk ederek onu çaresiz durumda bıraktığı, mağdurun hamileliğinin ilerlemesi nedeniyle sanığın kendisini terk etmesinden bir ay sonra kendi anne-babasının yanına gitmek zorunda kaldığı, doğum süresince sanığın yine aile bağından kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmediği, sanığın anne ve babasının, terk eyleminden sonra bir müddet mağdura bakması ile onun doğum yaptığı sırada ihtiyaçlarını karşılamasının sanığın yükümlülüklerini ortadan kaldırmayacağı ve TCK.nın 233/2. maddesinin şikâyete bağlı olmadığı gözetildiğinde, sanığın atılı suçu işlediği sabit olduğu halde mahkûmiyeti yerine, yerinde görülmeyen gerekçeyle beraatine karar verilmesi, Kanuna aykırı, O Yer Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek CMUK.nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 07.12.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi…” (14. Ceza Dairesi 2012/12659 E. , 2012/12659 K.) 

AİLE HUKUKUNDAN KAYNAKLANAN YÜKÜMLÜLÜĞÜN İHLALİ SUÇUNDA FAİLİN GEBELİĞİN KENDİSİNDEN OLMADIĞI İDDİASININ BULUNMASI 

“…5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 233/2. maddesinde düzenlenen: “Aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüğün ihlali” suçunun oluşabilmesi için sanıkla mağdurun evli olmaları ya da evli olmasalar bile sürekli birlikte yaşamaları, evli olmaları durumunda, sanığın mağdurun hamile kaldığını bilmesi, evli olmayıp sürekli birlikte yaşama durumunda da, sanığın mağdurun kendinden hamile kaldığını bilmesi, yine evli olmama durumunda mağdurun sanıktan başkasıyla da evli olmaması ve nihayet mağdurun çaresiz durumda bırakılması gerekmektedir. Somut olayda, sanıkla mağdurun birlikte yaşadıklarına ilişkin iddia veya tespit olmamasına rağmen sanığın itham olunduğu suçtan beraatı yerine mahkumiyetine karar verilmesi, Kabule göre de; Sanığın katılanın gebeliğinin kendisinden olmadığını iddia etmesi karşısında; katılanın dünyaya getirdiği çocuğun sanıktan olup olmadığının kuşkuya mahal vermeden tespit edilmesi ayrıca katılanın çaresiz durumda kalıp kalmadığı araştırılması gerekirken eksik inceleme ve yetersiz gerekçe ile mahkumiyet hükmü kurulması, Kanuna aykırı, sanık ... müdafii ile O Yer Cumhuriyet Savcısının temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnameye uygun olarak HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 09/12/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi…” (18. Ceza Dairesi 2018/7243 E. , 2019/17364 K.)

SANIĞIN 18 YAŞINDAN KÜÇÜK 6 TANE ÇOCUĞUNU BAKIMA MUHTAÇ BİR HALDE BIRAKMASI EYLEMİ, TCK 233 “AİLE HUKUKUNDAN KAYNAKLANAN YÜKÜMLÜLÜĞÜN İHLALİ SUÇUNU” OLUŞTURUR 

“…TCK’nın 232. maddesi, yaralama, tehdit ve sövme gibi Kanunun başka maddelerinde açıkça suç olarak düzenlenmiş eylemler dışında kalan ve failin aynı konutta birlikte yaşadığı kişilere karşı gerçekleştirdiği, çıplak gezdirme, aç bırakma, sürekli alay etme, korkutma vb. eylemleri kötü muamele suçu olarak düzenleyip yaptırıma bağlamaktadır. Somut olaya ilişkin olarak iddianamede sanığın müşteki ile müşterek yaşadığı evi terk ederek 18 yaşından küçük 6 tane çocuğunu bakıma muhtaç bir halde bırakması biçiminde anlatılan eyleminin, TCK'nın 233/1. maddesinde düzenlenen suçu oluşturduğu ve sanığa müştekiye yönelik olarak aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüğün ihlali suçundan ek savunma hakkı verildikten sonra toplanan tüm deliller ve somut olgular birlikte değerlendirilip sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ve yetersiz gerekçeyle kötü muamele suçundan beraat kararı verilmesi, Kanuna aykırı ve O Yer Cumhuriyet Savcısının temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnameye uygun olarak HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 20/02/2017 tarihinde oy birliğiyle karar verildi….” (18. Ceza Dairesi 2015/23419 E. , 2017/1770 K.)


CEZA AVUKATI – AĞIR CEZA AVUKATI – İSTANBUL AĞIR CEZA AVUKATI

İnternet sitemizde yer alan tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Avukat Fatih Yaşar’ a aittir. Sitemizdeki makalelerin kopyalanması ve izinsiz olarak alınması durumunda hukuki ve cezai işlem yapılacaktır.