Çocukların cinsel istismarı suçu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Altıncı Bölümünde “cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar” başlığı altında düzenlenmiştir. Konunun daha iyi anlaşılabilmesi için kanun maddesi aşağıda belirtilmiştir.
TCK Madde 103 |
Çocukların cinsel istismarı Madde 103- (1)Çocuğu cinsel yönden istismar eden kişi, sekiz yıldan on beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cinsel istismarın sarkıntılık düzeyinde kalması hâlinde üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Mağdurun on iki yaşını tamamlamamış olması hâlinde verilecek ceza, istismar durumunda on yıldan, sarkıntılık durumunda beş yıldan az olamaz. Sarkıntılık düzeyinde kalmış suçun failinin çocuk olması hâlinde soruşturma ve kovuşturma yapılması mağdurun, velisinin veya vasisinin şikâyetine bağlıdır. Cinsel istismar deyiminden; a) On beş yaşını tamamlamamış veya tamamlamış olmakla birlikte fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklara karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış, b) Diğer çocuklara karşı sadece cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir nedene dayalı olarak gerçekleştirilen cinsel davranışlar, anlaşılır. (2) Cinsel istismarın vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda, on altı yıldan aşağı olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur. Mağdurun on iki yaşını tamamlamamış olması hâlinde verilecek ceza on sekiz yıldan az olamaz. (3) Suçun; a) Birden fazla kişi tarafından birlikte, b) İnsanların toplu olarak bir arada yaşama zorunluluğunda bulunduğu ortamların sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle, c) Üçüncü derece dâhil kan veya kayın hısımlığı ilişkisi içinde bulunan bir kişiye karşı ya da üvey baba, üvey ana, üvey kardeş veya evlat edinen tarafından, d) Vasi, eğitici, öğretici, bakıcı, koruyucu aile veya sağlık hizmeti veren ya da koruma, bakım veya gözetim yükümlülüğü bulunan kişiler tarafından, e) Kamu görevinin veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle, işlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır. (4) Cinsel istismarın, birinci fıkranın (a) bendindeki çocuklara karşı cebir veya tehditle ya da (b) bendindeki çocuklara karşı silah kullanmak suretiyle gerçekleştirilmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır. (5) Cinsel istismar için başvurulan cebir ve şiddetin kasten yaralama suçunun ağır neticelerine neden olması hâlinde, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır. (6) Suç sonucu mağdurun bitkisel hayata girmesi veya ölümü hâlinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur. |
Cinsel istismar, bir şahsın başka biri tarafından cinsel amaçlı olarak suiistimal edilmesi ve cinsel eğilimine hedef olması olarak tanımlanabilir. Toplumda kız veya erkek fark etmeksizin çocuk bireyler cinsel istismara maruz kalabilmektedir. İstatistik olarak kız çocuklarının erkek çocuklarına nazaran daha çok istismara maruz kaldığı gözlenmiştir. Cinsel istismar; oral, genital, anal yollarla veya vücuda temas şeklinde gerçekleşebilmektedir. Cinsel istismar eylemi kötü niyetli kişiler tarafından genellikle gizli olarak yapıldığı için eylemin ortaya çıkması ve bu kapsamda maddi gerçeğe ulaşılması bir hayli zor olup; somut gerçeğe ulaşılabilmesi için kovuşturma ve soruşturma aşamasında psikologlar ve pedagoglardan da yardım alındığı görülmektedir.
Çocukların cinsel istismarı suçunda, ceza yargılamasının büyük bir özen ve titizlikle yürütülmesi gerekmektedir. Aksi takdirde masum olan sanıklar için telafisi mümkün olmayan zararlar ve ağır sonuçlar ortaya çıkabilmektedir.
Türk ceza kanununda bu suç tipine yer verilmesi ile korunmak istenen hukuksal yarar çocukların cinsel gelişimlerinin ve cinsel özgürlüğünün korunmasıdır. Bunun yanında çocuğun bedensel ve ruhsal sağlığı, maddi ve manevi gelişimi de korunmak ve güvence altına alınmak istenmiştir.
Çocukların cinsel istismarı suçunun faili için kanunda özel bir şart veya düzenleme belirtilmemiştir. Kadın veya erkek fark etmeksizin herkes bu suçun faili olabilmektedir.
Suçun mağduru sadece çocuk olabilir. TCK madde 6 uyarınca çocuk, henüz on sekiz yaşını doldurmamış kişidir. Mağdurun cinsiyeti için de özel bir düzenleme bulunmamaktadır. Mağdurun kız veya erkek olması mümkündür. Suçun mağduru kanunda;
a) 15 yaşını tamamlamamış çocuklar.
b) 15 yaşını tamamlamış olmakla birlikte fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklar.
c) Cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir nedene dayalı olarak gerçekleştirilen cinsel davranışa maruz kalan çocuklar.
Olarak belirtilmiştir. Görüldüğü üzere kanunda 0-15 yaş ve 15-18 yaş arasında farklı bir ayrıma gidilmiştir. 15 yaşını tamamlamış çocukların fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneğinin bulunması, cinsel ilişki düzeyine varan eylemin bulunması, rızanın gösterilmesi ve ayrıca cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen hiçbir nedenin bulunmaması halinde çocukların cinsel istismarı suçu değil, (TCK 104) Reşit Olmayanla Cinsel İlişki Suçu söz konusu olur.
Suçun maddi unsuru kanunda belirtildiği üzere çocuğun cinsel yönden istismar edilmesidir. Cinsel davranışlar da cinsel duyguları uyandırıcı eylemler olarak belirtilebilir. Önemli olan çocuğa karşı cinsel davranışın varlığıdır. Failin cinsel yönden tatmin olup olmaması, suçun oluşabilmesi açısından bir önem taşımamaktadır.
Eylemlerin objektif olarak cinsel amaç taşıyıp taşımadığı hususu somut olayın özelliklerine göre ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Örneğin birinin belinden tutmak cinsel amaçlı olarak yapılabileceği gibi cinsel amaç gütmeksizin arkadaşça bir tavırla da yapılabilir.
Çocukların cinsel istismarı suçunun cinsel saldırı suçu veya cinsel taciz suçu ile karıştırılmaması gerekmektedir. Cinsel saldırı suçunun mağduru çocuk değil yetişkindir. Cinsel taciz suçunda ise bedensel temas söz konusu değildir. Suç tiplerinin karıştırılmaması için diğer cinsel suçlara da göz atılmasında fayda vardır.
Çocukların cinsel istismarı suçu kasten işlenebilen bir suç olup; suçun olası kastla da işlenebilmesi mümkündür. Kast, kanunun suç olarak kabul ettiği bir fiilin ve onu meydana getirecek hareketin neticesini bilerek ve isteyerek işleme iradesidir.
Çocukların cinsel istismarı suçunda bazı hallerde mağdurun rızasının bulunması, suçun oluşmasını engeller. Mağdurun 15 yaşından küçük olması durumunda, eyleme gösterdiği rıza hiçbir şekilde geçerli değildir. Mağdur 15 yaşından büyük 18 yaşından küçük ise fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneğinin bulunması, rızanın gösterilmesi ve ayrıca cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen hiçbir nedenin bulunmaması halinde çocukların cinsel istismarı suçu oluşmaz.
Teşebbüs, ceza hukukunda kelime anlamı olarak failin suç işlemek üzere icra hareketlerine başlamış olması karşısında elinde olmayan sebeplerle arzu ettiği sonucu gerçekleştirememişidir. Çocukların cinsel istismarı suçunda, icra hareketleri belli kısımlara bölünebileceği için suçun basit ve nitelikli haline teşebbüs mümkündür.
Failin, çocukların cinsel istismarı suçu dışında başkaca suçları da işlemesi halinde gerçek içtima uygulanır. Fail hem çocukların cinsel istismarı suçundan hem de diğer suçlardan dolayı cezalandırılır. Bunun dışında fail eylemi gerçekleştirirken mağdurun konutunu ihlal etmiş ise TCK 116 “konut dokunulmazlığının ihlali” suçundan dolayı da ayrıca cezalandırılır. Fail, istismarda bulunurken mağdurun özgürlüğünü yoksun bırakır ise ayrıca TCK 109 “kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma” suçundan dolayı da cezalandırılır.
Çocukların cinsel istismarı suçunda fail eylemin icrası kapsamında bir mağdura farklı zamanlarda birden fazla çocukların cinsel istismarı eylemini gerçekleştirir ise bu durumda TCK m. 43 “zincirleme suç” hükümleri uygulanır. Zincirleme suç, kanunda; bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi olarak tanımlanmıştır. Örneğin fail, aynı mağdura karşı değişik günlerde istismarda bulunuyor ise bu durumda zincirleme suç hükümleri uygulanır. Zincirleme suç hükümlerinin uygulanabilmesi için eylemin aynı kişiye karşı işlenmiş olması önemlidir. Fiilin başkaca kişilere karşı işlenmesi durumunda zincirleme suç hükümleri uygulanmaz.
Mağdura karşı çocukların cinsel istismarı eylemini gerçekleştiren birden fazla kişi söz konusu olur ise, bu eylemi gerçekleştiren bütün kişiler birlikte fail olarak kabul edilirler ve her bir fail bu suçtan ayrı ayrı cezalandırılır.
Suçun nitelikli (ağırlaştırılmış) hallerine TCK 103/2 ve devamında yer verilmiştir. Bu kapsamda cinsel istismar eyleminin vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle işlenmesi halinde veya mağdurun on iki yaşını tamamlamamış olması halinde verilecek ceza kanunda belirtilen oranda arttırılmaktadır. Ayrıca:
Suçun;
-Birden fazla kişi tarafından birlikte,
- İnsanların toplu olarak bir arada yaşama zorunluluğunda bulunduğu ortamların sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle,
- Üçüncü derece dâhil kan veya kayın hısımlığı ilişkisi içinde bulunan bir kişiye karşı ya da üvey baba, üvey ana, üvey kardeş veya evlat edinen tarafından,
- Vasi, eğitici, öğretici, bakıcı, koruyucu aile veya sağlık hizmeti veren ya da koruma, bakım veya gözetim yükümlülüğü bulunan kişiler tarafından,
- Kamu görevinin veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
işlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza kanunda belirtilen oranda arttırılmaktadır.
- Cinsel istismarın, birinci fıkranın (a) bendindeki çocuklara karşı cebir veya tehditle ya da (b) bendindeki çocuklara karşı silah kullanmak suretiyle gerçekleştirilmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza kanunda belirtilen oranda arttırılmaktadır.
- Cinsel istismar için başvurulan cebir ve şiddetin kasten yaralama suçunun ağır neticelerine neden olması hâlinde, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.
- Suç sonucu mağdurun bitkisel hayata girmesi veya ölümü hâlinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur.
Çocukların cinsel istismarı suçu ile ilgili yargılama görevi Ağır Ceza Mahkemelerinindir. Ancak suçun sarkıntılık düzeyinde işlenmesi halinde kanunda öngörülen ceza miktarı daha az olduğu için bu durumda görevli mahkeme Asliye Ceza Mahkemesidir. Yani aynı suç tipi ile ilgili somut olayın özelliğine göre yargılamayı yapan mahkeme değişiklik göstermektedir.
DOSYANIN ADLİ TIP KURUMUNA GÖNDERİLMEDEN SANIĞA ÇOCUĞUN CİNSEL İSTİSMARI SUÇUNDAN HÜKÜM VERİLMESİ HATALI OLUP; BOZMA SEBEBİDİR
“…Oluşa ve dosya kapsamına göre; olay tarihinde mağdurenin babası katılan ...'nin, ... mahallesi Münifpaşa Ortaokulu kantin işletmesini yapması nedeniyle, katılanın olay tarihinde 3 yaşındaki kızı mağdur ... ile 5 yaşındaki oğlu ...'yi okulun kantinine yanına getirdiği, katılanın kantinde kendi işi ile uğraştığı sırada çocukları olan ... ile ...'nin okul içerisinde koridorda oynadıkları, sanık ...'in uyuşturucu bağımlısı olup olay günü aşırı derecede alkollü bir şekilde yaya olarak Münifpaşa İlkokulunun yanına geldiği, sanığın okulun bahçesinde öğrenciler olduğunu görmesi üzerine, bahçeden geçerek okulda dolaştığı, sonrasında okulun ikinci katına çıkarak tuvalete gittiği, tekrar ikinci kattan aşağıya giriş katına indiğinde giriş katının koridorunda masada oturan ... ve ...'yi gördüğü, çocukların yalnız olduğunu, yanlarında kimse olmadığını gören sanığın, ...'un yanına yaklaşarak, mağdureyi elleri ile sevip okşadığı, kendisini cinsel olarak tatmin etme fikri gelmesi üzerine mağdureyi kucağına alıp birlikte okuldan çıkarak Forum AVM arkasından istasyon futbol sahasına, oradan da tren raylarını geçerek boş duran tren vagonlarının arasına götürerek orada bulunan tren vagonlarını açmaya çalıştığı, ancak; açamaması üzerine mağdureyi boş tren vagonlarının altına sokarak tren vagonunun altına yatırdığı, mağdurenin elbisesinin içerisine şüphelinin elini sokarak cinsel organını okşadığı, bu sırada mağdurenin ağlamaya başlaması üzerine, susması için mağdurenin başını tren vagonunun altında yere vurduğu, mağdurenin ağlamasını devam ettirmesi üzerine, mağdureyi kaldırarak yere hızlı bir şekilde çarptığı, sonrasında sol işaret parmağını mağdurenin cinsel organına sokarak okşadığı ve mağdureyi boş tren vagonlarının altına bırakarak olay yerini terk ettiği, mağdurenin tesadüfen olay yerinden geçen kişiler tarafından görülüp kurtarıldığı anlaşılan olayda;
1- Mağdur ...'un tüm tedavi evrakları ve grafileri getirilerek, dosyanın Adli Tıp Kurumuna gönderilerek, yaraların niteliği, iç organlarda hasar oluşturup oluşturmadığı ve ayrı ayrı hayati tehlikeye neden olup olmadığı yönünde rapor aldırılmadan, rapor sonucuna göre, mağdurdaki yaraların TCK'nin 109/2. maddesindeki cebir unsurunu oluşturup oluşturmadığı değerlendirilmeden eksik soruşturma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
2- Sanık hakkında suç tarihinde yürürlükte bulunan 18.06.2014 gün ve 6545 sayılı Kanunun 59. maddesi ile değişen TCK'nin 103/2. maddesine göre sanığın 16 yıldan aşağı olmamak üzere cezalandırılması gerektiği amir hükmüne rağmen, açıkça kanuna aykırı şekilde 15 yıl hapis cezası ile cezalandırılmak suretiyle eksik ceza tayini, hususları bozmayı gerektirmiş olup, sanık müdafii, katılan mağdur vekili ve katılan Kurum vekilinin temyiz dilekçesindeki bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin tebliğnamedeki düşünceye aykırı olarak BOZULMASINA, 09/03/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi…” (1. Ceza Dairesi 2019/3933 E. , 2020/974 K.)
EYLEMİN KISA SÜRELİ, ANİ VE KESİNTİLİ GERÇEKLEŞMESİ SEBEBİYLE SARKINTILIK DÜZEYİNDE KALDIĞI ANLAŞILMIŞTIR
“…Tüm dosya kapsamına göre sanığın, olay günü mağdurların omzuna elini atarak yanaklarından öpmesi şeklindeki fiziksel temas içeren eylemlerinin kısa süreli, ani ve kesintili gerçekleşmesinden dolayı sarkıntılık düzeyinde kaldığı ve temel cezaların alt sınırdan verilmesi nedeniyle sonuç ceza miktarlarının değişmediği gözetildiğinde, muhakeme safahatını yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede, iddia ve savunma ile tüm delillerin eksiksiz olarak kararda gösterildiği, hükmedilen cezaların nevi ve miktarları itibarıyla kanuni sınırlar içinde tayin edildiği anlaşıldığından, sanığın yerinde görülmeyen temyiz talebinin reddiyle hükümlerin ONANMASINA…” (14. Ceza Dairesi 2016/2619 E. , 2020/1403 K.)
ÇOCUKLARIN CİNSEL İSTİSMARI SUÇUNDA MAĞDURUN ÇELİŞKİLİ ANLATIMLARININ BULUNMASI SEBEBİYLE SANIĞIN TAHLİYESİNE VE BERAATİNE KARAR VERİLMELİDİR
“…Olayın intikal şekli ve zamanı, mağdurelerin aşamalarda değişen çelişkili anlatımları, tanık beyanları, savunma ile tüm dosya kapsamı nazara alındığında, ilk derece mahkemesinin kabulünde yer alan sübuta ilişkin delillerin dosya içeriğiyle çelişmesi nedeniyle mahkumiyet kararlarının yerinde olmadığı anlaşıldığından, söz konusu hükümlere yönelik istinaf başvurusunun kabulü yerine yazılı şekilde esastan reddedilmesi, kanuna aykırı, sanık müdafisinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, Adana Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesinin 06.03.2019 gün ve 2019/652 Esas, 2019/607 Karar sayılı vaki istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik hükmünün 5271 sayılı CMK'nın 302/2-4. madde ve fıkrası gereğince BOZULMASINA, bozma sebebine göre atılı suçtan tutuklu bulunan sanığın TAHLİYESİNE…” (14. Ceza Dairesi 2019/5961 E. , 2020/1402 K.)
MAĞDUR İLE SANIĞIN ARASINDA HUSUMET BULUNMASI VE MAĞDURUN ÇELİŞKİLİ BEYANLARININ BULUNMASI SEBEBİYLE HÜKMÜN BOZULMASINA KARAR VERİLMİŞTİR
“…Mağdurelerin bir süredir devam ettiğini ifade ettikleri eylemlerle ilgili olarak ...'nin, aralarının açık olduğunu söylediği sanığın 20.12.2016 tarihinde kendisine küfür ettiğini belirterek bir gün sonra şikayette bulunması, bu durumu öğrenen diğer mağdurelerin de 22.10.2016 tarihinde sanık hakkında müracaatta bulunmaları üzerine soruşturmaya başlanılması şeklindeki olayın intikal şekli ve zamanı ...'nin intikal günüyle ilgili sanığın eyleminden bahsetmemesine karşın bu ifadesiyle çelişir şekilde o gün de istismara uğradığını anlattığı yönündeki annesinin beyanı, müşteki ...'in, kızının kendisine sadece sanığın elini beline dolayıp laubali konuşmalar yaptığını, diğer kızlara da bu şekilde söz ve davranışlarda bulunduğunu söylediğine yönelik ifadesinin mağdurelerin beyanlarıyla örtüşmemesi, tanık ...'nın olay anında sanığın ...'nin omzundan tuttuğunu ancak bunu hangi amaçla yaptığını bilmediğine yönelik beyanı, dosya kapsamında bulunan fotoğraflar ile mesaj içerikleri, tanıkların anlatımları ve tüm dosya kapsamı nazara alındığında; mağdurelere yönelik cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir nedene dayalı olarak istismarda bulunduğuna dair cezalandırılmasına yeter, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil temin edilemediği gözetilerek atılı suçlardan beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi, kanuna aykırı, sanık müdafileri ile katılan mağdure ... ve katılan Bakanlık vekillerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 17. Ceza Dairesinin 17.12.2018 gün ve 2018/2952 Esas, 2018/2219 Karar sayılı hükümlerin 5271 sayılı CMK'nın 302/2-4. madde ve fıkrası gereğince BOZULMASINA, bozma sebebine göre sanık hakkındaki yakalama kararının KALDIRILMASINA, bu suçlar nedeniyle tutuklanarak cezaevine konulmuş ise başka suçtan tutuklu veya hükümlü bulunmadığı takdirde derhal TAHLİYESİNE…” (14. Ceza Dairesi 2019/4289 E. , 2020/1374 K.)
ÇOCUKLARIN CİNSEL İSTİSMARI SUÇUNDA FAİLİN, MAĞDURUN FİZİKİ YAPISI İTİBARİYLE YAŞININ BÜYÜK OLDUĞUNU DÜŞÜNMESİ VE YAŞ KONUSUNDA HATAYA DÜŞMESİ SEBEBİYLE HATA HÜKÜMLERİNİN UYGULANMA KOŞULLARI MAHKEMECE İRDELENMELİDİR
“…Mağdurenin aşamalardaki beyanları, doktor raporu, savunma ile tüm dosya kapsamı nazara alındığında sanığın, evlenme hususunda anlaşarak kaçtıkları mağdureyle geceyi geçirdikleri evde nitelikli cinsel istismar eylemine yönelik başladığı icrai hareketlerini tamamlamasına ciddi bir engel durum bulunmamasına rağmen eylemine kendiliğinden son verdiği dikkate alındığında, sanığın kastının çocuğun nitelikli cinsel istismarına yönelik olmadığı, 5237 sayılı TCK'nın 36. maddesi delaletiyle eylemin aynı Kanunun 103/1. maddesinde düzenlenen çocuğun cinsel istismarı suçunu oluşturduğu nazara alınarak bu suçtan mahkumiyeti yerine yazılı şekilde çocuğun nitelikli cinsel istismarına teşebbüs suçundan cezalandırılmasına karar verilmesi, sanığın, kovuşturma evresinde mağdurenin fiziki yapısı itibarıyla yaşının büyük olduğunu düşündüğüne dair savunması, mağdurenin beyanları ile tüm dosya içeriği nazara alındığında, olayda 5237 sayılı TCK'nın 30. maddesinde düzenlenen hata hükümlerinin uygulanma koşullarının bulunup bulunmadığı tartışıldıktan sonra hükme varılması gerekirken eksik gerekçe ile yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması suretiyle 5271 sayılı CMK'nın 230. maddesine muhalefet edilmesi, kanuna aykırı, sanık müdafisi ile katılan mağdure vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA…” (14. Ceza Dairesi 2018/6377 E. , 2020/1392 K.)
ÇOCUKLARIN CİNSEL İSTİSMARI SUÇUNDA FAİLİN YAŞ KONUSUNDA YANILMASI VE HATAYA DÜŞMESİ HUSUSUNUN ARAŞTIRILMASI GEREKMEKTEDİR
“…Olayın intikal şekli, mağdurenin aşamalardaki çelişkili beyanları, hükümlerden sonra sunduğu 28.02.2019 havale tarihli dilekçeyle sanığın rızası doğrultusunda eylemlerini gerçekleştirdiğini ve şikayetçi olmadığını belirtmesi, savunma, taraflar arasındaki messenger yazışmalarının içeriği, olay yerine giriş ve çıkış anına ilişkin kamera görüntüleri ile doktor raporu nazara alındığında, sanığın olaydan iki hafta önce facebook aracılığıyla tanıştığı mağdureyi olay günü cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen neden olmaksızın inşaat alanına götürüp, rızası doğrultusunda pantolonunu indirerek cinsel organını vajinası ile ağzına sokmaya çalışmasının ardından eylemini tamamlamasına engel harici neden olmaksızın kendiliğinden son verip mağdureyi bıraktığının tüm dosya içeriğinden anlaşılması karşısında, 5237 sayılı TCK'nın 36. maddesinde yer alan gönüllü vazgeçme düzenlemesi de nazara alınarak ilk derece mahkemesince sanığın eylemlerinin çocuğun cinsel istismarı, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarını oluşturduğu ve cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen neden olmaksızın mağdurenin yaşı itibarıyla hukuken geçersiz rızasına istinaden işlendiği nazara alınarak 5237 sayılı TCK'nın 103/1, 109/1, 3-f, 5. maddeleri gereğince cezalandırılması gerektiğinin gözetilmemesi, sanığın aşamalarda mağdurenin kendisine on yedi yaşında ve lise ikinci sınıf öğrencisi olduğu yönünde beyanda bulunduğuna dair savunması, mağdurenin suç tarihindeki yaşı, facebook yazışmaları, sanık ile mağdurenin ilk kez olay tarihinde buluşmaları ve dosya içeriği nazara alınarak olayda 5237 sayılı TCK'nın 30. maddesinde düzenlenen hata hükümlerinin uygulanma koşullarının bulunup bulunmadığı tartışıldıktan sonra hükme varılması gerekirken yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde mahkumiyet hükümleri kurulması karşısında, söz konusu hükümlere yönelik istinaf başvurusunun kabulü yerine esastan reddedilmesi,
Kanuna aykırı, sanık müdafisinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 15. Ceza Dairesinin 30.04.2019 ve 2019/970 Esas, 2019/646 Karar sayılı vaki istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik hükmünün 5271 sayılı CMK'nın 302/2-4. madde ve fıkrası gereğince BOZULMASINA…” (14. Ceza Dairesi 2019/7740 E. , 2020/1326 K.)
ÇOCUKLARIN CİNSEL İSTİSMARI SUÇUNDA MAĞDURUN RIZASININ BULUNMASI
“…Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle başvurunun muhtevası nazara alınıp hükmedilen ceza miktarına göre duruşmalı inceleme talebinin 5271 sayılı CMK'nın 299/1. maddesi uyarınca reddiyle, incelemenin duruşmasız yapılmasına karar verildikten sonra dosya tetkik edildi, gereği görüşüldü:
Suç tarihi itibarıyla on yedi yaşında olan mağdurenin hukuken geçerli rızasıyla yanına gittiği sanığın, cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başkaca bir neden olmaksızın mağdureye karşı nitelikli boyuta ulaşmayan cinsel davranışlarda bulunduğunun tüm dosya içeriğinden anlaşılması karşısında, ilk derece mahkemesinin kabulünde yer alan sübuta ilişkin delillerin dosya içeriğiyle çelişmesi nedeniyle mahkumiyet kararının yerinde olmadığı anlaşıldığından, söz konusu hükme yönelik istinaf başvurusunun kabulü yerine yazılı şekilde esastan reddedilmesi, kanuna aykırı, sanık müdafisi ile katılan Bakanlık vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden,İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 20.Ceza Dairesinin 11.06.2019 gün ve 2019/1711 Esas, 2019/1451 Karar sayılı vaki istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik hükmünün 5271 sayılı CMK'nın 302/2-4. madde ve fıkrası gereğince BOZULMASINA,bozma sebebine göre sanığın TAHLİYESİNE…” (14. Ceza Dairesi 2019/7353 E. , 2020/1323 K.)
MAĞDURUN DİRENME VE TEPKİDE BULUNMAMASI, EYLEME KARŞI KOYMAMASI, SOYUT BEYANLARI SEBEBİYLE SANIĞIN BERAATİ GEREKİR
“…Mağdurenin olay günü okuldaki kitap fuarına katılmamak için rapor alabilmek amacıyla hastaneye gittiği, acil serviste yapılan tahlillerde böbrek fonksiyonlarının sorunlu olması nedeniyle serviste görevli doktor olan sanığın kendisini Erzurum’a sevk etme talebini kabul etmeyince serum takılarak tedavisine başlandığı, iddia edilen olay esnasında müşahade odasında mağdurenin arkadaşları...'la birlikte tanık... ile refakatçisinin de bulunduğu, mağdurenin basit bir karşı koyma veya bağırmayla odada bulunan tanıklar ile yetkilileri haberdar etme imkanı varken herhangi bir direnme ve tepkide bulunmadığı, intikal sırasında yazılan dilekçe kendisi tarafından imzalanmasına rağmen dilekçeyi yazmadığı ve kimin tarafından yazıldığını bilmediğini beyan ettiği intikalin iddia edilen eylemden on gün sonra gerçekleştiği ve sanığın istikrarlı savunmalarında eylemi kabul etmediği nazara alındığında, mağdurenin soyut ve başka delillerle desteklenmeyen beyanı dışında sanığın atılı suçu işlediğine dair cezalandırılmasına yeter, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gözetilerek beraati yerine yazılı şekilde mahkûmiyetine karar verilmesi, kanuna aykırı, sanık müdafisinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA…” (14. Ceza Dairesi 2018/7746 E. , 2020/1304 K.)
MAĞDURUN KOLLUKTA VERDİĞİ İFADESİNİN YETERSİZ OLMASI VE MAHKEMECE AYRICA İFADESİNİN ALINAMAMASI VE FAİL HAKKINDA AYRICA KİŞİYİ HÜRRİYETİNDEN YOKSUN KILMA SUÇUNDAN CEZA VERİLMESİ HATALIDIR
“…Suç tarihi dönemde dokuz yaşındaki mağdurun kollukta verdiği ifadesinin içeriği itibarıyla yetersiz olup mahkemece beyanının alınmaması ve mağdurun annesi katılan ...’in, suça sürüklenen çocuğun eylemlerinden birinin Muhammet isimli çocuk tarafından görüldüğünü iddia etmesi karşısında, mağdur ile açık kimliği belirlenecek tanık Muhammet’in teminiyle, mağdurdan kendisine yönelik cinsel istismar eylemlerinin yeri, zamanı, oluş şekli, suça sürüklenen çocuğun 5237 sayılı TCK'nın 103/4. maddesinin tatbiki bakımından cebir ve tehdidi, cinsel istismar eylemleri sırasında mı yoksa eylemler tamamlandıktan sonra mı uyguladığı hususlarının sorulup, tanığın da herhangi bir cinsel istismar eylemine şahit olup olmadığı, olmuşsa eylemin ne şekilde gerçekleştiğine dair beyanları alındıktan sonra suça sürüklenen çocuğun hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması, suça sürüklenen çocuk hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan kurulan hükmün temyiz incelemesine gelince; 5271 sayılı CMK'nın 225/1. maddesinde yer alan "Hüküm, ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve faili hakkında verilir" şeklindeki düzenleme nazara alınarak yapılan değerlendirmede 08.06.2011 günlü iddianame içeriğinden suça sürüklenen çocuk hakkında, mağdura yönelik gerçekleştirdiği iddia edilen beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun nitelikli cinsel istismarı eylemiyle ilgili dava açılıp, bunun dışında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma eylemiyle ilgili sevk maddeleri dışında olay anlatımının bulunmamasından dolayı bulunmadığının usulüne uygun şekilde açılmış kamu davası bulunmadığı gözetilmeden bu suçtan da mahkumiyet hükmü kurulması, kanuna aykırı, suça sürüklenen çocuk müdafisinin temyiz itirazları itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA…” (14. Ceza Dairesi 2016/3176 E. , 2020/1219 K.)
ÇOCUKLARIN CİNSEL İSTİSMARI SUÇU VE ZİNCİRLEME HÜKÜM UYGULANMASI, FİİLİ KESİNTİ YAŞANMASI
“…Mağdurun aşamalardaki samimi ifadeleri, savunma ile doktor raporları nazara alındığında, mevcut zeka geriliği nedeniyle kendisine yönelik eylemin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamayan ve ruhsal yönden fiile mukavemet edemeyen mağdurun komşusu olan sanığın, bir suç işleme kararının icrası kapsamında muhtelif zamanlarda değişik yerlere götürdüğü mağduru tehdit ederek cinsel organını birden fazla kere makatına soktuğu ve bir süre sonra askere gitmesi nedeniyle müsnet suçu işleme imkanı ortadan kalkan sanığın, terhis olmasının ardından mahalleye döndüğünde sokakta gördüğü mağduru tehdit ederek tekrar cinsel organını makatına soktuğu tüm dosya içeriğinden anlaşıldığından, askerlik görevi nedeniyle yaşanan fiili kesinti sonrası sanığın suç işleme kastının yenilendiği nazara alınarak son eyleminden dolayı ayrı hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden eylemlerin bütün halinde zincirleme şekilde çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçunu oluşturduğu gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmesi, kanuna aykırı, Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet Savcısı, sanık müdafisi, katılan ... ile katılan mağdur vekilinin temyiz istemleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 15. Ceza Dairesinin 21.02.2019 gün ve 2018/2542 Esas, 2019/238 Karar sayılı vaki istinaf başvurusunun kabulüyle hükümlerin kaldırılarak sanığın zincirleme şekilde çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan mahkumiyetine dair kurulan hükmün 5271 sayılı CMK'nın 302/2-4. madde ve fıkrası gereğince BOZULMASINA…” (14. Ceza Dairesi 2019/4381 E. , 2020/1216 K.)
FAİLE SADECE ÇOCUKLARIN CİNSEL İSTİSMARI SUÇUNDAN CEZA VERİLMESİ GEREKİRKEN AYRICA KİŞİYİ HÜRRİYETİNDEN YOKSUN KILMA SUÇUNDAN CEZA VERİLMESİ HUKUKA AYKIRIDIR
“…Sanık hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan kurulan hükmün temyiz incelemesine gelince; çocuğun cinsel istismarı suçunun işlendiği sırada ve eylemle sınırlı süre ile mağdurenin iradesiyle hareket edebilme imkanının ortadan kaldırılmasının kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu oluşturmayacağı, kişinin vücudunun suçun konusu olması sebebiyle, mağdurenin hareket edebilme özgürlüğü ortadan kaldırılmadan bu suçun işlenemeyeceği, dosya kapsamına göre de sanığın odaya giren mağdurenin peşinden gidip kapıyı kapattıktan sonra cinsel istismar eyleminde bulunduğu sırada odada bulunan tanık ...'un tepki göstermesi üzerine ayrılması şeklinde gerçekleşen olayda mağdurenin hürriyetini kısıtlayan başkaca bir hareketinin olmadığının anlaşılması karşısında, mevcut haliyle eylemin sadece çocuğun cinsel istismarı suçunu oluşturduğu gözetilmeden, yazılı şekilde kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan da mahkumiyet kararı verilmesi, kanuna aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA…” (14. Ceza Dairesi 2019/2606 E. , 2020/1183 K.)
CEZA AVUKATI – AĞIR CEZA AVUKATI – İSTANBUL AĞIR CEZA AVUKATI İnternet sitemizde yer alan tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Avukat Fatih Yaşar’ a aittir. Sitemizdeki makalelerin kopyalanması ve izinsiz olarak alınması durumunda hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. |