Çocuk düşürme suçu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 100. Maddesinde düzenlenmiş olup; kanun maddesi şöyledir:
TCK MADDE 100 |
Çocuk düşürme Madde 100- (1) Gebelik süresi on haftadan fazla olan kadının çocuğunu isteyerek düşürmesi halinde, bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur. |
Hamile bir kadın tarafından kendi ceninini düşürmek yukarıda da belirtildiği üzere suç olarak sayılmıştır.
Bu suç tipi ile korunan hukuki yarar, anne rahmindeki ceninin varlığını devam ettirebilmesi ve gelişimini tamamlamasıdır. Aynı zamanda anne rahmindeki çocuğun gelecekteki yaşam hakkıdır.
Suçun faili hamile kadın olup; fail sadece kadın olabilir. Suç yapısı itibariyle özgü bir suç niteliğindedir.
Çocuk düşürme suçunun mağduru, hamile kadının rahmindeki cenindir.
Suçun maddi unsuru, hamile kadının 10 haftadan uzun süreli canlı ceninin varlığına son vermesi olarak belirtilmiştir. Çocuk düşürme suçu ile çocuk düşürtme suçlarının birbirine karıştırılmaması için çocuk düşürtme suçu ile ilgili makalemizin de okunmasını tavsiye ederiz.
Çocuk düşürme suçu, sadece kasten işlenebilir. Kast, kanunun suç olarak kabul ettiği bir fiilin ve onu meydana getirecek hareketin neticesini bilerek ve isteyerek işleme iradesidir. Suçun taksirle işlenebilmesi mümkün değildir.
Çocuk düşürme suçuna ilişkin olarak hukuka ayrılık unsurunda 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 25/2 maddesindeki hükümler uygulanır. Bu kapsamda; gerek kendisine gerek başkasına ait bir hakka yönelik olup, bilerek neden olmadığı ve başka suretle korunmak olanağı bulunmayan ağır ve muhakkak bir tehlikeden kurtulmak veya başkasını kurtarmak zorunluluğu ile ve tehlikenin ağırlığı ile konu ve kullanılan vasıta arasında orantı bulunmak koşulu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez.
Teşebbüs, failin suç işlemek üzere icra hareketlerine başlamış olması karşısında elinde olmayan sebeplerle arzu ettiği sonucu gerçekleştirememesi halidir. Çocuk düşürme suçunda, icra hareketleri belli kısımlara bölünebiliyor ise teşebbüs mümkün olabilir.
Çocuk düşürme suçunun içtimaında Türk Ceza Kanunu Madde 42 ve devamındaki genel hükümler uygulanır.
Çocuk düşürme suçu özgü bir suç olduğu için iştirak da Türk Ceza Kanunu Madde 40/2 hükmü uygulanmaktadır. Bu kapsamda; özgü suçlarda, ancak özel faillik niteliğini taşıyan kişi fail olabilir. Bu suçların işlenişine iştirak eden diğer kişiler ise azmettiren veya yardım eden olarak sorumlu tutulur.
Çocuk düşürme suçunun cezası, yukarıda kanunda da belirtildiği üzere 1 yıla kadar hapis cezası veya adli para cezasıdır.
Çocuk düşürme suçu, uzlaşmaya tabi suçlar arasında değildir. Taraflar aralarında uzlaşma sağlasalar dahi bu durumun soruşturmaya veya kovuşturmaya hiçbir olumlu veya olumsuz etkisi bulunmamaktadır. Soruşturma veya kovuşturma devam etmektedir.
Çocuk düşürme suçunda soruşturma ve kovuşturmasının yapılması şikâyete tabi değildir. İlgili makamlar suçun işlendiği bilgisine ulaştığı anda resen harekete geçmektedir.
Çocuk düşürme suçunun yargılamasında görevli mahkeme Asliye Ceza Mahkemeleridir. Yetkili mahkeme ise suçun işlendiği yer mahkemesidir.
ÇOCUK DÜŞÜRME SUÇUNDA SANIĞA HAPİS CEZASI VEYA ADLİ PARA CEZASI VERİLMESİ
“…İlk derece mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle başvurunun muhtevası ve inceleme tarihine kadar getirilen kanuni düzenlemeler nazara alınarak dosya tetkik edildi, gereği görüşüldü: 5237 sayılı TCK'nın 50/2. maddesinde “Suç tanımında hapis cezası ile adli para cezasının seçenek olarak öngörüldüğü hallerde, hapis cezasına hükmedilmişse; bu ceza artık adli para cezasına çevrilmez” hükmünün yer aldığı aynı Kanunun 100/1. maddesinde de hapis cezasının yanında adli para cezasının seçimlik ceza olarak öngörüldüğü ve mahkemece sanık hakkında hapis cezası tercih edilerek ceza tayin edildiği halde TCK'nın 52/2. maddesine aykırı olarak hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesi aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır. Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma ve kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak; hüküm tarihinden önce 01.03.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5739 sayılı Kanunun 4. maddesi ile yapılan değişiklikle 5237 sayılı TCK'nın 50/6. maddesinde yer alan “yaptırım” ibaresinin “tedbir” olarak değiştirilip, 5275 sayılı CGTİK'nın 106. maddesinin dürdüncü ve dokuzuncu fıkralarının yeniden düzenlenerek onuncu fıkrasının da yürürlükten kaldırılması karşısında, infazda yetkiyi kısıtlayacak şekilde seçenek yaptırım olan adli para cezasının ödenmemesi durumunda hapis cezasının kısmen veya tamamen infazına karar verileceğinin belirtilmesi, kanuna aykırı, sanık müdafisinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUKnın 321. maddesi uyarınca BOZULMASI, ancak bu hususun yeniden yargılama yapılmaksızın aynı Kanunun 322. maddesinin verdiği yetkiye istinaden düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasında yer alan "..ve ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrileceği.." ibaresinin karardan çıkarılması suretiyle sair yönleri usul ve kanuna uygun olan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 12.11.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi…” (14. Ceza Dairesi 2016/5252 E. , 2019/12359 K.)
CEZA AVUKATI – AĞIR CEZA AVUKATI – İSTANBUL AĞIR CEZA AVUKATI İnternet sitemizde yer alan tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Avukat Fatih Yaşar’ a aittir. Sitemizdeki makalelerin kopyalanması ve izinsiz olarak alınması durumunda hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. |